Handan Demirkıran

Çocukluğun yetişkinlik üzerindeki etkisi

Psikolojinin kurucusu olarak sayılan Freud, her ne kadar çocuklar yerine yetişkinlerle çalışmış olsa da, yetişkinlerin kişiliklerini çocukluklarından gelen gelişim dönemlerine bağlamıştır. Çocukluğumuzun her zaman bizimle oluşu ve bizi oluşturan şeyin çocukluktaki etkileri olduğunu vurgulamaktadır. Özellikle yaşamın ilk birkaç yılının kişilik oluşumunda etkili olduğu yıllar olduğunu savunmaktadır. 0 – 18 yaş arası olan gelişimsel süreç dört ayrı evre ve bir gizil dönemden oluşmaktadır. Bunlar şu şekildedir: 1. Oral Dönem ( Doğumdan 18. Aya Kadar ): Bebeğin dünyayı tanıma ve haz alma, doyum sağlama noktası ağzıdır. Bu dönemde çocuk eline geçen her şeyi ağzına götürme eğilimindedir. Emme, çiğneme, yeme, ısırma bebeğin doyum sağlamasında önemlidir. Bu dönemde verilen bakımın niteliği çocuğun temel güven ve güvensizlik düzeyini belirler. Bebek bu doyuma ulaşmada engellenme yaşayıp kaygı duymaya başlarsa, acıyla da tanışmış olur. Bu engellemelerle başa çıkmak için daha sonraki kişiliğinin temelini oluşturacak yöntemler geliştirecektir. 2. Anal Dönem ( 18. Ay ile 3 Yaş Arası ): Bu dönem çocuğun tuvalet kontrolünü öğrendiği dönemdir. İstediği zaman tuvaletini tutup istediği zaman bırakabileceğini keşfeder. Bu dönemde tamamen katı ve baskıcı olmak ya da çocuğu tamamen boş bırakmak bağımsızlık duygusunun gelişmesini engeller. Çocuk yeni elde ettiği bu gücü bakım verenle inatlaşma ve onu kızdırma amacıyla kullanabilir. Bu dönem sağlıkla atlatılmazsa yetişkinlikte kişilik üzerinde olumsuz etkileri olacaktır. Eğer tuvalet eğitimi özellikle sert bir biçimde, vaktinden önce verilir ya da anne baba tarafından aşırı derecede vurgulanırsa dışkı boşaltımı büyük bir anksiyete kaynağı haline gelebilir. Sıkı tuvalet eğitimi sonucunda çocuk dağınık, pis ve sorumsuz ya da tam tersi aşırı düzenli, tertipli ve inatçı bir yetişkin olabilir. 3. Fallik Dönem ( 3 ile 7 Yaş Arası ): Cinsel kimlik gelişiminin başladığı dönemdir. Çocuk cinsiyet farklarını keşfeder ve sorular sormaya başlar. Bebekler nereden gelir, ablamla ben neden farklıyız vb. Bu soruları çocuk hangi ebeveyne sormuşsa o ebeveyn çocuğa geçiştirmeden yaşına uygun cevaplar vermelidir. Cinsellik doğal gelişimin bir parçasıdır. Çocuğu bu konularla ilgili terslemek, utandırmak, cezalandırmak çocuğun cinsel kimliğini kabullenmesinde sorun yaratabilir. Yine bu dönemde çocuk cinsel organına dokunup bundan haz alabilir ve mastürbasyon yapabilir. Çocuğun bu davranışı gelişiminin bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca bu dönem erkek çocuklarının sünnet edilmesi için uygun bir dönem değildir. 4. Gizil ( Latans ) Dönem ( 7 ile 11 Yaş ): Bu dönem ilkokula başlanıldığı, cinsel ilgi ve merakın azaldığı dönemdir. Çocuğun gündemini akademik başarı ve arkadaşlar meşgul eder. Düşüncelerini okul etkinliklerine yöneltirler ve tercihen kendi cinsiyetinden akranlarıyla oynarlar. Daha gerçekçi, gözlemci ve meraklı bir öğrenicidir. Cinsel duygular azalmakla beraber hala vardır ama bunlar daha gizlidir. Bazen sembolik oyunlarla varlığını sürdürür. 5. Genital ( ergenlik ) Dönemi ( 12-13 Yaş ile 17-21 Yaş Arası ): Ergenlik döneminin başlamasıyla cinselliğe ilgi yeniden artar. Ergen tüm ilgisini bedenine yöneltir ve nasıl göründüğü ile ilgilenir. Karşı cinsle ilişkiler önem kazanır ve beğenilmek ister. Fiziksel, duygusal ve hormonal değişimlerin etkileriyle mücadele eder ve kişiliğini bulmak adına kendini keşfeder. Gelişim dönemine uygun olarak ailesinden cinsellikle ilgili sorularına cevap alamamışsa eğer, bu cevapları akranlarıyla konuşarak, internette araştırarak veya basılı materyallere ulaşarak bilgi almaya çalışacaktır. Toplumumuzda erkek çocukların cinselliğe teşvik edilip bunu adam olma, büyüme göstergesi olarak kabul ederken kız çocuklarında durum tam tersidir. Bir kız çocuğuna cinselliğe dair hiçbir bilgi vermeyip, bu konuda oldukça katı tutumların sergilenmesi yetişkinlikte, evlilikle birlikte, cinsel problemlere neden olabilmektedir. Yetişkinlikte yaşadığımız psikolojik sorunların temeli, büyük oranda, bahsettiğim gelişim dönemlerine bağlı ortaya çıkmaktadır. Herhangi bir döneme takılı kalmak o dönemle bağlantılı psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu yüzden danışmanlık ya da terapi sürecinde çocukluğunuzdan bahsedilmesi istenilerek, bilinçaltı duygularınıza ulaşılması sağlanmaya çalışılır. Görmek için gözleri, duymak için kulakları olan hiçbir ölümlünün sır saklayamayacağına kendini ikna edebilir. Dudaklar suskunsa parmak uçlarıyla konuşur; her gözeneğinden ihanet sızar. Ve bu nedenle zihnin en kuytu köşelerini bilinçli hale getirmeyi başarmak oldukça mümkündür.

YORUM YAP