İbrahim Çeşmecioğlu

Şaman davulu

Başka gezegenlerde de yaşam olduğunu iddia etmek kesinleşmiş bulgu ve bilgilerle değil de, kimi gelecekteki kurtuluşumuz adına, kimi çeşitli yapımlarla macera meraklılarının üzerinden hatırı sayılır gelir elde etmek için, kimi de gittikçe kötüleşen dünyanın içimizdeki karamsarlığını giderme maksadıyla başvurulan soyut varsayımlardır ancak! Gerçek olan ise, hala yeryüzündeki yaşam formlarının soluyacağı hava ile hayatta kalmak için gerekli besin ve canlılığın oluşumundaki temel enerjinin sadece gezegenimizde bulunuyor olmasıdır.

Biz insanlara rağmen!

Stephen Hawking hayattayken dünyanın en çok üç yüz elli dört yüzyıl ömrü olduğunu söylemişti. Günümüz bilim insanları Hawking'in iddiasının çok iyimser olduğunu ve eğer böyle devam ederse büyük felaketlerin en çok yüz elli iki yüz yıl içinde yaşam alanlarını yaşamasız bırakacağını davul çalarak haber veriyorlar.

Ama kime!

Her şeyin ya keyfimize, ya cebimize göre biçimlenmesini isteyen bizler davul deyince düğün kurulmasını bekliyoruz zaar!

Anlasanıza, bu felaket tellalının davulu arkadaş! Korkun artık, korkun! Kahvaltı sofrasındaki yirmi çeşit yiyeceği burnumuza sokup da, peynir çalmış kedi gibi telefonunun vizörüne gülümseyen ey insanlar size söylüyorum, korkun artık! Gittiğiniz tatilin her dakikasını Facebook'a itiş tıkış boca edip, bastığınız toprağın acısını unutan, tabiatın yeri göğü inleten feryadını duymayan ey zavallı insanlar örgütlü kötülüğe gübre oldunuz yıllarca, korkun! Ey parası olanın her şeye hakkı olduğunu zanneden Adem soyu tüketim deliliğiniz kâinatı delirtti, koruyun kendinizi artık koruyabilirseniz.

Tuz gölü çevresindeki tarlalarını sulamak için tedbirsiz plansız uygulamalar yaparak koca gölü kurutan çiftçiler binlerce flamingo yavrusunun ölümüne sebep olmuşlar! Görüyor musunuz nobranlığı! Böyle galiz gafilliklere göz yumulan bir ülke sefil olmazda acaba ne olur, söyler misiniz?

Vasatlığa ve aptallığa boyun eğmeyen, çalışan insanlar lâzım memleketime. İhtiyacı olmayan bir şeyi alarak yurdunun hatta dünyanın mahvına çanak tutan sorumsuz bireyler değil.

Bakın...Yakın zamanda Kuzey kutbundan alınan su örneklerinde bol miktarda kot pantolon mikrofiberi buluntularına rastlanmış.. bu sizi hiç üzmüyor mu? Ne işi var dünyanın merkezinde işlenen kot pantolon artıklarının taa kutuplarda! Şöyle bir soluklanın bakalım. Durunca durulur da beşer dediğin. Demlenir duygulanır elbet insan bildiğin.! Kâinatın sizlere yaşam sunan tek gezegeni dünyanın her geçen gün biraz daha canına kastettiğiniz için hiç üzülmüyor, hiç kaygı duymuyor musunuz.? Yeryüzü gırtlağına kadar insan pisliğine gark olmuş, bu sizi hiç ilgilendirmiyor mu gerçekten?

Bütün bunlardan uzak olmanız beladan korunabileceğinizi mi düşündürüyor acaba sizlere. Bela kapının ardında.. Yanıyoruz, boğuluyoruz, hastalanıyoruz, sürünüyoruz, çürüyoruz... birbirimize hasret yaşıyoruz. Daha kötülerinin geleceğinin davulla ilanı değilse nedir bütün bunlar, söyleyecek var mı aranızda?

İlk kendimizden başlayalım.. ilk evimizden. Mesela az harcayın, ihtiyacınız yoksa almayın, değişen teknolojinin insanı cezbeden ürünlerine karşı temkinli olun. Size her altı ayda bir yenilendi, fonksiyonları artırıldı denilen ürünleri kakalamalarına izin vermeyin. Gerekiyorsa ve sizin için önemliyse edinin.

Gıcır gıcır arabanızı statü için, güzelim evinizi sınıf atlayacağınızı düşünerek değiştirmeyin. Kap kaçak, halı, mobilya, evin boyası, giyim kuşam gibi her ihtiyaç maddesinin gerçekten aileniz için gerekli olup olmadığını düşünün. En önemlisi yiyecek ve su israfına asla izin vermeyin. Tüketim bilincinizi geliştirin, genişletin.. öyle ki bu yöneliminiz evinizin geleneği halini alsın. Mesela Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşayan her yurttaşın israftan uzak durması bir ahlak sorunu, bir tasarruf geleneği sayılırdı. Çünkü geleceğimiz ve bütün canlılar tehdit altında iyi bilin. Çalan şaman davulu... düğünü değil kapımıza dayanan ölümleri haber veriyor, korkun gayrı, titreyin.

 

YAŞAMIN ÖZEL SESLERİ

Sahilde yürüyüş yaparken, bir konser arifesindeki çalışmalarına rastladığım Bekir Dede hayır ve değerli arkadaşlarına eşlik etmek yaşadığımız onca felâketten sonra neredeyse kevgire dönen ruhumuza hediye gibi oldu. Bir yandan onları dinlerken diğer taraftan pandemi sürecinde ekonomik ve ruhsal sorunlarını aşamayarak yaşamına son veren onlarca müzisyenin huzursuzluğu nota nota gezindi gönlümde. En kötüsü ise elimizden hiçbir şey gelmeyip seyirci kalmamızdı zamansız ölümlerine. Şimdi en azından gönlümün huzursuzluğunu bir nebze hafifletmek adına Bekir ağabey ve arkadaşlarının seslendirdiği her türküye bizzat kendim de eşlik ederek kaybettiğimiz müzisyenlere armağan etmek istedim. Bu müzikli soluklanma için Bekir bey ve çalışma arkadaşlarına çok teşekkür ederken, yaşamın özel sesleri olan kaybettiğimiz sanatçı dostlarımıza da rahmet diliyoruz. Huzur içinde olsunlar.

YORUM YAP