Uğur Bakıcı

Uzay Çöpü ve Silivri’ye etkisi

Yerel belediyelerin çöp toplamasındaki gecikmelerden kaynaklı şikayetlerin arttığı günümüz dünyasında siz değerli okuyucularımızı başka bir boyuta götürmek istiyorum. Kapımızın önündeki çöpler er ya da geç toplanır toplanmasına fakat uzaydaki çöpler toplanmadığı an ne gibi sonuçlar meydana gelir ve bizleri ne boyutta etkiler gelin hep birlikte bakalım.
Uzay çöpü dediğimiz çöpler, fırlatma araçlarının parçalarından, işlevini yitirmiş uydulardan ve en önemlisi de eski uyduların kasıtlı veya kaza sonucu patlamasıyla oluşan binlerce metal parçacığından oluşuyor. Bu parçalar saatte 30 bin kilometreye varan inanılmaz hızlarda hareket ediyorlar. Birbirleri arasındaki en ufak bir çarpışma yeni bir enkaz bulutu oluşturuyor. Oluşan bu bulutsa diğer uydularla çarpışır ve en nihayetinde de yörüngeleri etkisiz hale getiren bir çöp perdesi yaratır.
Peki, bu yerel boyutta Silivri'deki gündemimizi nasıl etkiler?
Malumunuz modern yaşamımızda yörüngedeki uydulara bağımlı ve bağlıyız. Uzay çöpünün artmasıyla, ülkemizin de kullandığı iletişim ve gözlem uyduları için çarpışma riski taşıyor. Yereldeki çiftçimizin traktöründeki hassas GPS'ten tutun, limanlarda yerele gelecek ürünleri taşıyan gemilerin trafiğini yöneten sistemlere kadar her şeyin uydu tabanlı olduğunu göz önüne alırsak şayet yörüngede meydana gelecek bir kaza, bu hizmetleri kesintiye uğratacağı için lojistiği ve yerel ticareti anında felç eder.
Öte yandan, tarımsal üretkenlik için hayati önem taşıyan detaylı hava durumu tahminleri, iklim takibi uydularına dayanıyor. Bu uyduların devre dışı kalması durumunda, çiftçinin ürününü ne zaman ekeceği ve ne zaman hasat edeceği konusunda hayati hatalar yapmasına neden olacaktır.
Yerelde yaşanacak doğal afetler özelindeyse; örneğin deprem, sel ve orman yangınları sırasında kritik iletişim altyapısı çöktüğünde, devreye ilk giren uydu telefonları ve acil durum gözlem uydularıdır. Uzay çöpü nedeniyle bu iletişim kanallarının tıkanması durumunda iletişim sağlanamayacağı için birimler arası koordinasyonu etkileyeceği için sağlıklı bir müdahale yapılamaz. Afetin etkisi artar. Onun da ötesinde can kayıplarının artması neden olur.
Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere uzaydaki ufak bir metal parçası çöpü, ilçemiz dahil olmak üzere dünyanın herhangi bir noktasında ticari krize, iletişim krizine ve bir can güvenliği krizine yol açabilecek boyuttadır.Bu krizi çözmeye yönelikse çöp yığınını kimin temizleyeceği sorusu özelinde büyük güçler arasında ciddi bir diplomatik düğüm oluşturduğu için somut bir adım atılamıyor. Öyle ki, 1967 yılında Soğuk Savaş döneminde imzalanan Uzay Antlaşması bu konuda yetersiz kalıyor.Nitekim yapılan antlaşmaya göre her ülke, yörüngeye çıkardığı çöpün ‘sahibi' olarak kabul edilmekle birlikte, çöplerin temizlenmesisorumluluğunaysa üstlenmek istemiyorlar. Daha da ötesi uzaya çöpü kim fırlattıysa o çöpün mülkiyeti çöpü döken ülkeye ait. O ülkenin resmi izni olmadan kimse kimsenin çöpünü toplayamıyor. Aksi takdirde bu, egemenlik ihlali sayılıyor. İmzalanan antlaşma çöpün kime ait olduğu ve bir kazada kimin sorumlu olacağını söylüyor fakat hangi ülkenin ne zaman ve nasıl temizlik yapacağını söylemiyor. Net çözüm sunmadığı içinse hem teknik hem de hukuki açıdan karmaşık bir düğüm oluşturuyor.
Uzayda bugün itibariyle 13bine yakın aktif uydu var. 31bin civarında da büyük roket gövdeleri, görev dışı kalmış uydular ve büyük uzay çöpü parçalarını içeriyor. Çıplak gözle veya radarla izlenemeyecek kadar küçük olan uzay çöpü niteliğinde olan parçacıkların sayıysa 170 milyon civarında. Bu inanılmaz bir rakam!
Yapılması gerekense 59 yıl önce oluşturulan Uzay Antlaşmasının günümüze uyarlanarak uzay teknolojisine sahip ülkelerin uluslararası bir ‘Uzay Çöpü Temizleme Fonu' oluşturması hayati önem taşıyor. Toplanacak bu fonla birlikte geliştirilmesi muhtemel teknolojisinin de katkısıylauzaydaki çöpler rahatlıkla toplanacaktır.
Yeni fırlatılacak uydular içinse; Amerika'da Amerika kıtası üzerinden uzaya fırlatılacak uyduların uzaya gönderilmesi için ilgili kurum ve ülkelere izin verilirken uzaya fırlatılacak uydunun uzayda işlevsiz kalmasının ardından en geç 5 yıl içinde Dünya'ya düşürülmesi planlanması şartı var.Bunun içinde Büyük Okyanusta bir nokta uzay mezarlığı olarak belirlenmiş. Tüm yakın uydular oraya düşürtülüyor. Uzakta olan uyduların düşürmesi çok maliyetli olduğu içinse görev yapamaz hale geldiklerinde olduğu yerden farklı bir yere taşıttırılıyorlar. Uzayda kalmaya devam ediyorlar. Amerika'nın uyguladığı bu sistem ‘madde' olarak yeni uzay antlaşmasına eklenebilirse şayet diğer ülkelerinde uyması sağlanır ve böylece yeni çöplerin oluşmasının önüne geçilmiş olur. Öte yandan başta Avrupa olmak üzere Japonya ve diğer ülkelerde bu sorunu çözmeye yönelik devletler Uzay ajansları aracılığı ile projesi olanlara fonlar dağıtmaya başladı fakat henüz somut bir adım atılabilmiş değil.
Özetle sevgili dostlar, uzaydakiçöpler, mevcut uluslararası antlaşmaların yetersizliği nedeniyle büyük güçler arasındaki diplomatik çözümsüzlük oluşturmakla birlikte, yerel ve küresel çapta ticari, iletişim ve can güvenliği krizlerine yol açma potansiyeli taşıması açısından da önemlidir. Dolayısıyla, bu hayati tehlikenin farkına varılarak, tüm ülkelerin bir an önce Uzay Çöpü Temizleme Fonu oluşturması ve dönemim şartlarıyla 1967 yılında imzalanan, Türkiye dahil olmak üzere 117 ülkenin taraf olduğu Uzay Antlaşması'nın günümüze uyarlanarak bu sorununorta ve uzun vadede çözülmesini temenni ederim.

YORUM YAP