Sevginar Sali

Bağımlılık-istismar-gasp!

Dün akşam Uğur Mumcu Meydanında toplanan kalabalık çocuk istismarına karşı tepkisini, duyarlılığını ortaya koydu… Sürece eşlik etmek üzere çarşıya ilerlerken meydana yakın bir bölgede ansızın, dış görünüşünden beklenmeyecek bir şekilde, 15-16 yaşlarında bir gencin “Abla birkaç liran var mı?” sorusuyla boyutum değişti. Kaymış gözleri, yitip gitmeye ramak kala şuurunun son direnciyle, dilini güç bela döndürerek telaffuz etti aslında talebini… Üstü başı son derece makul, gayet düzgün sayılabilecek bu gençten beklenmeyen talebi ile başımı çevirip, geçmiş olmama karşın, yüzüne iyice baktım. O anda aklımda şimşek hızıyla çakan tüm soruların yanıtını buldum aslında… Yitip gitmeye teslim olan bir hayat daha…
Emniyetin “Fidan” projesi kapsamında bağımlı bir gencin annesi yaşadıklarını anlatmıştı… “ ‘Benim çocuğum asla böyle bir şey yapmaz' diyordum. Öğrendiğimde hızla seyreden bir aracın beton duvara çarpması gibi hissettim…” deyişi aklımdan hiç gitmiyor…
‘Benim başıma gelmez', ‘Benim çocuğum yapmaz'… Kimlerin başında bu belalar düşünün? Kimlerin çocukları bu kuytu köşelerde bile değil artık caddelerde, meydanlarda, gözümüzün önünde gidenler?
Mars'ta su yerine gözümüzün önünde yaşanan trajedilere çare arasak mı?
Neyse gidelim eyleme…
Nigar Şahin kesinlikle şahane bir Psikolog… Çok fazla bu mesleği icra eden kişi tanımıyorum ama ekmek gibi, su gibi bu tarz insan ve mesleğe ihtiyacımız olduğuna her geçen gün daha çok emin oluyorum…
İnsanın ruhu hasta olmadan, bedeni hastalanmazmış diyorlar ya; Nigar Hanım'ı dinlerken damardan serum almış gibi hissediyorum : ) Mesleğini aşk ve özveriyle yapan insanlara, hele ki psikologlara ihtiyacımız ne denli elzem düşünülürse varlığınız bir nimet; teşekkürler…
Biz meydana çocuk istismarına yönelik duyarlılık için toplandık ama rol çalanlar maalesef ki birbiriyle yarıştı… Yaşı 18'i zor bulduğu görünen genç o kalabalığın arasında nereden bulduysa sergilediği deli cesaretiyle meydandaki kuyumcunun vitrininden avuçladığı altınlarla kaçabileceğini düşüncesinin çılgınlık ölçülerini gözlerimizin önüne serdi!
10 adım attı her halde; sonra kelepçe, polis arabası! Karakol, adliye, belki şu anda da cezaevi odasında koğuş arkadaşlarıyla tanışıyor! Hırsızlık zanlısı alandan yaka paça götürülürken şöyle bakındım da herkes elindeki çantaya daha bir şiddetle sarıldı…
Aslında bizden çalınan, çalınmak istenenler maddiyatla ölçülemez, paha biçilmez başka şeylerdi…
Ruhlarımız, hayatlarımız, gündemlerimiz çoktan talan olmuş da yüzleşemiyor, kabullenemiyoruz gibi…
Yanınıza gelen her insanın gözlerinde size yönelik tehdidi arar olmuşsunuz…
Sokakta, güpe gündüz rahat şekilde yürüyemez haldesiniz…
Güven duygumuz paramparça…
Ve tüm bunlar İstanbul'un asayiş yönünden en huzurlu ilçesinde birkaç saat içinde karşılaştığınız olaylar!

YORUM YAP