Adil Sirkecioğlu

Birilerini Meclis Üyesi Yapma, Birilerine Mevki Ve Makam Verme Seçimleri


Uzun süredir yazmayı düşündüğüm halde sürekli ertelediğim bir konuda kalem oynatacağım bugün. Erteledim Silivri siyasetindeki son moda, ciğer peşinde olduğum düşünülmesin diye!
Silivri Ak Parti’de beklenen nikâh gerçekleşti. Geline sevdalı koca adaylarından Metin Karakaş tercih edildi. Gelinin büyükleri öyle uygun gördüler. Gönül rızasından daha çok, töre kuralları uygulandı. Gelinin tercihi sorulmadığı gibi, söz hakkı da olmadı. Resmi nikâh gereksiz görüldü. İki karılı Karakaş, üçüncü hanımı nikâhına almakta sakınca görmedi. Şimdi dördüncüsünü arıyor. Bu konuda bizlerden yardımcı olmamızı bekliyor. Hay hay emrin olur başkan deyip kolları sıvadık. Hep birlikte arayıp, tarayıp münasip bir gelin adayı daha bulacağız inşallah…
Ak Parti cephesinde durum aynen anlattığım gibi. Balayı bitip, Silivri’ye dönüldüğünü hatta el öpme ziyaretlerine başlandığını görüyoruz. Herkesin yeni evlilere sahte bir şekilde mutluluk dileklerini ilettiği bir dönemden geçiyoruz. Ben arıza çıkarmaya devam edip, bu evliliğin yürümeyeceğini söylüyorum. Karakaş 6 ay müsaade isteyip, mutlu edemezsem boşanırım diyor. 6 ay geçtikten sonra açılacak (şiddetli geçimsizlik nedeniyle) boşanma davasına ben karşı çıkarım. Resmi nikâh yok, üç kere boş ol derim sıyrılırım düşüncesindeyse yanılıyor. Hamilelik söz konusuysa; doğumu beklemek, doğacak çocuğu nüfusuna kaydettirmek zorunda. 29 Mart 2009’da doğan hilkat garibesinin hatasını büyük oranda üstlendi. Bakalım yeni doğumun tüm sorumluluğu ben de deme yiğitliğini gösterebilecek mi?
Teşbihte hata olmaz deyip geçelim başlıktaki mevzuumuza. “Bu seçimler birilerini meclis üyesi yapma, birilerine mevki ve makam verme seçimleri değildir.” Sözü Müezzinoğlu’na ait. Değerli vekilimizin bu veciz cümlesini yemekli toplantıya katılan en az iki bin kişi ağızdan duyma şerefine eriştiler. Bu şerefe ulaşamayanlar benim yazılarımla ezberlediler. Buna rağmen bu sözü söyleyen ve çömezleri; bu sözün tersine uygulamaları inatla, ısrarla ve büyük bir pervasızlıkla yerine getirdiler.
Sorumlu olduğu Avcılar - B. Çekmece – Çatalca – Silivri ilçelerinde hiçbir siyasi başarısına şahit olmadığımız Müezzinoğlu’nun bu eksikliği nedeniyle yüzü bile kızarmazken, kariyerine Silivri’yi dâhil etmenin mutluluğunu yaşıyor. Söylediklerinin tersini yapıp, yaptırarak.
Birilerini meclis üyesi yapma seçimi değildir dedik; Karakaş’ı birinci sıraya koyduk, Silivri’nin sokağını bilmeyenleri bile meclis üyesi yaptık. Seçim kaybettik kesmedi. Sorumluluğun çoğu bende diyen Karakaş’ı ilçe başkanı, zembille geleni yardımcısı yaptık. Silivri Staj yapma yeri ya… Partinin ekonomisini de bir güzel teslim ettik. Çalıştığı firmanın ekonomisini çok düzelttiği için. Meclis üyesinden ilçe başkanı ve yönetici Silivri’ye ve Ak Partililere hakarettir dedik, dinletemedik. Şimdi Ak Partililerin bu mevcut tabloya sahip çıkmaları ve desteklemeleri isteniyor. Elbette mecburuz efendim. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da emrivakilerle güdüleceğiz. Sonra da neden seçim kaybettik diye hayıflanacağız. Müezzinoğlu düğümlediği Silivri ile ne kadar övünse azdır! 
Metin Karakaş’ın başkanlığındaki ilçe yönetimi; hataların, doğruların, ihanetin, sadakatin, liyakatin birbirine karıştığı bir keşmekeş görüntüsü arz ediyor. Bütün Ak Partililer, Ak Parti Meclis Grubunun emrine girdiler. Kelepçenin ayakta alkışlandığı grubun. Karakaş kendi pozisyonundaki yanlışları gizleyebilmek için sivri çıkışlar, dengesiz davranışlar sergileyecektir. Bu güne kadar çok iyi kamufle etmeyi başarabilen gerçek Karakaş’ı tanıma bahtiyarlığına erişeceğiz. Sıradaki uygulama karı – koca el ele tutuşup partiden istifa edenleri ödüllendirmekte. Bu konuda sosyal yardımlaşma emirlerinizi bekliyor efendim. Sizler başka isimleri tartışırken, ben tokadımı şimdiden atmış olayım. İstifayı ödüllendireceksen Vural Sönmez daha uygun isim. Sen ben yokken, herkesten önce o vardı.
“Meclis üyeliğinden istifa edersem, ilçe başkanı olarak hiçbir gücüm olmaz” diyor Karakaş. Bu sözleriyle Ak Parti İlçe Başkanlığını ne kadar küçük düşürdüğünü ben anlatamadım. Parti büyükleri, bilhassa Müezzinoğlu anlatıversin bir zahmet. Aklıma Gezici’nin ilçe başkanlığı dönemi geliyor. Karakaş meclis üyeliği gücünü ilçe başkanından esirgemiş, belki de kasıtlı yapmış ki; Gezici başarısız kabul edilsin. Kendine bir koltuk daha açılsın. Elbette kabul etmeyecektir ama tüm uygulamalar bunu ispatlıyor.
Yapılan toplantılarda karnından konuşmama temennisi dile getiriliyor. En başta Karakaş karnından konuşmaya devam edecek, diğerleri ilçe başkanına uyacak. Ağız başka söyleyecek, kalp reddedecek. Herkes halinden memnun gözükecek. Dillerde tekbir, kalplerde beddua. Karakaş’ın elinde tespih; duymazdan, görmezden gelecek memnun ve mesut yüz ifadesiyle… 
Seni ikna edemezsem başarılı olamam buyuruyor başkan. Yazıyı baştan sona okuyunca hak verdim. Daha bu başlangıç deyip gözünü korkutmak istemem. Başarı için benim seni ikna etmem gerekiyordu. Gördüğüm kadarıyla çok uzaktasın çok. Herkesin beklediği gibi davrandın, sonuçlarına katlanacaksın. İnandığın, itimat ettiğin dostlarının sözleriyle değil; bu işi meslek kabul edip, ekmek parası için yapanların gazıyla hareket ettin. Görünen o ki, öyle de devam edeceksin. Köpeğini kapıda bırakıp cennete girebileceğini sananlardan oldun. Girdiğin yerin cehennem olduğunu anladığında iş işten geçmiş olacak.
Herkes bir yana, bu konudaki örneğin ve önderin H. Turan olmalı. Düşecek olanın halinden, düşenler anlar. Eminim en büyük ve acı tecrübeyi o kazandı. Sen ondan bile gün geçtikçe hızla uzaklaşacaksın. Ben tarihe not düşmüş olayım.
Yazdıklarımla zarar verdiğimi ima edenlerin, kendi verdikleri zararı görmelerini isterim. Benden daha çok zararlı olanları, hele de bunu kasıtlı olarak tekrarlayanları yazmaya devam edeceğim. İlçe başkanı, il başkanı¸ milletvekili, hatta başbakan hiç fark etmez. Taşlanacağımı, ateşe atılacağımı bilsem de “ Ak Parti benim, ben Ak Partiyim.” diyeceğim.
Perşembe günü yazım olmayacak. Salı gününe kadar yazdıklarımı düşünerek kalın.


YORUM YAP