Nasıl bir kibir?

Dün sabah Silivri Belediye Başkanı ve Cumhur İttifakının 2. Dönem Belediye Başkan Adayı Volkan Yılmaz'ın Beyciler'de kadınlarla kahvaltıda bir araya geldiği programı takip ettim.
Silivri'de öne çıkan iki seçim kampanyası var. Biri Volkan Bey'in, ikincisi de ana muhalefet ve kendisinden önceki iktidar CHP'nin, Bora Balcıoğlu Başkanlığında ilçemizi yeniden yönetme talebi.
Geçen öngörüsüne güvendiğim bir tanıdığıma sordum “Nasıl gidiyor seçim eğilimleri?” diye. “Bir tarafta Volkan Bey'in icraatlarını savunanlar, diğer tarafta Bora Bey'in hal hatır sormalarına kıymet verenler” diye özet geçti.
Muhalefetin bir diğer seçim kozu ‘daha fazla İBB yatırımı'… Demek ki ilçe belediyesi farklı siyasi görüşten olunca İBB gönlünce Silivri'ye hizmet edememiş! Bu mantıkla İBB'den daha fazla yatırım için önümüzdeki 4,5 sene Hükümet yatırımlarını gözden çıkarmamız mı gerekecek?
Muhalefet kanadının bir diğer seçim argümanı 'ekonominin kötü gidişatından dolayı Hükümeti, yerel seçimde uyarmak gerektiği'. Ülkenin mali durumuna olumlu yönde nasıl bir etki eder göremiyorum ama belediyemizin iki yakası ancak 5 yılda bir araya geldi bu kadar çabuk unutmayalım bazı şeyleri diyesim var.
CHP Belediye Başkan Adayı Bora Balcıoğlu'nun seçim çalışmalarında en çok üzerinde durduğu Volkan Yılmaz'ın kibirli olduğu vurgusu.
Beyciler'de 2 saate yakın bir toplantı gerçekleştirdi Yılmaz dün. Açılış konuşmasını uzun uzadıya Muhtar Yaşar Köse yaptı. Olanlara teşekkür etti mi tam anımsamıyorum ama sokak sokak mahallesinin ihtiyaçlarını sıraladığı çok net aklımda kaldı. Yılmaz, onu sabırla dinledikten sonra sözü kadınlara verdi. Her biri sokağında, hanesinde ihtiyacını duyduğu konuları büyük bir rahatlıkla ifade etti. Bilmeseniz karşılarında kapı komşuları var sanırsınız, isteklerini öyle anlattılar. Evinde yaptığı ekmeği satmak isteyeninden tutun, yakacak odun temin etmekte zorluk çekenine, temiz giydiği pabuçlarını çamurlu ayağından çıkaranına, düğün yeri, park vs bir dolu istek toplantıda “Var mı başka söz almak isteyen” sorusunun defaten tekrarından sonra yankılandı.
Bir kahvehane dolusu kadını iki saate aşkın sabırla dinleyen (ne ilk ne sondu) bir insana kibirli demek için büyük bir eleştiri yokluğu çekmeniz gerekiyor.
20 yıldan fazladır bu işi yapıyorum belediye başkanı dediğin düzenlenen toplantıya gelir, ne söyleyecekse söyler hadi birkaç görüş de alsın ama hiçbiri de iki saatten fazla vatandaşı böyle dinlemez. Kibir yaftası yapıştırılmaya çalışılan kişiye bir de bu açıdan bakmanızı istedim.
Ara ara Başkan Yılmaz'ın katı tutumu ve anlayışsızlığına çalışmalarını yakından takip etme sürecinde denk geldim, bu durumu tecrübe eden başkalarını da biliyorum elbette. Yine bir başkasından gelen çok da orijinal bulduğum bir tespitle konuyu toparlayayım. “Başkan Beyin eli bal yapıyor ama dili bazen sirke satıyor.” Üslubu ara ara bize sirke tadı verse de Başkan Yılmaz, bu şehir ve insanları için arı gibi çalışmaya, ‘bal' üretmeye göreve geldiğinden bu yana bir an bile geri durmadı.
Çok kıymetli bir iş insanı özel bir sohbetimizde yıllar önce paylaşmıştı. “Fabrikada kaşlarımı çatarak dolaşıyorum, ifadem böyle kaldı. Ama ne yapayım yüzümün güldüğünü görseler gelen taleplerden başımı kaldıramıyorum” demişti. Bir fabrika içerisinden çalışanlarından gelecek talepleri düşünün bir de kocaman, sonsuz ihtiyaçları bünyesinde barındıran her gün yeniden doğan, büyüyen bir şehirden… Yüzlerce kilometre asfalt yol yapıyorsunuz göreviniz, sokağındaki çukura isyan etmek vatandaşın hakkı!
Başkan Yılmaz'a tarafına yöneltilen kibir eleştirileri sorduğumda “Ülkücülük “Mazluma yunus, zalime yavuz” olmaktır. Düşkün olana el uzatır, zalimlik edenin de karşısına dikiliriz” dedi.

YORUM YAP