Ahmet Yücegök

Acaba Neden - 5 Mayıs 2015

Doğanın  kendini yenilediği ay  içinde bulunduğumuz ay…
Etraf mis gibi…
Evet…
Eski köyler, yeni dış mahallelerden geliyorum. Yani, Silivri Merkeze girmeden öncesi duyduğum ver gördüklerim bunlar...
Silivri…
İlçe Merkezinde gördüklerim ise  bambaşka tabii…
Her parti, seçim startı vermiş…
O nedenle…
Her partinin önünde renk, renk Parti Bayrakları…
Araçlar haricinde, henüz sesli yayına rastlamadım ama o da yakındır. Olsun, ne yapalım, bir aydan fazla ona da katlanacağız...
Az ilerdeki Uğur Mumcu  çarşı meydanında ise stantlar açılmış…
Ve…
Neredeyse her köşede  esnafı dolaşan bir Milletvekili adayı ile o partinin ilçe yöneticilerine rastlıyorsunuz ...
***
Esnafı dolaşan Milletvekili adaylarından, CHP ve MHP’nin Milletvekili  adayları, Partinin ilçe örgütlerinin emrinde olduğunu hissettiriyor...
 AKP’nin bazı  Milletvekili adaylarının büyük çoğunluğu  ise ,  İlçe Yöneticilerinin amiri gibi  davranışlarda... İktidar olmanın getirdiği büyüklenme içindeler. Bir kısım AKP’li aday ise  kendilerini İstanbul’un adayı görüp, Silivri’yi de Anadolu’nun şehre uzak  taşra kasabası gibi  görüyor. (AKP’nin bir gazeteci adayı). Da, onlarda gerekli dersi de alıyor tabi...
***
Önümde yerel gazetelerden biri duruyor…
AKP İlçe Başkanı , biri İBB Meclis üyesinin içinde bulunduğu İki kare fotoğraf  karesi…
Bir okulda "ayakkabı dağıtımı” varmış… Törende, konu mankeni olarak birkaç öğrenci kullanılmış...
Bakın şimdi!
Ayakkabıları, Silivri’deki öğrencilere dağıtılması için veren AKP değil  İstanbul Büyük Şehir Belediyesi...
Yani…
 Silivri’de yaşayan herkesin ödediği vergilerden ödenen bir para ile alınan ayakkabılar       bunlar…
Demem...
AKP’nin her zaman yapmış olduğu  gibi,  bilinen bir gösteri bu...
***
Ve…
Dikkatimi çeken!
Silivri’ye Muhalefet kanadından gelen Milletvekili adaylarından pek duymadım ama  İktidar kanadından gelen her Milletvekili adayları, Kaymakamlık dahil, resmi kurumların neredeyse tamamını  ziyaret ediyor…
Neden dersiniz…

1  MAYIS GELDİ
İşte…
AKP zihniyeti…
Yine olmadı!
Bir kentte meydanlar neden yapılır
Meydanlara, neden ihtiyaç duyulmuştur?
Sırf, ortasına ve  etrafına yapı yapılmasın da, orası  boşluk kalsın  diye mi?
***
O ve onlar diyor ki…
Niye "Taksim?”
Diyorum ki…
"Sen babanın ölüm yıldönümünde, mezarı başında değil de, başka yerde mi anıyorsun?.” Evet...
İktidar ve yandaşlarına söylüyorum…
İşçilerin kabul ettiği "1 Mayıs  Meydanı” bu!
Sana ne?
Senin görevin onların bu kararına uymaktır…
Senin, izin verip vermeme gibi bir lüksün yok...
Görevin onların can güvenliğini sağlamandır…
Özetle…
1977’den bu yana  1 Mayıs’ın kutlanacağı yer  TAKSİM meydanıdır. Nokta...
***
Tekrar ediyorum…
AKP zihniyeti bu!
***
Ne olursa olsun!
"1 Mayıs İşçinin ve Emekçinin Bayramı”
Kutlu olsun!

AKP VE SEVGİ
Bu gün, AKP’yi destekleyen her kimse kamuya ait herhangi bir kurum veya kuruluştan ekonomik bir destek alıyordur…
Üzülerek söylüyorum…
Maalesef genel kanı böyle!
***
Geçen hafta, İstanbul, Bağcılarda  AKP’nin "Sevgi Yürüyüşü”  varmış.
Düşünebiliyor musunuz?
AKP ve SEVGİ…
Hem de ikisi bir arada…
***
Geçen hafta Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı  yapıldı…
Toplantı sonrası  yapılan açıklamada  yine "Paralel Yapı” adı geçiyor. Biliyorsunuz, "Milli Güvenlik Belgesi olan Kırmızı Kitaba "koydukları "Paralel Yapı” için dün "ne istediler de vermedik, seninle guru duyuyoruz” diyordu bu gün  en tehlikeli örgütmüş…
Ne oldu da böyle oldu?
Ve…
17-25 Aralık "en büyük yolsuzluk ve usulsüzlük olayı...”
Eğri oturup doğru konuşalım...
Gelinen durum geçmişte yaşadığımız, sıkıyönetim günlerini andırmıyor mu?

BU NE KORKU BÖYLE!
Üniversitelerin, Yönetim kademelerini, "Darbe Dönemleri” hariç,  hiçbir dönemde, bu kadar sessiz kaldıklarına tanık olmadık...
Polis teşkilatı 17-25 Aralık sonrasından bu yana allak bullak edildi, kalanlar da, şartsız, şurtsuz biat  eder haldeler şu        an...
Askerlere gelelim…
Onları da "vesayet” gerekçesiyle , hareket edemez hale getirdiler…
Yargının son haline örnek,  bir gün, HSYK’ya fırçayı basınca bir gün sonra neredeyse özür dileyecek halde…
Ve…
Gün geçmiyor ki "Cumhurbaşkanına Hakaret”  etti diyerek içeri alınan olmasın...
Ve…
Devletin tüm görevlilerini, bir gecede değiştirdiler.
Okul hademelerinin  dahi AKP’ ye kaydını yaptılar.
En son.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti seçimlerinin sonuçlandığı akşam. Seçimi açık farkla kazanan Cumhurbaşkanına fırça atıyor…
Kısaca…
Ülke dışına dahi müdahale eder hale gelmiş bir iktidarla  karşı karşıyayız…  
Ve…
Koltuklara yapışıklar…
Lakin…
Yine de…
Anlamıyorum…
Neden korkuyorlar…

YAKIŞIYOR MU?
"Kaynak” meseleleri , epey bir zamandır yapılan tartışma …
Daha doğrusu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Emeklilere vermeyi vaat ettiği "dini bayramlarda iki maaş ikramiye”  sonrasında başladı,diyebiliriz.
2002 Yılından bu güne iktidarda olan AKP ,  bu güne kadar benzer bir çok vaatte bulunmuştu. Ve, çok ciddi "nereden vereceksiniz” sorusuyla karşılaşmamıştı. O nedenle ilk defa, alışık olmadığı bir durumla karşı karşıya kaldı.
Cılız da olsa soran olmuşsa , dalga geçer gibi "bu işi biz biliyoruz, siz anlamazsınız” der geçerdi...
Muhalefet de…
İktidar alanını iktidardakilere terk ediyordu yapacaklarını söylemek yerine ona laf yetiştirerek.Yani, kendi  gündemini, iktidarın yapmış oldukları üzerine kuruyordu…
Oysa.
Muhalefetteki bir partinin amacı iktidar olmaktı…
Varlık sebebi oydu...
Onun içinde iktidara gelmeden önce nereden ne alacağını, nereye ne vereceğinin çok net ortaya koymalıydı…
Bu defa…
Onu yapılmış olduğu anlaşılıyor…
Neyse…
Hafta içinde Silivri CHP İlçe Başkanlığını ziyaret eden Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu’nun söylediklerinden bunu çıkardım.
Sayın, Mehmet Bekaroğlu...
CHP’nin açıklamış olduğu bu ve benzer vaatler üzerinden "nereden bulacak, kaynağını söylesin” diyenlere "düne kadar ekonomimiz çok, çok iyi” demiyor muydunuz?” diye soruyor
Devam ediyor...
"Saray için harcadıklarını, ayakkabı kutularından fışkıranları, para kasalarından ortalığa saçılan milyon dolarlar, yandaşların   saltanatı göz ardı ederek, bu soruyu soruyorlar” diyor…
***
Gerçekten…
Gözleri kararmış unutuyorlar…
Düşünebiliyor musunuz?
Mahkeme kararını uygulamıyorlar…
Hep söylediğim bir şey…
Bu iktidar kadar yasa tanımaz,hak tanımazını görmemiştik.  
***
Tarafsızlık üzerine "namus ve şeref” sözü olan Cumhurbaşkanımız, her gün (400) Milletvekili istiyor... Her halde  birileri uyardı ki bu gün bir parti adı söylemiyorum ki diyor. İlave olarak CHP, MHP ve HDP’nin vaatleri üzerine, ağzına geleni söylüyor. Bu ne demek? Bir Cumhurbaşkanına yakışan bir durum mu bu?
 
HAZİRAN SONRASI  
Bir türlü bitmeyen soğuklardan bıkmış vatandaş "bir gün mutlaka” demişti yaz için .Mayı ayı geldi hala baharı görmedik. Soğuktan hep bıktık.  Bende inanıyorum YAZ geldi, gelecek. Hatta ondan öte,  adım gibi eminim. Neyse.
Şaka bir yana.
Hafta sonu yine Orman Mahallelerindeydim...
Yani…
O TAPU ve Ecrimisil sorununun  GÖBEĞİNDEYİM…
Kimi görsem ilk sorusu "ne olacak bu mesele” oluyor…
Artık…
Söyleyecek laf bulamaz oldum.
Nedeni…
AKP, İktidara geleli tam (13) yıl oldu, hem de tek başına ve  hala başımızda…
TAPU ve ECRİMİSİL Meselesi de TORBA Yasaya, bir gece, iki satır ilave  ile sona erdirilecek sorun…
Bu güne kadar o iki satır ilaveyi yapmadı...
Ne diyeyim!
Tek söyleyebildiğim!
Yasal bir düzenleme gerekiyor. O da iktidarın elinde. Şu an, başka hiçbir kimsenin  yapabileceği bir şey yok. Önümüzde (7) Haziran seçimleri var.  Yarın öbür gün köyünüze mahallenize gelecekler, sorun bakalım ne diyecekler. Mazeretleri neymiş bakalım…
Minik bir hatırlatma!
"7 Hazirandan sonra söz” diyebilirler…
Benden hatırlatması…
                              
BİR MİNİK  TAVSİYE
Buradan, 657 Sayılı yasayla bağlı olarak  çalışanlara  tekrar seslenmek istiyorum.
Lütfen, Devletin Memuru olduğunu unutmayınız…
Bu gün her şeye  hakim gibi görünen, yasa masa dinlemeyenler  bir gün isteseler de, istemeseler de gidecekler…
Ve,  o zaman çok uzak değil…
 Şayet rahat etmek istiyorsanız AKP Memuru gibi davranışlarınızdan  kaçınınız.

İSTER İNAN – İSTER İNANMA
"... Düşünce özgürlüğü, düşünceyi  yaymak hakkını da kapsar ve tehlikeli sayılmaz. Bir düşüncenin iç dünyada kalışının kabul edildiği bir sistemde düşünce özgürlüğünden bahsedilemez.”
(Av.Gülçin Çaylıgil
4/7/1984 /Bilirkişi Raporundan)

YORUM YAP