Sevginar Sali

Değişim, uyum, nezaket ve denge...

Dün 31 Mart yerel seçimlerin ardından yenilenen meclisimizin, Mayıs ayı birinci oturumuna katıldım. Başkan Bey ile birlikte büyük bir değişim yaşandığını biraz da şaşırarak gözlemledim.
Volkan Yılmaz'ın seçim çalışmaları boyunca sürdürdüğü nezaket, yönettiği mecliste de kendini belli etmiş. Rakip de olsalar, bir yerde, kimsenin kimseyle kavga edecek, sırtını dönecek bir durumu yok; meclisimizin! Herkesin herkese ihtiyacı o kadar dengeli ve yerinde ki; özellikle uğraşılsa bu kadarı zor denk gelirdi.
Dünkü meclisin kritik noktalarından birini Başkan Bey'in talep ettiği ‘borçlanma yetkisi' oluşturdu. Hemen kullanmak üzere olmamakla birlikte, ihtiyaç ve uygun şartlarda kredi bulunması halinde yetkiyi değerlendireceğini belirterek meclisin gündemine sundu Volkan Yılmaz. Konunun Plan ve Bütçe Komisyonunun görüşü doğrultusunda Cuma günü karara bağlanması beklenirken muhalefet; yaklaşık 238 Milyon 274 Bin TL'lik borca karşılık Silivri Belediyesi'nin 110 Milyon 301 Bin TL alacağı olduğunu (58 Milyon vadesi geçmiş, 52 Milyon vadesi geçmemiş) görüşmelere ilave ederek, yetkinin verilmesine sıcak baktıkları ifade ettiler.
Bir yapının hizmet amacına uygun hareket edebilmesi için mali yapısının sağlıklı olması gerektiğine herkes katılır. Ekonomi darboğazı ve belediye açısından gelirlerinin artmasına yönelik ümit vaat eden gelişmeler de ufukta görülmediğine göre biraz fazla dayanışma şart.
Yılmaz, buna yönelik tasarruf, bazı kira gelirlerinin yeniden yapılandırılması, tahsil edilmeyen borçlara yönelik gayretin arttırılacağı sinyallerini de verdi.
‘Borçlanma yetkisi', ‘geçmiş dönem borçları' genelde meclislerde epey gerilime sebep olan konular olarak mimlidir ama maşallah, dünkü oturumda herkes durumun ihtiyaç duyduğu, gerektirdiği hassasiyeti içtenlikle ortaya koydu.

ÖNCE İTİRAZ, SONRA UYARI
Meclis toplantısı öncesinde CHP'nin İBB ve Silivri Belediye Meclis Üyeleri Melih Yıldız ve Bora Balcıoğlu ile ayaküstü sohbet ettik; daha doğrusu onların söyleyecekleri vardı ben de dinledim, şimdi de sizlere aktarıyorum. Tüzük gereği meclis üyelerinin ilçe başkanlığına aday olamayacaklarına ilişkin haberimize itiraz ettiler. Söz konusu tüzük maddesinin esnetilebileceğini, İlçe Başkanlığına aday olabilecekleri iddialarını öne sürerken, “Ancak şu anda bunların konuşulmasını şık bulmuyoruz, ilçe başkanımız Suna Göçengil görevine devam ettiğini belirtti, Aralık ayından önce gündemde kongre veya yeni ilçe başkanı arayışını gerektirecek bir durum yok. Adaylık niyetlerini ortaya koyan arkadaşların da bu hususa, partimizin zarar görmemesi açısından, hassasiyet göstermesi gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde görüşlerini ortaya koydular.
Bazı konular ‘aile içinde konuşulamayınca', ‘ulu orta yerler'e dökülür... Eğri oturup, doğruları konuşmak gerekirse; seçim yenileme beklentisi olmasa şu anda can sıkan mevzunun çok daha fazlası ve acıtıcı şekilde ortalığa saçılacak. CHP'de bugün yapılan planların %10'u seçim yenilenmesi (tüm ilçeler de dahil), %90'ı 5 yıl sonra yerel iktidarın geri kazanılması odaklı.
Ve CHP'nin 5 yıl sonra belediye başkan adayı ve başkanı olmak isteyen kişiler; ya kendileri ya da çok güvendikleri birini İlçe Başkanlığında görmek için mücadele halindeler. Üç potansiyel başkan adayının da ne yaptığını daha net konuşmak konusunda şimdilik, Suna Göçengil'e daha fazla rahatsızlık vermemek adına, susma hakkımı kullanıyorum. Ama bu bazı gerekçeleri de değiştirmez…
Herkes kendi inandıkları ve hedefleri doğrultusunda ilerlemeye çalışıyor… Her iktidarın kendini koruma hakkı olduğu gibi, bu husustaki her iddia sahibinin de kendi iktidarını inşa etme hukuku vardır.
Koşulların değişmesi de kolay bir şey değil ama insanların değişmesi bundan da zor. Geçmişte kalan şartlarda çok uygun olan görevliler, yeni koşullarda farklılaşmaya ihtiyaç duyarlar.
CHP Silivri'de yerel yönetimi kaybetmiş olabilir ancak yeniden iktidar olma potansiyeli, meclis gücü, İBB imkanı gibi, tarihsel, kentsel ve yönetimsel özgeçmişi azımsanmayacak etkinliğinin altını dolduruyor. Bu bilinç ve sorumlulukla hareket etme beklentisi karşılıksız bırakılmamalı.
Bazı şeylerin, kimi koşullarda konuşulmasının önüne geçmek imkansızdır. Böyle zamanlarda algıyı doğru yöneltin ki sizin işinize geldiği gibi konuşulsun : )

YORUM YAP