Adil Sirkecioğlu

Önce Terket Sonra Sev

ÖNCE TERKET SONRA SEV
Bugün yazımda iki konuya değineceğim. Biri yerelle ilgiliyken diğeri genel bir konu. Her ikisi de bizi etkilediğinden ilginizi çekeceğini umuyorum. 
Yakından tanıdığım Anayasa Profesörleri Aldıkaçtı ve Teziç örneklerine bir de Batum eklenince, adam gibi Anayasa yapılması beklentilerim zayıflamaya başladı. Her konudaki eksiklerimiz gibi hukuksal konulardaki acizliğimizde tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor. Hak, hukuk bilmeyenlerin anayasa Profesörü olabildiği memleketimde; demokrasiden ve hukuktan bahsetmek gün geçtikçe zorlaşıyor. Askerin himayesinde siyaset ve ilim yapma alışkanlığından kurtulamayanlar, çağdaş yaşama ayak uydurmaya zorlanıyorlar. 
Batum ceviz kırmaya devam ederken; Kılıçdaroğlu’nun müdahalesi “askeri sadece ben eleştiririm” ile hukuk, anayasa ve demokrasi dersi aldı! CHP’nin yeni Sav’ı olma yolunda ataklar yapma niyetindeki Genel Başkan Yardımcısının milletvekilliği bile şüpheli. O hala Silivri’den aday çıkarma havalarında. Siyasetin profesörlükten zor olduğunu anlayacak ama iş işten geçmiş olacak. Ha DP Genel Başkanlığı, ha CHP Başkan Yardımcılığı fark etmez diyerek siyasete soyunma, kof dağını gösterdi. Kesici bile bu kadar itici olmamıştı. Efendilik yaptı sessizce ayrıldı. CHP’ye monte edilmeye çalışanlar içinde en sevimlisi Kemal Derviş’ti. Hiç olmazsa o, taksi duraklarında epey itibar görmüştü. Şimdiki Kemal’in yerinde olabilseydi, CHP daha tutarlı olabilir miydi? Adamın ağzından demokrasi ve hukuk dışı nezaketsiz tek kelime çıkmamıştı.
Sayılı gün çabuk geçermiş. Seçimler yaklaşırken CHP iktidar olma hedefinde umut vaat etmiyor. Tepedekilerin tepişmesi tabanda hayal kırıklığına yol açıyor. İktidar olurken seçmen kendiliğinden gidip CHP’ye oy atacak sanılıyor. Etrafınıza bir bakın hiç iki CHP’linin üç olduğunu gördünüz mü? Tam tersi; mevcut olan bir diğerini yok etmeye çalışıyor. Hakkını yemeyelim. Holdingden ithal yeni İl Başkanı, Silivri’de yaptığı ilk toplantıda pozitif elektrik yaymış! Ben katılanların ve yazanların yalancısıyım. Silivri açısından beklenen sonuç. Pil taksanız, 220 volt elektrik verecek bir atmosfer var ortada. Kimin sayesinde? CHP eksikliğini görmesin, Ak Parti İlçe Başkanı Karakaş’ın çabalarını göz ardı etmesin.
Silivri Belediyesi Şubat ayı ilk oturumunda Ak Parti Meclis Gurubu’nu gözlemleyenler; Karakaş’ın uhdesinde birçok makamı barındırma ve siyaset bilgisi avantajıyla çok geniş bir uzman kadroyla hareket ettiklerini düşünür. Kılı kırk yararak alınan kararlar sonrasında Ak Parti Grubu ne yaptığını, ne söylediğini, nasıl hareket etmesi gerektiğini bilen bir olgunluk içinde veya meclis üyesi arkadaşlarının aynı zamanda İBB Meclis Üyesi ve İlçe Başkanı olması rahatlığı / korkaklığıyla hareket ediyorlar. Bütün temsil yetkilerini devretmiş durumdalar. Bence ve partililerce ikinci şık geçerli. Açıklamaya çalışayım. Anlamak isteyen olursa…
En basit siyasetçi bile aynı kuyuya iki kere düşmez. Ak Parti Grubunda Karakaş atlıyor, hoop diğerleri de atlıyor. Etrafına bakmadan, tereddüt bile etmeden. Karakaş’ın nasıl bir çekim gücü varsa, kendisiyle birlikte diğerlerini de aynı kuyuya sokuyor. Işıklar’a üzerlerine toprak atmak kalıyor. Mezarcı durumuna düşmek istemediğinden son küreği atmayıp, nefes almalarına fırsat veriyor. Son kürek ve son dua yerel seçime saklanıyor gibi. Helva da dağıtılırsa şaşırmayacağım.
Ak Parti zamanında başarılamayan bayrak asmanın hesabının sorulması, kendi ayağına kurşun sıkmanın daniskası. Kandemir hamaset nutukları atmak yerine “ Karakaş gel notere gidelim ” dese daha eğlenceli olurdu. Işıklar devlet kuran parti mensubu öğünmesinden vazgeçip, çok partili hayata geçildiğinden beri doğru dürüst iktidar olamayan bir CHP varlığını anlamalı. Muhalefetteyken devlet yönetme arzusu demokrasiyle bağdaşmıyor. Bayrak asamıyoruz ama resim çektirme sevdanızı giderebilmeniz için belirli günlerde şelalenin suyunu akıtmaya çalışıyoruz yaklaşımı Karakaş’ı kızartırdı. Unutmuş olmak istemem: Bu önerge Hüseyin yapamadı, sen de yapamıyorsun amacına hizmet ediyorsa, bir şey diyemem. O zaman niyetinin şeytani mi, rahmani mi olduğunun takdirini Karakaş’a bırakırım. 
Temizlik ihalesi konusundaki açıklamaları dinlemeyip terk etmişlerdi. Bu sefer verdikleri önergeyle dinlemek istediler. Bizler iki defa dinlemiş olduk. Yazılanları, seyrettiklerini, anlatılanları anlamamış olduklarını sanmıyorum. Geçen sefer hata yaptık, şimdi efendice dinlemeye hazırız der gibiydiler. Dedin, demedim, yanlış anladın diyaloguna rağmen  “ bit yeniği var ” sözü açıklığa kavuşmadı. Buna rağmen Karakaş’ın tavsiyesiyle ilgili şirkete tazminat davası açılması oy birliğiyle benimsendi. Hatalarımızı gördük, uzun uzun düşündük haklılığını anladık der gibiydiler. Meclis bitti. Ak Parti Grubu görevlerini yapmanın rahatlığıyla Belediyeden ayrıldı. Ben sorumu yeniliyorum. Işıklar’ı güçlendirmeye devam etmek zorunda mısınız?
Karakaş kendini hala SP İlçe Başkanı sanıyor. Milli Görüş gömleğini çıkarmadığı gibi, Ak Parti’yi saadetleştirme gayretleri devam ediyor. Küçük olsun benim olsun taktiği Erbakan için fark etmeyebilir ama Erdoğan için hayati önem taşıyor. Teamül dışı yollarla geldiğin yerde daha fazla rezil olmak istemiyorsan gerekeni yap. Düş yakasından Ak Parti’nin ve Silivri’nin. Silivri’yi yakamazsın. Silivri Roma olmaz, sen de Neron olamazsın. Bunun için İmar Komisyon Başkanı olmak istiyorsan o da kabul. Yaptığın hataları düzeltme zamanın ve fırsatın olur. Her geçen gün çoğalan bedduaların sen de farkındasın ama nasıl rahat olabiliyorsun anlamıyorum. Sana karşı olanlara siyasi ve hukuki tuzaklar kurma enerjini daha iyi konularda kullanmada fayda var…
Terk etmeden, terk edilmeden, severek kalın.
10 Şubat 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde

YORUM YAP