Bu kez durum farklı...

Ekonomik krizler ve maddi zorluklarla mücadelede toplumsal özellik olarak bağışıklık sistemimiz oldukça güçlü. Daha doğrusu yaşadığımız tecrübeler sayesinde kuvvetlendi. Genelde sorunların üstesinden ‘daha çok çalışarak' gelmeye alışığız ama bu sefer galiba biraz durmamız, iç dünyamıza yönelmemiz gerekiyor.
Hasta olduktan sonra tedavi süreci çok zor, korunmak için elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Hayatımız ve sağlığımız her türlü maddi kazancın çok üstünde. Para kazanılır, kaybedilir ama sağlık kaybedildikten sonra hadi varsayın ki geri kazanıldı hepimiz biliriz ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, olamayacak. Bir kesiğin izi bile kendini ömrünce hatırlatırken böylesine şiddetli bir salgını hasarsız atlatmayı düşünmek çok büyük bir iyimserlik olur!
Önceliğimiz hasta olmamak… Hem bedenimizi hem ruhumuzu sağlıklı tutmak.
Mecbur değilseniz ve yapabiliyorsanız çalışmalarınıza bir mola verin. Daha sağlıklı bir yaşam için fırsat yaratın, koşullarınızı zorlayın.
Mecbur olmadıkça dışarı çıkmayın ya da çıktınız diyelim her yerde yayınlanan ve anlatılan tedbirleri üşenmeden, titizlikle uygulayın.
Ezberlediğimiz bir söylem var, “Hepimiz aynı gemideyiz” valla her türlü eşitlendiğimiz bir tehditle karşı karşıyayız. Hepimizin önceliği aynı, karşı karşıya kaldığımız risk eşit. Bunun için herkes bir başkasına alınması gereken tedbirleri bırakmadan kendi ve bu dünyayı paylaştığımız herkes için çok dikkatli olmak zorunda.
Şu an kavramamız gereken en önemli husus; en büyük önceliğimiz hayatımız, sağlığımız…
Bunların dışında geri kalan her şeyin telafisi olur… Zaten hayatta ve sağlıklı değilsek diğer her şey anlamsız.
Yapabiliyorsanız evde kalın, beden ve ruh salığınız için elinizden geleni yapın… Dışarı çıkmak zorundaysanız tedbiri asla elden bırakmayın.
Tedaviye değil hasta olmamaya odaklanalım.
Mecbur olmadıkça evde kalın, beden ve ruh sağlınıza odaklanın…
Dipnot: 60 yaş üstü, kronik rahatsızlıkları olan yakın ve komşularınıza ihtiyaçları konusunda olabildiğince yardımcı olmayı ihmal etmeyin.