Sevginar Sali

“Duygularımı anlıyorsanız kafidir...”

“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir” diyor Mustafa Kemal Atatürk…
Bugün dünya liderimizi anma günü… Fikirleri yaşadıkça o hep bizimle… 82 yıldır bedenen aramızda olmasa da fikirleri ve ilkeleri bizimle, sonraki nesillerle olmaya devam edecek…
***
''SİZİN KENDİNİZE Mİ İTİMADINIZ YOK, TÜRK HANIMININ FAZİLETİNE Mİ?''
Muallimler Ankara'da bir toplantı yapmışlar, bu içtimaya iki-üç muallim hanım da iştirak ederek salonda ayrı bir yere oturmuşlardı.
Muallim hanımların içtimaya gitmelerini hoş görmeyen meclisin sarıklıları Gazi'ye şikayete giderler. Gazi kızarak:
''Kimmiş muallimler cemiyet reisi Çağırın onu!'' der. Mazhar Müfit birkaç dakika sonra içeri girince gürleyen bir sesle ona çıkışır:
''Siz Muallimler içtimada ne yapmışsınız? Ne ayıp şey bu?'' Mazhar Müfit şaşakalır. Gazi'den bu hareket mi beklenirdi? Sarıklılar muzaffer bir beşaretle gülmektedir. Sarıklılar neşe içinde iken, Gazi'nin sesi hep aynı tonda devam eder:
''Olur, şey değil, olur şey değil! Mazhar müfit hala ayakta ve hala ne diyeceğini şaşırmış bir halde cevap vermeye çalışır:
''Efendim vallahi...''
''Bırak bırak ben hepsini biliyorum; içtimaya muallime hanımları da çağırdınız. Fakat onları niye ayrı sıralara oturttunuz? Sizin kendinize mi itimadınız yok, Türk hanımlarının faziletine mi? Bir daha öyle ayrılık gayrılık görmeyeyim, anladınız mı?''

''SEN HAYATINDA BÖYLE BİR AĞAÇ YETİŞTİRDİN Mİ Kİ KESECEKSİN!''
Bahçe mimarı Mevlüt Baysal anlatıyor: Atatürk'ün Çankaya Köşkü'ndeki bahçesini yapıyordum. Bir gün Atatürk, yaveri ve ben bahçede dolaşıyorduk. Çok ihtiyar ve geniş bir ağacın Atatürk'ün geçeceği yolu kapadığını gördük. Ağacın bir yanı dik bir sırt, diğer yanı suyu çekilmiş bir havuzdu. Ata, havuz etrafındaki kısma yaslanarak karşı tarafa geçti. Derhal atıldım:
''Emrederseniz derhal keselim Paşam”. 'Bir an yüzüme baktı, sonra: ''Sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin!'' dedi.”

AMERİKALI KADIN GAZETECİ
Niyazi Ahmet Banoğlu anlatıyor: “Bir Amerikalı kadın gazeteci, Atatürk'e: ''İşlerinizde nasıl başarılı oluyorsunuz?'' diye sormuş ve şu cevabı almıştı: ''Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işe neler engel olur, diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş zaten kendi kendine yürür.''

HERKES İÇİN LÜZUMLU BİR İHTAR...
Muzaffer Kılıç anlatıyor: “Erzurum'dan kongre için Sivas'a geldiğimizde, Mustafa Kemal'in karargahı olarak, Sivas lisesini hazırlamışlardı. Paşa, kendisine hazırlanan odaları dolaşırken, yatak odasında, karyolanın arkasında bulunan sarı satırlı atlas yastık gözüne ilişti. Yastığın üzerinde, koyu renk bir ibrişimle işlenmiş şu beyit vardı:
“Cihanın cahına mağrur olup incitme insanı. (Dünyanın şaşasıyla gururlanıp incitme insanları)
Süleman-ı zaman olsan bırakırsın bu eyvanı (Zamanın Süleymanı da olsan bırakırsın bu dünyayı)
Atatürk, yazıyı okuduktan sonra durdu. Mazhar Müfit Bey'i çağırttı. Beyti ona okuttu.
Mazhar Müfit: ''Paşa'm, bu sizin için yazılmış değil.'' deyince, Atatürk: ''Bu uyarı hepimiz için ve her şey için bir prensip olmalıdır.'' cevabını verdi.”

YORUM YAP