Ferhan Tezcan

Belhanda kararı doğru

1993 yıllarıydı. Galatasaray Polonya'dan iyi bir oyuncu getirmişti. Adı Kosecki idi. Maçlarda Galatasaray'ın bütün yükünü çekiyor ve rakip defansları darmadağın ediyordu.

 

Sarı-kırmızılı taraftarlar el üstünde tutuyorlardı. Ancak bir gün Florya tesislerinde bir olay yaşandı. Kosecki gazetecilere elinde prim olarak verilmiş Türk parasını gösteriyor ve beğenmediği için yerlere atıyordu. Ve saçma-sapan Türk parasına da hakaret ediyordu. Galatasaray yönetimi o gün acil toplandı ve Kosecki'yi kapının önüne koydu. O da kös kös Polonya'ya döndü.

 

Bu olay uzun süre unutulmadı. Hangi ülkede bir kişi çıkıp da o ülkenin parasına hakaret edebilir. Bırakın parasını devletini aşağılayabilir.

Gelelim gerçek konumuz Belhanda 'ya

1990 yılında Fransa'nın Avignon kentinde Fas'lı bir ailenin oğlu olarak doğmuştu. Belhanda'nın yıllar önce Fransa'ya, Fas'dan göç etmiş ve oğlunun Fransız vatandaşı olarak doğmasını sağlamıştı.

 

Belhanda futbola çok meraklıydı.  Aile daha sonra Fransa'nın Güneyinde yer alan Montpellier kentine gidecekti. Montpellier bir Üniversite kenti olduğu kadar futbola da önem veriyordu.

Belhanda bu kulübün alt yapısında futbola başladı. Yetişti ve A takımına yükseldi.  O sene kulüp başkanı Montpelllier kulübüne büyük yatırımlar yaptı. Belhanda 'da kadrodaydı. Fransa'da o yıllarda ya Marsilya'ya Olımpıque Lyon ya da St. FGermaın şampiyon olurdu. Bordeaux veya Nantes'ın şampiyonlukları pek sık görülmezdi.

O yıl Montpellier büyük atılım yaptı. Fransa liginin altını-üstüne getirdi ve şampiyon oldu. Bu şampiyonlukta en büyük pay Belhanda'nındı.

 

GALATASARAY'A GELİYOR

Belhanda Montpellier'den sonra Dinamo Kiev'e transfer olmuştu. Ukrayna'da iyi maçlar çıkarmıştı. Tekniği ve  ''fundemental'i iyi bir futbolcuydu. Oradan Nice'e gitti. Sonra tekrar Dinamo Kiev'e döndü.

Yapı olarak dengesiz tarafı vardı. İsyankâr tavrı ile dikkat çekiyordu. Ancak ufak bir sevgi kırıntısına teslim olabiliyordu. 25 Şubat doğumlu olduğu için ''Balık'' burcunun tüm özelliklerini taşıyordu.

Dinamo Kiev onu bu kez Alman Schalke'ye gönderdi.

Schalke'de de fazla tutunamamış ve yedek kalmıştı. Yani gittiği yerlerde bir türlü sorunlar yaşayabiliyor, saha içinde de disiplinsiz davranışlarda bulunabiliyordu.

Yani Belhanda'ya hakim olmak zordu.

 

Galatasaray'ın başına Igor Tudor getirilmişti. Tudor uzun yıllar Juventus forması giymiş ve ter dökmüştü.  Futboldan anlıyordu. Sarı-kırmızılı takımla sezona çok iyi başladı. Ancak Avrupa kupalarında daha eleme turlarında İsveç'in zayıf takımlarından Östersund'a elenmesi bardağı taşırma noktasına getirdi. Başkan Dursun Özbek'ti. Tribünler  '''Fatih Terim'' diye inliyordu.

Fatih Terim geldi ve Galatasaray o yıl Belhanda'lı ve West Ham'dan alınan Cezayirli Feghouli 'nin çabalarıyla Süper Lig şampiyonluğuna ulaştı.

Ertesi yıl yine şampiyonluk geldi. Galatasaray ve Fatih Terim Türkiye ligine sanki ''ipotek'' koymuşlardı. Belhanda ve Feghouli çok iyi oynuyor ve herkesi adeta ''mest'' ediyorlardı. Üstelik Belhanda için 10 milyon Euro'ya yakın para ödenmiş ve yüksek miktarda bonuslarda buna eklenmişti. Ama kazın ayağı öyle olmayacaktı.

 

SEYİRCİ İLE KAPIŞIYOR

Belhanda Galatasaray'daki üçüncü sezonunda daha sıkıntılı bir portre çizmeye başladı. Galatasaray seyircisi ile ''polemiğe'' giriyor ve tribünlerle tartışıyordu. Ardından taraftarlara   ''boğaz kesme'' tehdidi bile yapıyordu. Sadece Fatih Terim ile arası iyiydi. Derken 2020 yılı biterken yanına Feghouli'yi de alıp FİFA ve UEFA'ya gitti ve  ''Bizim paramızı vermiyorlar'' dedi.  FİFA'ya şikâyet edilmek Galatasaray yönetimini sinirlendirdi.

 

Başkan Mustafa Cengiz bu konuyu isimleriyle birlikte açıkladı. Belhanda ve Feghouli değişik yapıda oyunculardı. Maç seçiyorlardı. Bazı maçlar muhteşem oynuyorlar bazen de ortadan yok oluyorlardı. Fatih Terim'in de Belhanda'dan sıkıntıları vardı. Zaten Gedson Fernandes'in alınmasını onun için istemişti. Çünkü Belhanda'ya o da güvenmiyordu. Magrıb ülkeleri üç tanedir. Fas, Cezayir ve Tunus. Bu Kuzey Afrika'da bulunan Mısır ve Libya'nın komşuları olan ülkelerin yapısındaki farklılıkları bu iki oyuncu da görmek mümkündür.

 

Ben mesleğim dolayısıyla bu üç ülkeye de gittiğim için iyi-kötü bilirim.

Neyse gelelim yine Belhanda 'ya. Galatasaray'ın Sivasspor ile oynadığı maç sonu Faslı futbolcu yayıncı kuruluşa bir konuşma yapmış ve yönetim aleyhine bir takım sözler söylemişti. Galatasaray yönetimi de hukuka dayanarak Belhanda'nın sözleşmesini fesh etti.

 

Doğru mu yaptı? Tabii ki doğrusunu yaptı. Bir futbolcu eğer yönetimi hedef almışsa, istediği zaman oynuyor ya da oynamıyorsa, çenesini ve hareketlerini kontrol edemiyorsa, parayı da yüklüce götürüyorsa tek taraflı fesihden başka hareket yoktur.

Bravo Mustafa Cengiz ve yönetimine. Geç bile kaldılar.

YORUM YAP