Hüseyin Kuru

Avrupa, hayale yolculuk bile değil!

Geçen hafta ki yazımızda AB üyeliği konusunda İngiltere'de yapılan referandum ve çıkan brexit kararını değerlendirmiştik.
Tabi mevzu İngilizler olunca yazacak konu da, malzeme de çok; devam edelim.
16. yy'da İngiltere ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan sınırsız ticaret anlaşması ile neredeyse Osmanlı'nın yıkıldığı tarihe kadar devlete borç vererek duyun-u umumiye kurumu ile hem siyaseti dizayn ettiler, hem de bu ülkenin tüm maddi-manevi değerlerine bulaşmaya kalktılar. II. Abdülhamit Han'ı basını kullanarak itibarsızlaştıran ve tahttan indiren de İngilizler'di!
18. yy'da başlayan sanayileşme dev- rimi ile bir dönemin öncülüğünü yaptılar. Bilim, sanat ve teknoloji de ciddi mesafe kat ettiler. 1789 büyük devrimi sonrasında Dünya'da bir akım olan milliyetçilik ve özgürlük hareketlerini desteklediler... Ama sömürgeciliği ve emperyalist zihniyeti de hiç terk etmediler.
İngiltere bir ada ülkesi olması hasebiyle denizcilik ve denizaşırı ticaretle yeni kıtalar, yeni pazarlar buldu. Afrika ve Uzak doğu ülkelerini soyup soğana çevirdiler. Bol miktarda hammadde ile altın, gümüş ve diğer madenleri sömürgecilikle ülkelerine taşıdılar. Bu süreç Avrupa'yı maddi anlamda büyük bir refah ve zenginliğe kavuşturdu.
Kutsal kitapları ile gittiler; altın, elmas ve gümüşle geri döndüler.
Her zaman yaptıkları işi yaptılar ve zulümle abâd oldular!

19. yy'da Yahudi bankerlerin - Rotschild'ler başta olmak üzere - İngiltere'yi mesken tutması ile dünya ticaretinde söz sahibi oldular, hatta bugün bile İngiltere Merkez Bankasının sahibi Yahudi bankerlerdir!
Zamanı, aklı ve parayı kullanma sanatını İngilizlere öğreten de Yahudilerdir!
İngilizler, aklını hikmetle kullanarak iş yapan, oyun kuran, yöneten ve her dönem de çayın kuşunu, çayın taşı ile avlatan bir millettir!
Osmanlıyı Kırım savaşına sokup, destekler gözüktüler, Rusya ile bizi tutuşturdular, hemen akabinde de Hindistan'ı işgal ettiler. Tavşana kaç, tazıya tut!
Eskilerin siyasetlerini anlatmak için İngiliz oyunu, yönetim ve hukuklarını anlatmak için İngiliz adaleti sözleri bir k onunun doğru anlaşılması hatta bir darb-ı mesel gibi bilinmesi için sarf edildiği ortadadır. Avrupa'nın hepsi için eskiler düvel-i muazzama derdi.
Bunların muazzamlığı medeniyet, irfan, kültür, ahlak vb. gibi değerler ve kavramlardan oluşmuyor! Tamamen teknolojik üstünlük, silah gücü ve siyasi zihniyetlerinden kaynaklanıyor. Tabi bir de basının gücü sayesinde algı yönetimi ile Dünya'yı ellerinde tuttular!

&&&

300 yıl öncesine kadar dogmatik bir anlayışın karanlıklarında kalan Avrupa; Rönesans ve reform hareketleri ile Doğu Medeniyetinden aldığı ilham sonucu, tahrif olmuş kilisenin etkisinden çıkmıştır.
Özgür düşünce ve bilimsel yaklaşımlarla bilim ve sanat yönünde büyük atılımlara imza atmıştır.
Ancak dini, hayattan uzaklaştıran seküler bir dünya görüşü yüzünden maddî anlamda kalkınan Avrupa, manevî bakımdan bir çöküşün eşiğine gelmiştir.
Bununla beraber özgür düşüncenin gelişmesiyle demokrasi ve insan hakları ve hukuk anlamında ise, evrensel değerlere yakın bir sistem geliştirebilmiştir.
&&&
Birleşik krallık tarihi İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'nın günümüze kadar süregelen tarihini kapsar.
1837- 1901 yılları arasında hüküm süren I. Victoria döneminde Birleşik Krallık, "üzerinde güneş batmayan" Britanya İmparatorluğu'nu kurdu.
1921'e gelindiğinde imparatorluk Hindistan, Kuzey Amerika, Orta Doğu, Avustralya ve Afrika'yı içine alan 36.6 milyon kilometrekarelik bir alana ve 458 milyonluk bir nüfusa ulaştı. Dünyanın neredeyse dörtte biri Britanya'nın egemenliği altında yaşıyordu.
Fakat 20. yüzyılda imparatorlukta yavaş yavaş çözülme başladı.. böylece, Birleşik Krallık süper güç olma sıfatını ABD'ye kaptırdı.

&&&

İngiltere'nin 19. yy'da Ortadoğu'ya olan ilgisinin petrol yatakları ve kaynakları olduğu çok sonra anlaşıldı. Varlık nedeni altında ki kisve ise tamamen milliyetçilik ve bağımsızlık teranesi üzerine kurulmuştu.
İslam dünyasına dikkat edin. Ülkeler, sınırlar ve haritalar Gertrud Bell ve Lawrence gibi ajanları tarafından çizilmiştir. Bu durum Sykes-Picot anlaşmaları ile de imza altına alınmıştır.
İslam Dünyasının üzerinde ki tüm melanetlerin, planların ve sinsiliklerin arka planında bu ülke açık bir şekilde kendini göstermektedir.
Dikkat edilirse bizimle ihtilaf yaşayan Yunanlılar bunların ayakçısıdır. Bunlar da İsrail'in ayakçısıdır! Uygulanan yüzyıllık politikalar da bu durumu aynen teyit eder.
Zulüm ile abâd olan bu milletin sonu da umarım zillet olur!

&&&

Beni şahsi olarak bakış açım şudur; Büyük alim Said Nursi'nin şu tesbitine katılmamak mümkün değil; Avrupa ikidir.
Birinci Avrupa insani değerlere saygılı, fikir ve vicdan özgürlüğü gibi değerlerine sahip çıkan bir anlayışı evrenseldir.
İkinci Avrupa ise sefih, rezil, merhametsiz, maddeci ve adaletsiz. İnsan haklarına saygılı olmayan Avrupa'dır. Buna en güzel örnek Suriyelilere gördükleri reva ve muameledir.
Bakınız burada bir durum tesbitinde bulunuyoruz; bakmakla görmek arasında ki farkı iyi bilmeliyiz.
Eğer Dünya sadece bize sunulan haberlerle idare ediliyorsa ve biz de buna inanıyorsak o zaman ortada ciddi bir durum var demektir... En kısa zamanda bir IQ testinden geçmekte fayda var!
Bu vesileyle Mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum.. Nice bayramlara.

YORUM YAP