Adil Sirkecioğlu

BRÜTÜS = İMAM

Bütün dünyanın ilgiyle takip ettiği referandum sürecine girmiş bulunuyoruz. Her türlü provokasyona açık iki aylık zaman dilimi yaşayacağız. Bu dönemi olgunlukla ve alnımızın akıyla atlatma mecburiyetimiz var. Evet-Hayır dışındaki farklılıklarımızı kenara itip, sonuç ne olursa olsun “Biz kazandık” deyip birlikte bayram yapmanın mutluluğunu yaşamalıyız. Milli ve manevi değerlerimizi tekelinde gösterme çabasındaki ahmakları önemsemeyip, zavallılıklarıyla baş başa bırakmalıyız.
Alışılmışın dışında Anayasa Mahkemesine gitmeyen Kılıçdaroğlu ilk defa kendine güvenen lider profili sergiliyor. Hırpalanan başörtülü kızı evinde ziyaret, kutlamayı hak ediyor. Taksim'e cami konusunda çatlak ses çıkmaması olumlu gelişme. “İç savaşa hazır olun” diyen Ak Parti Manisa İl Başkanı'nın görevden alınması yerinde bir hareket. MHP lideri Bahçeli de eski yeni bütün dava arkadaşlarını kucaklayabilse iyi olacak. Partisinin sonuç ne olursa olsun oğul verecek arı kovanına döndüğünü görmesi gerekiyor. Bütün Türkiye kenetlenirken Ülkücülerin düşman kardeşler tavrı sergilemeleri ibret verici. Bahçeli beni haklı çıkarmaya devam ediyor…
Cem Küçük ve Nagehan Alçı'ya yapılan saldırılar son olmayacaktır. Bu tür davranışlara karşı ortak tavır sergilersek önünü kesebiliriz. Aksi halde benim gibi düşünmeyene saldırın vahşiliği alışkanlık yapacaktır. Siyaset içinde kalan FETÖ artıklarının bulanıklık içinde gizlenmeleri kolaylaşacak, kendilerine manevra sahası yaratacaklardır. Ordu-emniyet-eğitim ve yargıda olabildiği kadar temizlenen çete, siyaset içindeki varlığına devam ediyor. Referandum sonucu Evet de olsa Hayır da çıksa kazanmanın hazırlığını ve alt yapısını oluşturmanın rahatlığını yaşıyorlar. Anlaşılan odur ki; depremle, savaşla, PKK ile yaşamaya alışmış bu millet FETÖ ile de yaşamaya, omuz omuza yürümeye mecbur kalacak.
FETÖ ile birlikte bazı kelimeler de anlam erozyonu olmaya başladı. Eskiden Ergenekon ve imam kelimeleri saygınlık ifade ederken, şimdilerde duyulduğu anda tüylerimiz diken diken olmaya başladı. FETÖ'nün yaptığı tahribatın sınırlarını kestirmekte zorlanıyorum. Şu hassas günlerde daha nasıl bir kötülük yapabileceklerinin hesabı içinde olduklarını düşünüyorum. Görünür görünmez her türlü saldırılara hazırlıklı olmak zorundayız. Bütün kurumlara sızmayı başaran çetenin, siyaset ayağını gereksiz gördüğü, boş bıraktığını kabullenmek aptallık ötesi bir durum. Referandum sonrası “Kandırıldım”, “Allah affetsin” demek istemeyiz.
Bugüne kadar bir şey yapılmadı, bundan sonra hiç yapılamaz düşüncesiyle cesaret bulan şüpheliler atak tazelemeye başladılar. Tahrik eden, kutuplaştıran açıklamalarla bir taşla birkaç kuş vurma hesabını tekrar yapmaya başladılar. Ak Parti ve Silivri kaybederken, sürekli kazananlar bu özelliklerini devam ettirme gayretindeler. Çok iyi bildiğim şeylere göz yummak zorunda bırakan anlayışa isyan ediyorum. Kızıp, kırılıp küstüklerinde kazandığımız; çalışır gözüktüklerinde hep kaybettiğimiz insanların siyasi geçmişleri tabak gibi ortada. “Dükkân kapatın Ak Parti kazanır” sözümün tekrar düşünülmesini isterim. Şu anda gölgelerinin bir de karabasan gibi üstümüze çökme durumu var.

Birlikte el ele çalışması netice vermiş üç arkadaşın yemek yemesinden rahatsız olup saldırıya geçmek FETÖ'cü çılgınlığı olmalı. Tüm olumsuzluk ve engellemelere rağmen çalışmalıyız, neler yapabiliriz, kimlere ulaşabiliriz istişaresinin yapıldığı, toplantıdan rahatsızlık iyi niyetle bağdaşan bir durum değil. Tek faydası bütün ikazlarıma rağmen görmeyen, savunmaya çalışan iki dostumun gözleri açılmış oldu. Dilerim bütün aptalca saldırılar ayaklarına dolaşır. %55 hedefleniyorsa, provokasyon değil netice almak isteniyorsa, herkese ihtiyaç olduğu siyaset yapanın temel kuralı olmalı. Çok iyi bilindiği halde tersi yapılıyorsa; kötü netice alınması arzulanırken, suçlu bulma telaşına yorumluyorum. “Silivri bize lazım değil” diyenlerin himayesinde siyaset yapanların, parası sayesinde başarılı gösterilenlerin saldırısından memnuniyet duydum. Tersi kendimden şüpheye yol açardı!
2004 seçimlerinde son haftaya kadar kaybolduğu için kazandığımız, 2009 da alaycı ve kışkırtıcı üslubuyla propaganda yaptığı için kaybettiğimiz, 2014 de çalışır gözüküp aleyhte tavırlar sergileyen partiliyi tanımayan yoktur. Herkesin bildiklerini bilinmez sanıp, kendini zeka küpü görenlerin verdiği zarara bir kez daha şahit olacağız. Yanarım da yanarım 13 ilçenin içler acısı durumuna. Dilerim verilecek tahribatı engelleyecek aklı başında insanlar vardır.
Silivri sokaklarında dolaşıp bir anket yapılacak olsa ve tek soru Silivri Ak Parti içindeki Brütüs kim dense; herkes tek bir ismi işaretleyecektir. Yetmeyecek imam sıfatını da ekleyecektir. Çünkü bizde artık Sezar'ın “Sen de mi Brütüs” sözü, sen de mi imam, “geldim, gördüm, yendim” vecizesi ise darbe yaptımla eş anlamlı oldu. Brütüs diye birilerini suçlama hakkını kendinde görenler ve ilgili yerlere mesaj verdiğini düşünenler sonuçlarına fazlasıyla katlanmak zorunda kalacaklardır.
Köşemde yazdıklarımın çok daha katmerlisini parti yetkililerine anlatmaya, yapılacak toplantılarda dile getirmeye hazırım. Yeter ki bu imkan verilsin.
Partime ve Silivri'ye zarar vermemek için seyrek yazmamı korkaklık olarak yorumlayan alçaklar bilmelidir ki gerek basında ve de gerekse partide her türlü mücadeleden vazgeçmiş değilim. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Bana zarar verebileceklerin (eşime, çocuklarıma, dostlarıma) listesini yaptım. Başında sizler varsınız. Bilin ki dirim fazla dert olmaz ama ölümüm başınıza bela olacaktır.
Arkasında namaz kıldığımız imamlar kusuruma bakmasın.
Allah Silivri'yi Brütüs'den korusun.
Çetenin imamlarından temizlenmiş bir Silivri'de kalın.

YORUM YAP