Hasan Baki Çifçi

Yeşil Kalkınma mı, iki yüzlü madalyon mu? AK Parti İlçe Başkanına Sorular

AK Parti'nin İstanbul'da düzenlediği “Gelecek İçin Yeşil Kalkınma, Yeşil Dönüşüm ve İklim Farkındalığı Projesi” programı, kâğıt üzerinde kulağa hoş geliyor. Çevre korunacak, doğa yaşatılacak, gelecek nesiller nefes alacak… Ne güzel! Hem de Silivri'de “Çimento Fabrikası” tartışmalarının ve tepkilerinin çığ gibi büyüdüğü bir zamanda. Bir çevre derneği üyesinin ve demokrasi sevdalısı bir müzmin muhalif gazete yazarının merakı ile sorular sormak bizim işimiz.
Ama işin diğer yüzü: Silivri'de 990 bin ton çimento üretim kapasitesiyle bir fabrika kurulmasına “ÇED gerekli değildir” (bir milyon olmasına 10.000 ton eksik!) raporunu onaylayan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı. Yani bu projenin arkasında doğrudan AK Parti iktidarı olmadığını söylemek saflık olmaz mı? Birinci derecede onaylayanların iktidar olduğunu herkes bilir! Kaldı ki Kent Konseyindeki bilgilenme toplantısında patron, “Biz her yerden iznimizi aldık beğendiğiniz yere şikâyet edin” demesi boşuna değildi. ÇİMER'e şikayet edelim diyenlere cevapmış gibi.
Hal böyleyken, iktidarın ilçe başkanı kendi ilçesinin doğup büyüdüğü toprakların yanı başına dikilmek istenen bu çevre zararlısını görmezden gelip, “yeşil kalkınma” toplantısında gönül rahatlığı ile alkışlamış olabilir miydi? Siyasi kariyeri için bir taşla iki kuş vurmayı hesaplıyor muydu acaba? Fabrikanın ruhsatını CHP'li belediye verdi, üstelik bağış aldı diyerek bütün sorumluluğu belediyeye yıkmak. Böylece hem halkın tepkisi onlara yönelsin hem de kendisi kenarda gülümseyerek sıyrılsın. Hani diyorum olamaz mı?
Ama gerçek bambaşka: ÇED sürecinde 1 milyon ton yerine 990 bin ton yazılarak “ÇED gerekli değildir” kararını veren kim? Ama mevzuat böyle diye aradan sıyrılmak değilse! O yüzden bugün vitrine sürdükleri “yeşil kalkınma” makyajı, aslında doğa talanının üzerini örtmek için sürülmüş bir pudradan ibaret mi yoksa?
Çifte standart, bu tablo iki yüzlü bir madalyon gibi: Bir yüzünde parlak organizasyonlar, kameralar, alkışlar…Diğer yüzünde çimento tozu, ağır tonajlı TIR'lar, kuruyacak kuyular, yok olacak tarım alanları, kirlenecek gökyüzü. Çimentocu kazanacak, 150 m ötesindeki siteler, villalar, tarım alanları, sanayi alanındaki ilaç, gıda üretim ve işleme tesisleri kaybedecek mi? Herkes kaybederken biri kazanacak mı? Unutmadan karıncalarda kaybedecek!
Halk soruyor: Biz bu çelişkinin ve kirliğinin gölgesinde nasıl yaşayacağız? Oysa mesele çok basit: İktidar partisi istemeden bu ülkede bir çivi bile çakılamaz. Çakılamıyor zaten. Çimento fabrikasına verilen onayın altına imza atan da “Gelecek için Yeşil Kalkınma” muhteşem organizasyonunu yapanda aynı siyasal irade değil mi?
İroninin Tam Zamanı: O yüzden Silivri halkının önüne çıkıp sosyal medyada “biz çevre dostuyuz” diyenlere ironik bir selam çakmak gerekiyor: Buradan bir çağrı çıkaralım: “Gelecek İçin Yeşil Kalkınma, Yeşil Dönüşüm ve İklim Farkındalığı Projesi” gibi çok hümanist programlar hazırlayan iktidar partisinin sayın ilçe başkanı sosyal medyadaki paylaşımından referansla, bu çimento fabrikası sizin “gelecek için yeşil kalkınma” projenizin en somut eserinin beton ayakları değilse, çıkıp Silivri halkına ve doğup büyüdüğünüz topraklara karşı bir “açıklama” yapmak borçtur diye öneriyoruz.
Bekleyip görelim kim safını nerde belirliyor? Halkın yanında mı? Çimentocuların mı?
Bir hatırlatma: Anayasa MADDE 56- Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.

 

YORUM YAP