Ahmet Yücegök

YAZ TARİFESİ

Etrafını gözleyen herkes gibi, ben de "Ekonomik kriz kapıyı çaldı, çalıyor” gibi karamsar bir tablo çizmek istemiyorum. Ki, şu sıralar çarşıda dükkanlar art arda kapanmış olsa bile...
Çünkü Silivri’de umutlar tükenmiş değil. Ayrıca. Silivri insanının hoş görüsü geniştir, belki de o yüzden, öyle bir sorun yokmuş gibi davranıyor. Lakin. Ülkenin ekonomik krizlere gebe olduğu da herkesin malumu. O nedenle soruna "Fransız” kalmak doğru olmaz.
Yakın bir zaman öncesine kadar sahildeki "Çay Bahçesi / Balık Satış yerleri ve eğlence yerleri diye adlandırılan "hafif içkili” yerleri yazın her akşamı dolup taşıyordu. Hele de hafta sonları… Hafta içinde rezervasyon yaptırmamışsan. İşin zordu. İşletmeciden torpilin varsa o akşamki programı izleyebilirdin.
Hatta isterseniz biraz daha geriye gideyim. Mesela herkesin gayet iyi hatırlayabileceği "Amcanın Yeri” vardı. Şimdi, yok. Kapandı.
Bilmeyenler için söyleyeyim.
"Eski Pazar İçi” diye bildiğimiz yerin sahile doğru bakan tarafındaydı. Eski bir yapıydı. Eğlence yeri olarak "Amca” düzenlemişti.
Neyse. Burası. Gürültüsü ve patırtısı bir yana her akşam dolup taşıyordu.
Gelenlerin çoğu da, Silivri dışında ki çevre ilçelerden veya Trakya’nın diğer illerindendi.
Yine yakın zamanda. Sonraki yıllarda, Kumluk Mevkii’nde   "Risus” diye bilinen eğlence yeri açıldı. Orası da görkemliydi. Her akşam popüler bir sanatçı sahne alıyordu.
Lakin o talihsiz bir döneme rast geldi.
O dönem Silivri’de, bu tür eğlence yerlerini sevmeyen, açılmasından hoşlanmayan bir  yerel iktidar vardı.
Neyse. Günümüzde. Silivri Belediyesinin sahilde yapmış olduğu düzenlemelerle birlikte, balık satış yeri, çay bahçesi sayısında inanılmaz artış oldu… Bu kadar artışa rağmen belli aylarda yetmediğini görüyoruz. Akşamları oturacak yer bulmakta güçlük çekilmekte.
Hele de, hafta sonları!
Ve, unutmadan… Bir hizmet işletmesinin iş yapabilmesi için İişletmecinin çok, çok önemli olduğunu geçte olsa anladık. Ve, bir şeyi daha anladık. "Silivri’de Yaşamak güzel” yazısının yanına eklenen "Balık Silivri’de yenir” sloganının da Silivri’ye yakıştığını.
Son olarak. Hafta sonu Kavaklı Mahallemizde yine  "Uluslararası Köpek Irkları Yarışması”vardı. Tekrar söylüyorum.
Silivri’nin tanıtımında. Adının daha fazla duyulmasında. Bu yarışmanın en az "Yoğurt Festivali” kadar önemli olduğuna inanıyorum.

GARİP AMA DURUM BU
Neredeyse. Her gün bir yerde patlama-çatlama. Her gün. Bir yerlerden cenazeler kalkıyor. Başka bir ülkede olsa, yaşadıklarımızın her biri Hükümetleri değiştirir. Ülke alt üst olur.
***
Dün seçim vardı. Ondan öncekileri saymıyorum. Seçim günlerinde. Bir çok yerde HDP binaları bombalandı. Diyarbakır’da ki HDP Miting’inde bomba patlatıldı. Güneydoğu ve Doğu Bölgemizde her gün olay. Ve, ayni bölgede Sınır Çatışması. Ne bileyim. Urfa’da yaşananlar.
Ardından diğer illerde yaşananlar.
Ve. etrafta şaşıranı görmüyorum.
Ve, ve, ve... Güney sınırımızda çatışma var. Sınıra birlikler yığılmış.
Savaş uçakları bir başka ülkede konuşlanmış terörist dedikleri örgütleri bombalıyor. Ama, "Savaş” denmiyor.
Ayni anda. Yurt içinde "terör odakları” adını verdikleri örgütlere "Operasyon” yapılıyor. Şaşırmıyoruz. Demek. Kanıksadık. Garip ama durum bu!
7 Haziran seçimlerinin sonuçlarının belli olasından sonra her tarafta hissedilen ve görülen o "OH BE” havası yavaş, yavaş kayboluyor. Dershanelerin kapatılması kararının iptaline karşı, Başbakan ne dedi duymadım ama değişik AKP yöneticisinden, değişik laflar duydum. En son aklımda kalan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı "öğrencileri kurda kuşa yem etmeyiz” dedi. De. Peki. Bu ne demek?
Öte yandan. "Çözüm Süreci”
Yani.Yıllardır süren bir görüşme trafiği.
İşte. Ne olduysa oldu. Masa devrildi. Ardından. Karşılıklı konuşmaların içeriği ve tonu birden değişti.
Masanın etrafındaki, taraflardan biri olan HDP kanadı "masanın neden devrildiğini” anlamadığını tekrarlayıp duruyor…
Masanın öteki tarafındaki AKP kanadındakiler, biraz da "vesayet” altında olduklarından "kem-küm” den başka bir şey diyemiyorlar. Çünkü Cumhurbaşkanı.
Eski Genel Başkanları oysa. "Çözüm Süreci” denilen süreç. Yani. Masa. "Seçim sathı mahalline” girmeden toz pembe gösteriliyordu. Ne olduysa oldu. Cumhurbaşkanı birden "Ne masası, masa filan yok. Hatta, Kürt sorunu diye bir sorun yok” dedi.
İşte o andan itibaren.
AKP kanadından, konu üzerine, olumlu bir şey duymadım desem yeridir. Ve. Sonuç olarak. Gözlemim. Koalisyonun Kurulmasının önünde de tek engel "ayrı bir parti” gibi davranan Cumhurbaşkanı...
Ve Suruç, katliamın ertesi günü. Sabah, sabah önümde gazetelere göz gezdiriyorum. Fotoğrafları görünce içimden altındaki haberi okumak gelmiyor.
Gazetenin bir köşesinde yitirdiklerimizle ilgili "insanlık öyküleri” adı altında bir köşe düzenlenmiş. Fotoğrafları ve altında düşledikleri yazılmış.
Ne kadar da güzel bir amaçları varmış meğer. Gencecik beyinler. Geleceğin çağdaş Türkiye’sinde görev alacak, hayalleri olan, çağdaş beyinler. Oysa.
Bir de bu gün ülkemi yöneten kadroya bakıyorum.
Gazetenin başka bir köşesinde, küçük bir başlıkla HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın "Tırlar geçti oyuncaklar geçemedi” haberi.
Onun altında, katliamı yapanların bulunması ile ilgili olarak bir numaralı yetkili ve sorumluların "anlamı olmayan” terörü lanetleyen sözleri. Ve, hiçbir şeyden sorumlu olmayan  "Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan” olaya karşı sözlerini içeren haberler. Garip ama durum bu.

NE DERSİNİZ?
Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun.
O ülkede yaşayan her kim olursa olsun Devletin güvencesi altındadır. Yani, vatandaşın can ve mal güvenliğinden sorumlu ve yetkili Devlettir. Dolayısıyla Hükümettir. Ne var ki. Ülkemizde durum farklı. Devlet var. Çok şükür. Fazlasıyla, yetkili "Hükümet” var. Ama. Bu yetkili ve sorumlu hükümet. Her olayın akabinde "birilerini” suçluyorlar. Garip bir durum değil mi? Ne dersiniz?
 
HİSSELİ KAMPANYA
Bilinen dalavere...
Yıllardır oynanan bir tür dolandırıcılık.
Kişi veya kişililer ilk önce tarlayı alıyor.
Sonra. Resmen parsellemiş gibi kağıt üstünde parçalara bölüyor. Sonra. O Parselleri,  pazarlamaya başlıyor. Daha çok inandırıcı olsun diye. Araç olarak…
Gazete ve "televizyon” kullanıyor.
Velhasıl. İmarı olmayan o tarlayı.
İnsanların umutlarını okşayarak
Parsel, parsel satıyorlar.
Ve. Silivri Belediyesi  olayın takipçisi.
Ama. "Vatandaşın desteği şart” diyorlar.

HENÜZ TREN KAÇMIŞ DEĞİL
Biliyorsunuz. Yine ayni konu hakkında laf etmem gerek.
Yani… Tapusuz köyler ve Ecrimisil Meselesinden bahsetmeliyim.
Hafta içinde. Tarlalar üzerinde oynanan  oyunlarla ilgili, CHP Bölge Milletvekili Binhun Tamaylıgil Silivri’deydi.
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ı ziyareti sırasında  konuyu ilettim. Elinden ne geliyorsa yapmasını istedim.
Ha… "Her hafta yazıyorsun da iki dönemdir Bölge  Milletvekili olan Tülay Kaynarca’nın bu sorunu çözmede ne kadar çaba sarf etti?” der, ardından da "ne yani hiç mi yetkisi veya sorumluluğu yok” diyebilirsiniz. Haklısınız da… Tülay Kaynarca, Bölge Milletvekili ama Silivri kökenli değil.
Bu ne demek? Dün köy iken bu gün mahalle olan Danamandra, Sayalar ve Çayırdere hakkında bilgisi sıfırdır. Ve, konu ile ilgili olarak, Parti içinde, o Mahallelerin tarihi hakkında bilgi veren birilerinin de bulunduğuna emin değilim…
Bu şu demek.
• Tülay Kaynarca, bu Mahallelerin Osmanlı Rus Savaşı (1876)’dan sonra (1878) yılında Balkanlardan göçenler olduğunu bilemez.
• Bu Mahallelerin  mağduriyetlerinin  "Cumhuriyet” öncesine dayandığından haberi yoktur.
• O mahallelerin "Mübadele” görmediğini bilmez.
• Yani, bu mahalle sakinlerinin "taşınır taşınmaz neyi var neyi yoksa” geldikleri o yerlerde bırakıp geldikleri konusundan bihaberdir.
Adım gibi biliyorum, bilemez. Ve… İnanın. Hala, tren kaçmış sayılmaz.

YAŞAMA DAİR
"Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile, mesela zeytin dikeceksin. Hem de öyle çocuklarına kalır filan diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanın ağır bastığı için”...  (Nazım Hikmet Ran )

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
"Biz Suriye Meselesinin dış mesele olarak görmüyoruz, Suriye Meselesi bizim iç meselemizdir.” ( 6/8/2011-Ahmet Davutoğlu )

ACABA NEDEN?
Dünya onu İŞİD adıyla çağırırken.
Bu kadar katliamlar yapmasına rağmen, Sayın Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan hala  dünyanın tanıdığı adı olan "İŞİD” demiyor   "DAEŞ” diyor. Neden acaba!
                                                   
GÜNE UYAN
"Diktatörlere karşı teröristi desteklemek!
Bu denklemden nasıl olumlu sonuç çıkar ki?Güncel acımızla söylemek gerekirse, çıksa, çıksa Suruç çıkar....
(Mustafa Balbay -22/07/2015-Cumhuriyet)

BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ ?
• 2.Dünya Savaşı’nda Japonlar’a karşı verilen özgürlük mücadelesinde ulusal kahramanken, önce tek adam, ardından kanlı bir diktatöre dönüşen Marcos ve hanedanı sonunda ülkesinden kaçtı.
• Eski Köy yeni Mahalle olan bazı yerleşim alanlarında vatandaş elektrik ve su almak için İlçe Müdürlüğüne gittiğinde "ruhsatsız yapılara elektrik ve su bağlanmaz” demek yerine "belediyeden bir kağıt getirirsen veririz” diyorlarmış. Böyle olunca da "Belediye – Vatandaş” karşı karşıya kalıyormuş.
• Çayırdere Mahallesinde, daha önce tapusu olup da sonradan iptal edilmiş yerlerin tapuları "bedelsiz verilecek” denmiş. Lakin, olaydan bu güne kadar hiçbir haber  çıkmamış.
•Yurt içinde yapılan operasyonlardan şikayetler var. Bazı örgütlerin üzerine acımazsızca gidilirken. Bazılarına yumuşak davranılıyormuş.
•Tarlalarda "anız” ve "ot” yangınları konusunda  Silivri’nin en kötü günleri. Yetkililerin en fazla dikkat etmeleri gereken günler.
• En son konuşulanlar.
 "İncirlik Üssü” konusunda ABD yetkililerinin söyledikleri var.
Türkiye yetkilileri ile anlaştıklarını söylüyorlar. Ne üzerine, kimden yana, kime ve kimlere karşı anlaşıldı? Ve, yapılmış olan bu yanlışın faturasını kim ödeyecek?” deniyor.

YORUM YAP