Sevginar Sali

Adaylıklar üzerine deli düşünceler : )

AK Parti İlçe Teşkilatı etkinliklerinde Metin Karakaş'ı görmeyi yadırgamıyorum. Milletvekili de olsa Silivri'ye ait olduğu izlenimini yıkamıyorum. Siyaset ile ana damar bağlantısı Silivri geleceği hedefleri.
Hüseyin Turan'ı da SKM Başkanlığından sonra parti programlarında her fırsatta görmeyi kanıksadık.
İkisi favori de bu yarışın sürpriz bir yarışçısı daha var gibi hissediyorum… Ve bu duygu giderek büyüyor! Yetgin Çavdar! Karakaş ve daha az Turan'dan farklı olarak “Ben unumu eledim eleğimi astım” tutum ve davranışı içinde buluna buluna siyasetin her yerinde var ve zirve odaklı olduğu düşüncelerime mani olamıyorum. Usta siyasetçi Çavdar, doğal olarak elinde yetişen rakiplerinden farklı bir yol ve çizgi izler… Daha çok zaman var Mart 2019'da diyemeyeceğim… Tüm sükunetine rağmen en az koltuk meraklısı Rıfat Kutlu'nun bile başkanlık hevesi kalp atışının ritmini değiştirecek etkinliktedir…
Bazen insanlar sizi sizden daha iyi tahlil eder… Korkutucu bir şey ama bunu yapabilen kimseler varsa etrafınızda bence onlarla irtibatı koparmayın…
AK Parti'ye naçizane tavsiyem; sekiz aday adayı ile seçime altı ay kala yola çıkıp, son iki ayda birini seçerse kırılıp dökülenleri toparlamaktan başka yapacağı bir şey kalmaz, Silivri ile alakalı, 2019 için.
CHP'nin belediye başkanları olmayan bölgelerde adayları erken belirleme kararı doğru bir strateji; artık uygulayabilirlerse onlar da... (Her şeyin doğrusunu biliyorlar ama uygulamada çuvallıyorlar : ))
88 bin üzerinde seçmeni bulunan, son derece dağınık nüfus yerleşkesine sahip bölgemizde iki ayda bir aday kendini bile tanıtamaz, seçmeni ikna etmeyi hayal bile etmeyin. Genel, yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimin aynı anda yapılacak olmasının yaygarasını düşünemiyorum bile…
Aman bize ne aday olacak olanlar düşünsün değil mi… Şu sıcakta benim de kafayı taktığım şey iş mi yani : )))

ALLAH'A KÜSMEK
Serçe ALLAH'a küsmüştü.
Günler geçiyordu ve serçe hiçbir şey söylemiyordu.
İçine kapanmış derin bir hüzne boğulmuştu.
Artık Rabbine bir şey demiyor ve onunla konuşmuyordu!
Melekler merakla ALLAH'a serçeyi soruyorlardı ve her defasında ALLAH, meleklere “O gelecek...” diye cevap veriyordu.
“Çünkü onun sesini duyacak tek kulak benim ve onun minik kalbindeki derdini anlayacak olan da tek benim” diyordu.
Bir zaman sonra serçe, kalbi hüzün, gözü yaşla dolu bir halde bir ağacın dalına kondu. Hiçbir şey söylemiyordu öyle sessiz sessiz bekliyordu.
ALLAH, serçeye seslendi.
“Söyle bana! Canını sıkan ve kalbini hüzne boğan derdin nedir senin?”
Melekler serçe ne söyleyecek diye ona bakıyordu.
Serçe mahzun biraz da sitemli ses tonuyla;
“Küçük bir yuvam vardı. Yorulduğumda dinlendiğim üşüdüğümde sığındığım. Kimseyi rahatsız etmiyordum ve kocaman Dünya'da ufacık bir yerdi kimsenin yerini dar etmiyordu. Sen onu da bana çok gördün neydi o zamansız fırtına? Esip yıktı yuvamı ve beni yuvasız bıraktı.”
Artık konuşamadı serçe sözleri boğazında düğümlendi. Sessizlik Arş-ı rahmanda yankılanıyordu ve melekler başlarını eğmiş ALLAH'ın vereceği cevabı bekliyordu.
ALLAH; “Sen, o yuvanda dinlenirken seni avlamak isteyen bir yılan yuvana doğru geliyordu, seni yılandan korumak için fırtınaya emrettim yuvanı yıksın diye böylece sen oradan uzaklaşarak yılandan kurtuldun.
Nice belalar var ki muhabbetimle senden uzaklaştırdım ve sen kuşatıcı muhabbetimi görmüyor geçici belalardan dolayı bana düşman oluyorsun.”
Serçenin gözleri doldu ve hüngür hüngür ağlamaya başladı ve onu çok seven ALLAH'ın şefkat ve merhametine hayran kaldı.
Utangaç bir sesle “Affet ALLAH'ım” diyebildi sadece.
Ve gönül sözü Arş-ı İlahi'de yankılandı “Affet ALLAH'ım...”

***

Başımıza gelen her musibbette, elbette ki nice hayırlar gizlidir. RABBİMİZE isyan etmek yerine, olanda hayır vardır diyerek rıza göstermek gerekir.
* Ceren Ece paylaşımıdır

Hayırlı Cumalar...

YORUM YAP