Sevginar Sali

Makas kapanmıyor...

İYİ Parti İlçe Başkanı Ahmet Refik Bek, medya mensupları ile bir araya geldiği toplantıda Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'ın 3 yıllık iktidarını değerlendirdi.
Bek için sanki zor bir değerlendirmeydi…
Kişisel olarak yaşadığı çatışmaya yenik düşmemek…
Yapılan onca işe rağmen eksiklikleri bulup çıkarabilmek…
Bek, adeta Silivri siyasetin uzun soluklu aktörü ve sırtladığı medya tecrübesi ile içinden gelen ve yapması gereken arasında geldi gitti ve beklentileri karşılama noktasına gelemedi…
Toplantıda konuşulanlardan evvel, İYİ Parti ortamına bir parantez açmak istiyorum…
İYİ Parti'ye ne zaman gitsem tam da yansıtıldığı gibi bir aile ortamının hakimiyetini gözlemliyorum. Partiyi vatandaş açısından cazip bir hale getirme becerisi, davet ettikleri konuklar için de geçerli.
Refik Bek, usta bir siyasetçi, medya konusunda da öyle. Olumsuz yazılara karşı yaklaşımı dahi her daim nezaket ve anlayış sınırları içerisinde.
Medyanın kullanabileceği dikkat çeken başlıkları verme hususunda da son derece İYİ.
Muhalefet etme hususunda da mevcut şartlarda ne kadar mümkünse İYİ…
Ancak temel bir sorun ile karşı karşıya…
Eğri oturup doğru konuşalım; toplantıda ne yeni, ne de dişe dokunur da bir şey duymadık. Bir muhalefet partisi ilçe başkanının iktidarın üçüncü yılını değerlendirme zorunluluğunda ortaya konulan noksanlıklar, hata yapıldığı öngörüleri kadar teşekkür ve hak vermeler işittik. “Adalet konusunda Hz. Ömer olmasını değil, bize karşı Metin Şentürk'ü oynamasın” ifadelerinde ortaya dökülen beklentinin satır araları siyaset okuyucuları için oldukça dikkat çekici olur kanısındayım.
Volkan Yılmaz, Belediye Başkanı olması asabiyle yeterince övgü, takdir, teşekkür, hakaret işitiyor, haksızlığa uğruyor bence. İhtiyacı olan; sağlıklı bir muhalefet gözlemi, yerinde eleştiriler. İyilik iddiasındaki siyasetçiler tarafından bunlar sunulduğunda çok da faydalı olacağı düşüncesindeyim.
Böyle bir ihtiyaç da İYİ Parti'den bu yönde beklenti de var anlayacağınız.
Söz ve tespitlerinin tesiri için muhalefetin de iktidar kadar iyi olması gerekiyor; en önemli eksikliğimiz tam da burada. Siyaset sahnemizde makas bu noktada açılıp, bir türlü kapanmıyor.
Bek'in dilinden dökülen bir başka dikkat çeken tespit: “Rant nerede Silivri Belediyesi orada.” Bu tam da olması gereken. Bu şehirde bir rant varsa bunun başında, a) siyasetçisi, b) ilçe başkanı değil, hatta Belediye Başkanı da değil tam da Bek'in ifade ettiği gibi, önce Silivri Belediyesi olmalı. Rantı yaratan da adil şekilde kamu yararı ve ihtiyaçları doğrultusunda bölüştüren de Silivri Belediyesi ve halkın şehri emin olarak yetkilendirdiği görevli olmalı.
Bek'in tüm açıklamaları ve daha önce muhalefetin zaman zaman dile getirdiklerinin tamamını bir noktada toplayıp şuna bakalım: Volkan Yılmaz, Belediye Başkanı yetkisini kullanarak Silivri'de bir kamu zararına yol açtı mı? Yarar çok sağladı da, kıyısından köşesinden vergilerimizden oluşan belediye kasasından boş yere para çıkmasına sebep oldu mu? Yaptığı yol çöktü mü, “Otopark yapıyorum” diyerek gösterdiği giderlerin karşılığı olan projenin yerinde yeller estiğine şahit olduk mu? “Şunun için kredi çekmem lazım yetki verin” diye parayı alıp söz verdiği işi aylarca yapmadığını gördük mü? (3 yıldır meclisten aldığı borçlanma yetkisini sahip olduğumuz olağan üstü ekonomik şartlara rağmen kullanmadığı gibi borç hanemizde ciddi bir hafifleme sağladı…) “Çiftçiye yem dağıtacağım 10 milyon para lazım bütçeden ayıralım” ya da “Kredi çekmek gerek” dedi mi? Ki iki şıkka da itiraz eden olmazdı. Hayır, tohumu (yerli milli) bağış aldı ekti, biçti belediye kasasına kuruş maliyet yüklemeden söz verdiği pek çok desteği yerine getirdiğini, hem de her geçen gün artarak sürdürdüğünü gördük mü? Gördük.
Bu dönem yapılan filanca apartmanda çıkma, bilmem nerede çatı fazlalığı belirlenmiş. Silivri'de bu tarz uygulamaların miladı Volkan Yılmaz'ın belediye başkanlığı değil. Bek, geçen dönem, ya da bir yıl önce de bu konulara hassasiyet göstermiş olsa bugünkü duyarlılığı inandırıcı ve samimi olurdu. Volkan Yılmaz'ın ısrarla üzerinde durduğu kaçak ve yıkım konusu tarım arazileri ile ilgili. Konut alanlarına yönelik bu keskinlikte ve katılıkta bir yaptırımın mümkün olmadığını herkes bilir zaten.
Lafı daha fazla uzatmaya gerek, muhalefetin iktidardan daha iyi olacağını ortaya koymasından başka yol da yok…

YORUM YAP