Cemil Kenar

Hadi gelin mahalleye geri dönelim

Herkesin vazgeçemediği ustaları, tesisatçıları, tamircileri vardı.

Mahalle bakkalımız, berberimiz, terzimiz, kunduracımız, ayakkabı boyacımız bile belliydi.
Hayatımızdaki yerleri farklıydı.
Çırak-usta ilişkisi, alın terinin, emeğin değeri onlardan öğrenilir. Çocuklar hayatı öğrensin diye onların yayına gönderilirdi.
Ayakkabı tabanındaki delikten, pantolondaki yamadan değil yalancılıktan, ahlaksızlıktan, hırsızlıktan utanılan yıllardı…!!!

Esnaflık, zanaatkarlık, Ahilik geleneği hakimdi.
Örneğin lisenin karşı sokağında Dede Kundura var. Tezgahın arkasındaki panoda ‘zanaatkarın kirli elleri medeniyetin aynasıdır' yazıyor!!!
Zaman içinde biz bu insanları unuttuk, bunun yenisi kaç para ki deyip tamirat-tadilat işlerinden vazgeçtik. Fakat günümüzde etiketler o kadar hızlı değişmeye başladı ki yetişemez, yeni ürüne ulaşamaz olduk…

Bu gidişle eski tamirat-tadilat dönemi geri gelecek gibi.
Geçtiğimiz hafta Öz Alibeyliler Derneğinin genel kurulu vardı. Katılanlara bakınca işte o unuttuğumuz ihmal ettiğimiz esnaf profilini, mahalle kültürünü görüyorsunuz, Yaşatmaya çalıştıkları arkadaşlık, komşuluk bağlarını yardımlaşma dayanışma ilişkilerinin önemini daha iyi anlıyorsunuz.
Maalesef bu değerlerimizin farkında olan insanların sayıları azalıyor ve hızla yabancılaşıyoruz!!!
Corona Pandemisi bu süreci körükleyen önemli faktördü…
Farkında olmadan digitalleştik, ciplendik artık bir tıkla sosyalleşiyoruz.!!
İki tıkla ya da mavi tıkla mutlu oluyoruz!..
Digital platform uygulamalarından beslenenler için sınırsız bir kaynak sağlıyor. Eğitim, diploma, liyakat gerekmiyor.
Kullanmayı bilen herkese, her şeye açık olması, istediğini engelleme istemediğini silme keyfi bağımlılık yaratıyor.
Aslında cehenneme giden yolun taşları döşeniyor.!!!
Yeni pandeminin siber saldırı olacağı internetin kesileceği, biyometrik digital kimlik sahibi olmayanların giremeyeceği konuşuluyor.
Yani Digital kıyametten bahsediliyor.
İnternetin hızı düştüğü, erişim kısıtlandığı zaman ne hale geldiğimizi görüyoruz. Farz edelim ki siber saldırı engellendi, günün birinde Digital kıyamet tatbikatı yapılsa halimizi düşünmek bile ürkütücü değil mi?

Dolayısıyla kullanıcıların yalnız kendi görüşlerine yakın paylaşımlarla karşılaştığı, farklı fikirlerle karşılaşmanın pek mümkün olmadığı yankı fanusları gerçeğin çarpık anlaşılmasına yol açabilecek dar bir bilgi tüketim alışkanlığına sürüklüyor, algı yaratıyor. Yönlendirmelerle kutuplaşmaya katkıda bulunuyor. Bir bilgiyle karşılaştığımızda doğru mu, yanlış mı diye düşünmemizi sağlayan dürtüye şüphe kası denir.!!!
Vücudumuzdaki diğer kaslar gibi bilgilerin doruluğundan şüphelendikçe bu refleksimiz güçlendiği için başparmak veya işaret parmağındaki kaslardan daha fazla kullanılmasına fayda var.
Eleştirel, digital okuryazarlık için önemlidir.
Yanlış bilgiye karşı bağışıklığı güçlendirir…

YORUM YAP