Engin Akın

Aslında kazanmak çok kolay az hata yapana!

Bölgemdeki takımları tuttuğumu hemen hemen herkes bilir. Önceliğim profesyonel liglerde Silivrispor ardından Çatalcaspor ve son olarak Tepecikspor'un alacağı galibiyetlerle çok kolay sevinebilirim, yenilgilerinde üzülebildiğim gibi.

 

Eklemeden geçemem amatör kulüplerde ise kalbim her zaman Alibeyspor için çarpar kusura bakmayın…

 

Sezon başından beri takip ettiğim veya etmek için kendimi zorladığım bilinir ve saha kenarında bir taraftar gibi takımları desteklediğim bile bilinir.

 

İlk yarı itibarıyla tam bir takım görüntüsü verebilen Çatalcaspor'du kimse kusura bakmasın. Az hata yapan ve yapılan hatayı en kısa zamanda telafi edebilen bir takım görüntüsü çizdi ve bunu da alınan puanlarla grup sıralamasında görebilmekteyiz.

 

Silivrispor ve Tepecikspor o kadar çok hatalı oynadılar ki adeta gittiler geldiler. Maçları izlerken kalp çarpıntıları sıkıntılarını gözleyemiyorduk. İki takım da ilk 10 takımın altında bitirdiler liglerini.

 

Şimdi ikinci yarı için çalışmalar devam ediyor. Yapılan takviyeler ne denli yeterli bunu da bize zaman gösterecek.

 

Gerçi bu üç takım ile ilgili her zaman duygusal yaklaşmışımdır. Bir taraftar gibi, spor yazarı olarak derinlemesine eleştirel yaklaşımım her zaman Silivrispor için olmuştur. Bunun nedeni de yaşadığım ve sevdiğim ilçe olmasından dolayı da olabilir.

 

Eleştirel yaklaşımlar kimi zaman dinlendi kimi zaman da kulak arkası edildi. Çoğu zaman haklı çıktım. Neyse konum bu değil asıl konumuza dönelim biz. Sıkmadan insanları…

 

Takım hocaları her zaman en iyisini ister.

İsterler ki en iyisini verebilsinler.

Hem kendi gelecekleri, hem de çalıştırdıkları takımın gelecekleri önemlidir.

 

Takım düşerse düşüren hoca, çıkarsa da çıkaran hoca olarak bir sonraki sezonda çalıştıracakları takımın hedefi buna bağladır.

 

Öyle ya takım düşüren hoca bir sonraki sezon düşmeye oynayan bir takıma, takım çıkaran hoca da çıkmaya oynayan bir takıma davet edilir.

 

Bu durum maddi getiriyi de etkiler. Çıkmaya oynayan bir takımın bütçesiyle, düşmeye oynayan bir takımın bütçesini az çok tahmin edebilirsiniz. Bu durum hocanın kazancını da etkiler.

 

Her şey yönetimin tasarrufu ile alakalıdır.

Bundan sonra hocanın futbol şansı ve oyunu okuyabilmesi ile perçinlenir.

İdman ise oyuncunun kendisi ile alakalıdır. Oyuncu kendi ekstra idmanı ile sezonu için kendisine yol çizendir.

 

Üstte saydığım sıradan bir hocanın yaptıklarıdır. Bir takım almadan önce iyi bir araştırma ile kaliteli ve pahalı oyuncuları bir araya getir, onları bir takım yap. Ama gerçek bir takım. Sonra ya şampiyonluk ya da Play-Off garanti.

 

Asıl hocalık bana göre bu değildir. Bu kolaya kaçmaktır. Öyle ya hani derler ya bunu ben bile yaparım, he işte öyle. Onlarca yıldız oyuncuyu bir araya getir otoriteni sağlayabildiğin takdirde başarı yanındadır. Ya çıkarsın ya da ortalarda dolanırsın.

 

Asıl hocalık takımına genç oyuncu kazandırmaktır. Genç oyuncuya güvenen ve sahaya süren hoca benim fikrimce gerçek hocadır.

 

Allah'tan Süper Ligde hocalar en genç oyuncuyu ben oynatacağım diye sidik yarıştırıyorlar da gencecik çocukları görebiliyoruz sahalarda. Bir başka deyişle ellerindekiler bir işe yaramadığı için gençlerle gündem değiştiriyorlar. Konunun özü budur. Yoksa gençlerin karakaşı kara gözü için de değil yani.

 

Oynatın gençleri hocalarım, oynatın.

Güvenin onlara.

Siz gençlere güvendiğiniz takdirde onlar sizi yanıltmaz.

Zaten gerçekten siz hocaysanız anlarsınız neyin ne olduğunu.

Gelecek gördüyseniz sabredin, kesip atmayın, saha içinde tahammül edin onlara ve kazanan onları kaybetmek çok kolay.

 

YORUM YAP