Adil Sirkecioğlu

Aramıza Gireni Pres Yaparız!?

ARAMIZA GİRENİ
PRES YAPARIZ!?
Kılıçdaroğlu, Çiller’i aratmayan pot ve gaflarına devam ediyor. “ Van Denizi ” ni kastetmiyorum. O doğruluk payı olan, diğerlerinin etkisini hafifletmeye yönelik bilinçli bir konuşma. Hafta sonu bütün alışveriş merkezlerinde yürüyen merdivenleri kullananların yüzlerindeki tebessüm, oya dönüşecek olursa CHP Anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde etti demektir. Ne yapsın Genel Başkan? CHP deki kötü gidişatı tersine çevirebilmek için, çareyi yürüyen merdivenlerde antrenman yapmakta buldu. Bu devirde eşeğe ters binecek değil ya. Nasrettin Hoca’ya olan sevgi ve sempatinizi Kılıçdaroğlu’ndan esirgemeyin lütfen.
Yanındakiler onunla birlikte girdikleri ters yolda netice alabilmek için yolu durdurma telaşındalar. Seçimleri kazanırlarsa Ak Parti şarkısını, beraber çıktık bu ters merdivenlerden şeklinde değiştirme düşüncesindeler. Yeni bir çığır açmış olacaklar. Has CHP’li olduklarını ispatlama gayretine girecek olanlar, Kılıçdaroğlu’nu örnek alırlarsa yandık demektir. AVM yöneticileri ortaya çıkacak kargaşayı acilen çözmek zorundalar. Gelişmeleri uzaktan izleyen CHP liler, seçimden sonra terslikleri biz görmüştük demenin hazırlığı ve suskunluğunu tercih ediyorlar.

Bahçeli, Genelkurmay temsilcilerinin tutukluları ziyaretini normal, tutuklu eş ve yakınlarının Anıt Kabir eylemini yanlış bulmuş. Ben her ikisinin de anormal olduğunu belirtmeliyim. Yine de Bahçeli adına olumlu gelişme. Tam doğruları söylemeyi ve yapmayı tek başına iktidar olacağı döneme saklıyor. Millet bir defa MHP’yi deneyecek olsa her şey güzel olacak. 3,5 yıllık koalisyon dönemi sayılmaz, o acemilik ve ısınma zamanıydı.
Yargı karar verip, hüküm kesilmedikçe; hırsızlıkla suçlanana hırsız, darbecilikle suçlanana darbeci denemez. Merak ediyorum, aynı tutuklamalar hırsızlık suçlamasıyla olsaydı Genelkurmay Başkanı aynı cesareti ve rahatlığı gösterebilir miydi? Darbeyle ve darbecilikle suçlanmanın en az hırsızlık kadar yüz kızartıcı olduğu düşüncesindeyim. Milletin iradesini gasp etmenin, malını gasp etmekten daha ağır suç kabul edilmesi gerekir. Sivil diktayla suçlanan Ak Parti’nin yeteri kadar güçlü olmadığı ortaya çıktı. Erdoğan da bazı doğrularını bir sonraki döneme saklıyor. Üye olmak için can atan Kılıçdaroğlu, eşleri tutuklandı diye Anıt Kabir’e koşanlar işini kolaylaştırıyor.
Erdoğan muhalefetin ve yargılamaların verdiği rahatlıkla restini tekrarlıyor. İkinci olursam genel başkanlığı bırakırım diyor. Tüm suçlama ve olumsuzluklara rağmen 8 yıllık iktidar sonrasında bir başbakan bu sözleri sarf edebiliyor, kendine güveniyorsa; karşısında yer alanların merdiven tepesinden atlamaları lazım. Bu reste karşı bende bırakırım diyemeyenlerin, tek başına iktidar olacağız söylemleri gök kubbede hoş seda bile olamıyor. 2007’de türban ve Cumhuriyet mitingleri, 2011’de darbe ve Anıt Kabir eylemleri. Ak Parti iktidarını perçinleyen olaylar olarak tarihe geçiyor. Oysa yeni anayasayı konuşuyor, tartışıyor olmamız gerekmiyor muydu?

Tepedeki restleşme tek yönlü de olsa siyasete renk katarken, eteklerde böyle bir çaba hiç yok. CHP genelden daha iyi sonuç alacağının rahatlığında. Ak Parti sürpriz birincilik duasında. Olmazsa mazeret hazır. Nankörlüğü tescillenmiş Silivri seçmeni! Hapishanenin etkisini de göz ardı etmeyelim! MHP’de denenmek için Silivri pilot ve en umut var bölge. Yürüyen merdiven garipliğinden epey fayda bekleniyor. Akşener’in bölge adayı olmaması bütün hesapları altüst edebilir.
Karakaş dışa yansıtmaya çalıştığı birlik beraberlik görüntüsünü, içte gerçekleştirmede çok zorlanıyor. Bunun için tavır, söz, gönül alma, kalp kırma, baskı, sempati yollarını denerken bocalıyor. İyi yapayım derken, sonuçlarını hesap edemiyor. “ Hüseyin’le aramıza kimse giremez. Gireni pres gibi ezeriz.” sözünü partililer gibi ben de değerlendirmekte ve anlamakta sıkıntı çekiyorum. Doğruluğunu, neyi ima ettiğini, ne gibi derin manalar taşıdığını, kime fayda, kime zarar vereceğinin açıklamasını ilgililere bırakıyorum.
Karakaş hakkında yaklaşan seçimler nedeniyle yazmamayı düşünüyordum. Keskin Sirke preste ezilmekten korktu diye düşünülmesini istemiyorum. Bu konuda gerekli ve aydınlatıcı açıklama gelmediği sürece yazmaya devam edeceğim. Preste ezilme gibi bir derdim olamayacağı gibi, kendini pres görenlerin tepelerinde kalmayı görev kabul ederim. Şimdilik prese girmiş gözüken meclis üyelerinin, yönetim kurulunun, Silivri Halkının bu presi kıracak güç ve iradede olduğu bilinmeli. Dilerim bana yanlış nakledilmiştir. Dilerim en kısa sürede yalanlama gelecektir. Mutlu olurum. Sukutun kabul manasına geleceğinin bilinmesini isterim.

Çatalca da geçmiş yıllarda MHP’nin bir salon toplantısındaki konuşmamda aşka gelmiş, dudaklarımdan “ Ben Türkeş’im” sözleri çıkmıştı. Salonda bulunanlar alkışlarla karşıladıkları konuşmama çok şaşırmışlardı. Tepki beklenirken, takdir görmüştüm. İtiraf etmeliyim ki, Ak Parti’de “ Ben Erdoğan’ım ” deme gücünü hiçbir zaman bulamadım. Yine de insan yirmisinde ne ise ellisinde de odur diyeyim de anlayın siz onu.

Bu arada temizlik hizmetlerince sanayinin köşe bucak temizlendiğini yazmalıyım. Düşünenlerin akıllarına, yapanların ellerine sağlık. Çalışanların esnafın ikram ettiği çayı bile içerken gösterdikleri disipline hayran kalmamak mümkün değil.
Kutlanması, teşekkür edilmesi gereken bir çalışma yapıldı.

Pressiz kalın, merdivensiz kalmayın.

24 Şubat 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde

YORUM YAP