Sevginar Sali

Hava soğuyabilir, içimiz sıcak kalsın...

Umutlar kar gibi bembeyaz...
Sineler deniz gibi mavi ve geniş...
Gözler martılar kadar ürkek...
Ruhum camdan bir balık pulu...

Hayat havadaki ekmek kırıntısı...
Düşsen balığın ağzındasın, kalsan martının...

Açılsın o zaman umuda kapanmış tüm yollar...
Durmasın, yol alsın tenime değmiş rüzgâr...
Bizden sana selam getirsin martılar...
Çözülür belki pas tutmuş sineler, parmaklar...
Ama çözülmez buz kesilmiş kardan adamlar...

Hayat havadaki ekmek kırıntısı...
Düşsen balığın ağzındasın, kalsan martının...
*Rıfat Kutlu Ocak 2017
***
“Hayat havadaki ekmek kırıntısı...
Düşsen balığın ağzındasın, kalsan martının...”
Bu ifadeye bayıldım… Biraz da kıskandığımı itiraf etmek zorundayım; niye ben bulamadım, düşünemedim, kullanamadım diye… Alıntı yapmak da bir seçenek tabi, artık onunla yetineceğiz… Kendisini mi, bizi mi anlatmış Kutlu kestiremedim… Sonra düşündüm ki hangimizin diğerinden farkı var ki? Hepimiz aynı türbülansın içinde değil miyiz sanki? Her ne kadar AK Parti İlçe Başkanımızın omuzları yer çekimine karşı koymakta giderek daha çok zorlandığını hissettirse de yok birbirimizden çok büyük bir farkımız…
İnsanın en zayıf karnı sevdikleri biliyorsunuz değil mi? Bir başımıza olsak bu dünyada hayata bakış açımız çok değişir… Durumumuz da keza aynı şekilde… Sevdiklerimiz ve sevdiğimiz şeyler çoğu vakit oldukça kolay zaafımıza dönüşme potansiyeline sahip olabiliyor…
Kimse ve hiçbir şeyi sevmeden canlı oluyorsunuz, yaşamış sayılmazsınız…
Sevdikleriniz çoksa yaralanma ihtimali, telaşlanacak şeyleriniz çok…
Ne yapalım peki?
Yaşayacağız… Hayatı tatlısı ve acısıyla kabulleneceğiz mutluluğu doyasıya, mutsuzlukları da üstesinden gelerek hayatımıza tecrübe diye katacağız…

Gelelim karla mücadele gündemimize…
Cuma akşamı eve kapandım, Pazar sabahına kadar çıkmadım… Camdan manzaram harika görünüyordu… Bu tarz hava koşullarında mecbur kalmadıkça evden çıkmamak en mantıklısı. Diğer atlamamamız gereken mantıklı bir şey de tedbirli olmak. Yetkililere kızarken en basitinden aracına kar lastiği bile taktırmadığını ifade eden sürücülere ne söylenebilir ki?
Özel araçlar yerine toplu taşımayı kullanmak illa bir yere gidilecekse yapılacak en mantıklı şey. Bana kalsa her yere yürüyerek giderim, Pazar günü de öyle yaptım zaten hava muhteşemdi : )
Silivri Belediyesi olağanüstü bir performans sergiledi. Karayolları ve İBB önceliği İstanbul'a verdi sanıyorum çünkü orada yoğun kar yağışının Cuma akşamı mesai dönüşüne denk gelmesi açısından daha acil bir müdahaleye gereksinim duyulan etki yarattı.
Neyse ne… Kar bizi yakınlaştırdı… İnsanlaştırdı… Silivri'de karın etkisinde muhteşem doğa manzaralarının yanı sıra insanın içini, yüreğini ısıtan kış resimleri de yansıdı… Sokaklarımızı paylaşan canlılarımız, gökyüzünü paylaştığımız kuşları düşünen siyasetçilerin insan olduklarını anımsamak içimi ısıttı… Yardıma ihtiyacı olan insanların kim olduğu, hangi partiye mensup olduklarına bakılmaksızın cevap verilen yardım çağrılarının, seçim sandıklarından kimin çıktığıyla ilgilenmeksizin kar küreme ve tuzlama araçlarının çalıştığı mahallelere ilişkin görüntülerin yarattığı sinerji ve pozitif ruh bir çok alanda kabuk bağlamak üzereyken kopartılan yaralarımıza mehlem gibi gelmedi mi sizce de?
Bir belediye başkanının çalışma arkadaşlarıyla gecesini gündüzüne katışını, omuz omuza verişini, yolda kalanlara elleriyle atıştırmalık dağıtmasını, sokakta yiyecek bulmakta zorlanan sokak hayvanlarımızı bizzat beslemesi izlemek hiç iyi gelmez mi? Dışarısı eksi derecelerde buz bağlarken, içimiz ısındı, aklımız rahat etti değil mi?
Aynı duyarlılığı ilçe başkanından, muhtarında deneyimlemek de kışın eşsiz bonusları gibiydi…
Havalar istediği kadar soğuyabilir; ki kış mevsimindeyiz olması gerekenlere itiraz edecek halimiz yok…
İnsanlığımızın ateşini körükleyen etrafımızda olup biten tüm güzellikler için şükürler olsun...
Karşınıza ne güçlük çıkarsa çıksın üstesinden gelecek güçle olacağınız bir hafta dileklerimle : )

YORUM YAP