Ferhan Tezcan

Yalnız adamlar

1966 yılıydı. Türk Milli takımı Moskova'da Sovyetler Birliği ile özel maç yapacaktı. O yıl dünya kupası İngiltere'de oynanmış ve Sovyetler Birliği ile Portekiz parlayan takımlar olmuşlardı. Çünkü Portekiz'de Mozambikli yıldız Eusebio ile Sovyet takımının kalesinde Yaşin vardı. Yaşin dünyanın bir numaralı kalecisiydi.

Türk Milli takımının kalesinde ise Turgay Şeren oynuyordu.
O da bizim 'Berlin panteri'mizdi. Yıllar önce Berlin'de Alman milli takımı ile oynanan maçta muhteşem kurtarışlar yapmıştı. Rahmetli Turgay Şeren Moskova'daki maçta tam anlamıyla döktürdü. Türkiye Fevzi ve Ayhan Elmastaşoğlu'nun golleriyle 2-0 kazandı. Turgay Şeren İstanbul'da omuzlarda karşılandı.
Türkiye kaleci yetiştirme konusunda her dönem bir yıldız yakalamış ve bunların çoğumu da Avrupa'ya ihraç etmiştir.
Sonra Göztepe kalecisi Ali Artuner çıktı. Göztepe ile Avrupa Fuar Şehirleri kupasında oynadığı Atletico Madrid maçı unutulur mu?
Ya Türk milli takımı ile Köln'de 1970 Ekim ayındaki Almanya maçına ne demeli. 1-1 biten bir maç ve Ali Artuner'in inanılmaz kurtarışları.
Sonra Şenol Güneş geldi. Trabzonspor kalesinde adeta bir ‘efsane' gibi doğdu. Boyu çok uzun olmamasına rağmen doğal bir yetenekti. Defalarca Milli takım kalesi ona teslim edildi. Şenol Güneş'in başarısı 2002 dünya kupası üçüncülüğü ile taçlandı.
1980'ler Türkiye'de bir yabancı kaleci hayranlığı başladı. Galatasaray kalesini o zamanki Yugoslav milli takım kalecisi Simoviç korurken, Fenerbahçe kalesine bir dünya devini getirdi.
Toni Schumacher.
Schumacher bir dünya starıydı. Alman milli takımında 1982 dünya kupası finali kaybetmişti. Çok büyük bir kaleciydi.
1990'lara gelmiştik. Ben ve Şansal Büyüka Ahmet Özal'ın kurduğu KANAL 6'ya transfer olmuştuk. Televizyon gazetecilikle pek bağdaşmaz. Evet o da haberdir öbürü de haberdir ama birini yazarsın diğerini sunarsın. Birinde yazını yazman için zaman vardır. Öbüründe saniyeler havada uçar.
Daha birçok konu var ama yeri değil.
Fatih Terim bizi aradı. O zaman Ümit milli takımının başında ve A Milli takım hocası Pıontek'in yardımcısıydı.
İfadesi şuydu: ''Bu hafta Antalyaspor kendi sahasında şu şu takımıyla oynuyor. Üçüncü kalecileri çok iyi ama oynatılmıyor. Tribünde olacak. Onu bir çektirir misiniz?''
Biz hemen bir kameramanı Antalya'ya gönderdik. Hatta görüntüde kaleci Rüştü ‘kabak çekirdeği' çiğniyordu.
Sonra o Rüştü geldi. Önce Milli takımın sonra dünya kupasında 3.cülüğün sonra İspanyol devi Barcelona'nın kulpunu tuttu. Hem de ne tutma. Fenerbahçe'nin kalesini de yıllarca korudu.
Sonra Volkan Demirel'ler ve daha birçokları isim bırakarak yer aldılar.

UĞURCAN VE ALTAY'IN KADERİ
Türkiye son yıllarda inanılmaz kaleciler yetiştiriyor. Trabzonspor kalecisi Uğurcan ve Fenerbahçe kalecisi Altay bunların önde gidenleri. Her iki kalecide maçlarda muhteşem kurtarışlar yapıp takımlarına galibiyetleri hediye ediyorlar.
Her ikisi de Milli takımda oynuyor.
Taraftarların da bir zamanlar gözdesi. Öyle diyelim ve ekleyelim.
Son bir iki haftadır seyirci de bir kıpırdanma var.
Takımların bir olumsuzluğu bu iki yalnız adama fatura ediliyor. Bilet bu iki ‘aslan' gibi iki Türk çocuğuna kesiliyor. Neden?
Bilen yok. Buradan başka bir konuya geçeyim.
Nankörlük yüzyıllarca insanoğlunun en zayıf taraflarından biridir. Hatta bu ‘Kutsal' kitabımızda da vardır.
Maalesef insanoğlu yüce Allah'ına nankörlük yaparken bu gençlere niye yapmasın ki.
Uğurcan ve Altay Türkiye'nin iki büyük değeri. Bırakın onların peşini. Yarın yurt dışına gidecekler. Sonra bunu gönderen takımlar arkalarından ağıt dökecekler.
Hoşça kalın…

YORUM YAP