Cemil Kenar

Rüzgar gibi geçti

Bir tarihte Uzunköprüspor ile bir maçımız var unutulmaz, ilginç maçlar listesi yapılsa ilk üçe girer.

O zamanlar kulüp binasında kamp yapabiliyorduk…!!!

Bir gün önce takım toplandı ama hava o kadar soğuk ve sert esiyor ki kamp akşam Silviya Otele taşındı. Sabah kalktık otelin bazı camları kırılmıştı, fırtına şiddetindeki rüzgâr devam ediyordu ve çok soğuktu.

Stada gittik.

Karşı açık tribün arkasındaki duvar yıkılmıştı.

Herkes merakla bekliyordu bu havada maç oynanır mıydı?

Hakem sahaya çıktı top zıplıyor ve oynanır dedi.!!!

Oyuncular kimi formanın içine yağmurluk giydi kimi gazete koydu kimi tayt kimi kilotlu çorap giydi ve maça çıktık…

Para atışını da kazandık, rüzgârı arkamıza alarak maça başladık.

Uzunköprülü oyuncular o rüzgârdan, tozdan gözünü açamıyor, autlar, degajlar, şişirilen her top dönüyor korner oluyor, hakeme yalvarıyorlar, hakem ısrarla oynanacak diyor.

Bizde top tutamıyoruz, iki pas yapamıyoruz taca, kornere, auta giden topları toplamaktan başka bir şey yapamıyoruz.

Herkes o rüzgârla atabildiğiniz kadar atın diye bekliyor.

Eğrisi doğrusuna denk geldi, devre biterken bir penaltı kazandık. Penaltıcımız Arap Hakan topu noktaya koydu, bir adım gerildi, top kaleye gitmişti bile… Tekrar noktaya koydu, topun üstüne kumdan set yaptı tam gerilecek, top kumla birlikte tekrar kaleye gitti!!! Kaleci rüzgârdan, kumdan topu göremiyor.

Penaltıyı atmak iki üç dakika sürdü.

Sonunda hakemin rızasıyla birimiz topu elimizle penaltı noktasında tuttuk, Hakan geldi vurdu ilk devreyi 1-0 önde bitirdik…

Soyunma odasında herkes isyanlarda 1-0 yetmez nasıl koruyacağız vs. ikinci devre rüzgâra karşı başladık.

Uzunköprülüler topu tutup düzeltene kadar maçı 3-0 yaptık.

Kimse anlayamadı.

O zamanlar Silivri'nin rüzgârının bile yönünü, şiddetini hesaplayan, rüzgarla birlikte veya rüzgara karşı oynarken pasın şiddetini, atılan topun nereye düşerse nereye sekeceğini bilen, penaltıyı atmak için kavga eden değil de, arkadaşı atsın diye eliyle topu durduran oyuncular vardı.

Doğal yetenekleri, duygusal zekaları, oyun zekalarıyla her türlü sisteme, taktiğe karşı saha içinde çözüm üretebiliyorlardı.

Şimdikilerde ise yapay zeka, güdümlü, ilimsel, bilimsel verilerle belli kalıpların dışına çıkmadan hazırlanmış programlar hap olarak veriliyor.

Doğal yeteneğe müdahale edilmiş oyuncular arttığı için hepimiz hapı yuttuk!!!

Önümüzdeki maçlara bakıyoruz!!!

YORUM YAP