Hüseyin Kuru

Bayram yazısı...

Bayramlar neşe ve sevinç kadar biraz da hüzün doludur... Mutlaka eski bayramlar, anılar ve hatıralar yad edilir ve tazelenir.
Benim dikkat ettiğim konu, günümüzde ailelerin bir araya gelebilmesi de zorlaştı. İş, güç, ulaşım, trafik, ekonomi vs. gibi zorluklar insanları bir araya getiremiyor. Sebep olması gerek düğün, cenaze ve bayramlarda mümkün olabiliyor.
Belki de bu nedenle aile birliği ve üyelerin bir araya gelmesi eski bayramlara olan özlemi artırıyor.
***
Tabi bayramın 4. gününün ‘ölüler günü' diye bilinmesi de ayrı bir hüzündür.
O günün manevi iklimi ve yapılan mezarlık ziyareti mi, bilemiyorum ama bu hüzün hep vardır.
Belki de insanlar eski günlere özlem duyarmış gibi yaparak aslında boş geçen ve giden yıllara mı yanar? Ya da sorumsuzca geçen yılları mı özler?
Kişisel duygular farklıda olabilir, sorumluluk arttıkça hayattan şikayette mi artıyor dersiniz?
Ben de her bayramda rahmetli olan büyüklerimizle geçen bayramları özlerim, sanki onlarla daha bir güzeldi, farklıydı ya da bana öyle geliyor.
Onlar ebedi aleme göç etti, gitti zamanla aileye yeni üyelerde geldi.
***
Sonuçta yaratılış sırrı gereğince kâinatta hiçlik yoktur, zayi olduğunu düşündüğümüz hiçbir şey kaybolmuyor ki!
Hiçlikten ve yokluktan gelen insanoğlu ebedi bir alem için yaratıldığını bilmelidir ve sevdiklerine kavuşacağı güne iman etmelidir.
Sonuç ta ‘kişi sevdiği ile beraberdir' emrine hepimiz amadeyiz.
Bu durum da kaçınılmazdır, akıbette gerçektir ve mutlaktır.
***
Hz.İbrahim (as)'ın kıssası meşhurdur ve herkes de bilir bu kıssa çok dersler içerir.
Ancak burada ki en büyük sır babanın evlatla imtihanıdır!
“İbrahim (as) çok yaşlı bir zamanda evlat sahibi olmuştur... Yıllardır beklediği, canından çok sevdiği evladını Allah yolunda fedayı göze alarak, evlat sevgisinin O'na olan sevginin önüne geçmediğini göstererek ispat etmiştir.
O evlat ki, öyle bir babaya layık olduğunu, Rabb'inin emri doğrultusunda canını tereddütsüz ortaya, başını bıçağın altına koyarak Rahman'a olan sevgisinin nefsinden, hevasından, bedeninden ve babasından çok daha üstte olduğunu göstermiştir.
Evet imtihan çetin ve hayat zahiren çok tatlı.
Hayatı, onu verenin yolunda O'na olan sevgimizin ifadesi olarak feda edebilmek çok zor... Cenâb-ı Allah'a hadsiz hamd ü senalar olsun ki, değil hayatımızı, malımızı, mülkümüzü, heveslerimizi feda etmekte zorlandığımız bir alemde bizi evlatlarımızla imtihan etmemiş.
İnşallah, kestiğimiz kurbanlar, akıttığımız kanlar sembolize ettiği manaları yaşatır ve nefsimizi, hevamızı, tabiatı ve sebepleri terkin başlangıcı olur.
Biliyoruz ki, evladımızı fedada zorlanacaktık... Biliyoruz ki, hayatımızı feda da zorlanacağız.
Esmanın eşyaya dönüştüğü, mücessem hale geldiği tabiat ve benlik, en belirgin şekilde hayat etrafında şekilleniyor.
Sanki kainat çarkları, mülk kanunları hayatı etrafında dönüyorlar.
Bu yönüyle hayat, mana-i harfi ile algılanmadığında bir tağuta dönüşüyor.
Firavunlaşmış nefisler bazen, Rahmet-i İlahiye'nin önüne geçmiş gibi ifade edilen sevgi cümleleri ile Allah yolunda akıtılan kanı belki bu yüzden cinayet, katl olarak algılama ölçüsüzlüğüne ve ahmaklığına girebiliyorlar.
Sanki hayat veren, idame ettiren Hayy-ı Kayyum değilmiş, O'nun merhameti ve sürekli inayeti olmaksızın hayat devam edebilirmiş gibi canlıları Malik-i Hakiki'lerinden korumak gibi ahmakça bir tavır sergileyebiliyorlar.
Bu yönüyle kurban, gerçek sahibini unutmuş, gafleti Rabb-i Rahim'den bağları kopmuş gibi gözüken ene, tabiat gibi tağutların temerküz ve tecessüm ettiği hayatı yani insanın en değer verdiği varlığı Allah yolunda feda etmek imtihanı.
Nefis ve malların O'nun yolunda feda edilebildiğine, O'ndan geldiğine ve O'nun tasarrufunda olduğuna inancın sembolü, insanlararası dayanışma, beslenme ile pek çok hayvanın insaniyet mertebesine yükselmesine hizmetin yanında kurban, kulluğun idrak edildiği, tekrar fark edildiği muhteşem bir andır''.
***
Ben bu kıssa'ya bir de şu gözle bakalım; kurban kesme konusu sanki kaderle ilintilidir.
Nasıl ki sıla-i rahim, anne-babaya ihtimam gösterme, zekat, oruç, sadaka, fitre vb. gibi konular insanoğlunun kaderini etkiliyor... Kurban da aynı şekilde derler ki durumu müsait olup ta kurban kesmeyen, kurban verir.
***
Geçen gün sosyal medya da bir video yayınlandı... Bir çiftlikte sıradan ve farklı farklı koyunları alıyorlar ve ayaklarından tutarken hayvana ‘bismillah' ve ‘tekbir' nidaları eşliğinde usulca yere yatırıyorlar ve gözünü kapatıyorlar.
Koyunlar ayaklarından bağlanmıyor bile ve bu nidalar karşısında inanılmaz bir teslimiyetle yerde yatarak dinliyor... Bu teslimiyet Rabbin emrini yerine getireceğini ve görevinin idrakini gösteriyor, inanılmaz.
***
Bu vesileyle Mübarek Kurban bayramınızı tebrik ediyorum... Yüce Rabbim tüm Alem-i İslam'a ve ülkemize barış, huzur ve refah dolu günler nasip etsin... Amin.
İyi bayramlar...

YORUM YAP