Ali Gülcü

Nasılsa tanışırsınız...

KÜçÜk bİr koyda denizi seyrediyorum.
Böyle anlarda denizin, taşların, seyrek geçen martıların, sığ suda uyuya kalmış balıkların da beni izlediğini düşünüyorum.
Birbirimizden haberimiz var yani.
Tanışıyoruz!
Kendi aralarında konuşuyor olmaları muhtemel, “Baksana gene gelmiş o adam, te şimdi suya atar kendini, titreyene kadar kalır”...
Kehanete uyuyorum ben de dedikleri gibi yapıyorum sonrası çakıl taşlarının üzerine serilen eski havlu, başın altına konan terlikler, rehavet. En çok da bu rehaveti seviyorum, rehavet; farkındalık! Nerede olduğunu, ne yaptığını bilme hali.
Pancar motoru, muhtarın dediği gibi “saat gibi çalışan” bir balıkçı teknesi geçiyor, geçmek değil, akıyor diyelim.
Balıkçı teknelerindeki adamlar da kıyıda ki adamlar da birbirine benzer, tıpkı pancar motor sesinin tüm sahil kasabalarında birbirine benzediği gibi. İsimleri, yüzlerindeki izler ve hayat çizgileri değişir sadece.
Kimi kısa, kimi uzun yaşar.
Kimi çok güler, kiminin ağzından kelimeleri kerpetenle alırsın.
Hepsi âşık olur. Hepsinin canı yanar, hepsi ağlar.
İnsan gibi âşık olur, insan gibi kabuk bağlar yaraları, insan gibi ağlar ve hepsi sır saklar.
Her şey yaşanırken güzel. Garip bir şey, o an anlayamıyoruz güzel olduğunu, sonra kendi kendimize düşünürken “güzelmiş” diyoruz.
“Geçmişe duyulan özlem” diyorlar bu ıskalama haline. Nostalji!
Gençlikte nisan yağmurları gibi yaşanır ya her şey, çok yoğun ve kısa, bilirsiniz, zamanında ıslanmışsınızdır.
Bahardan, gamlı hazana yürürken, tökezlemeden ve dizler kanamadan kendi hikayemizin kahramanı olamıyoruz.
Olmadık zamanlarda aklımıza geliveren, başımızın belası pişmanlıklarımız var bir de yaptıklarımızdan, yapamadıklarımızdan, ertelediklerimizden.
Çürürken hissetmek varken, sinirleri aldırıyoruz sırf acıdan korktuğumuz için, nasıl göründüğümüz de önemli.
Hayatımız, bizi önemsemeyen insanların gözünde önemli olmaya çalışmakla geçiyor.
Küçük bir koyda denizi seyretmek lazım muhterem.
Bırak deniz de seni izlesin, onu diyorum.
Nasılsa tanışırsınız…
Eski bir havlunuz olsun. Eski bir havlun olsun yeter, terlikleri de başının altına koyarsın

YORUM YAP