Ali Gülcü

Yalak göl deniz okyanus meselesi

Öyle her şey rutinindeyken eli kaleme gitmiyor adamın, ille bir eksiklik bir fazlalık olacak, ille bir hüzün, bir keder…Ortaokullu, liseli, tee eskiden yani,  şiir miir karalardım kareli defterlere, hep birilerine kırgınken, küsmüşken, neden bilmem arkadaş bugün de çok eğlendik diye başlayan şiirim, yazım yok…

Varsa da hatırlayamadım şimdi.

Hayat her gün yeni bir şey öğretiyor…

Bugün, dün bilmediğim bir şey öğrendim mesela;

Düşmanının yerine kendini koyduğun, hayata onun gözlerinden bakmaya başladığın zaman;'zafer' yavan, katır kutur bir şey oluyor.

Şöyle ağız tadıyla bir kutlama yapamıyorsun, içinde havai fişekler patlamıyor.

Yenmek, mat, tuş, nakavt etmek anlamını yitiriyor!

O zaman; savaşır gibi yaşamamak lazım…

Bilge bir adama sormuşlar; " Nasıl insan oluruz?"

"Üç adım atlama gibi" demiş bilge.

İlk adım; " sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemendir."

"Sana kötülük yapanlara iyilik yapmaya başladığın an, hakiki insan olmaya başladın ve ikinci adımı attın demektir."

"Nihayet sana iyilik yapanla, kötülük yapan arasında bir fark hissedemeyecek hale geldiğin zaman insan olursun…"

 

Yalak, göl, deniz, okyanus meselesi de, bilge de değiliz ki!

Büyük umutlar besleyip, koca koca hayaller kurarken, küçük hesapların bataklığına saplandığını fark edemeyen, paçaları çamurlu, diğerlerinden gayrı, sürüden ayrı olduğunu düşünen, sıradan insanlarız.

Savrulup gidiyoruz işte…

Doğruyu, cennete giden yolu hep biliyoruz!

Doğru; her birimizin içinde farklı.

Cennete giden yol; bizim önde olduğumuz!

 

"Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır" demiş Tolstoy…

"Zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok" demiş Marx.

Hayat; pişmanlıklar, zincirler ve kaybetmek üzerine…

Elinde olmadan, istemesen de, kılıcı elinden düşmüş, teslim olmuş bir adamın gözlerinden bakmak zorunda kalıyorsan…

'Zafer' hayal ettiğin gibi değil.

Yavan, katır kutur bir şey…

Savaşır gibi yaşamamak lazım!

YORUM YAP