Uğur Bakıcı

Kahvaltı ve uluslararası ilişkiler

Her sabah dünyanın dört bir yanında sabahın ilk ışıklarıyla birlikte sayısız sofra kurulur. Kimileri kruvasan-kahveyle başlar güne kimileri menemen-çay, kimiysemiso çorbası ve pirinçle. Kahvaltı kendi özelinde bir‘öğün' olmasının çok ötesinde her bir kültürün vazgeçilmez bir ritüelidir aslında.
Kahvaltı vücudumuzun gece boyunca süren açlığını gidermeyi, metabolizmamızı harekete geçirerek güne enerjik başlamamızı sağlayan bir yeme eylemi gibi gözükse de ‘kahvaltı' sofraları sanıldığından çok daha fazla şeyi bize yansıtır. Her şeyden önce kahvaltı masası bir ülkenin ekonomik ve tarımsal yapısını ele verir. İngiltere'deki kahvaltıda örneğin sosis, pastırma, yumurta ve fasulyelerle dolu kahvaltı tabağında ülkenin hayvancılık ve tarım ürünleri çeşitliliğinin bir göstergesi niteliğindedir. Yerel üretimin bir yansımasıdır. Sanayileşmiş bir toplumun enerji ihtiyacını yansıtır. Japonya'ya gittiğinizdeysegeleneksel kahvaltı masasında pirinç, balık ve miso ülkenin deniz ürünlerine ve pirinç ekimine olan bağlılığını sembolize eder. Minimalist ama bir o kadar doyurucu bir kahvaltıdır. Disiplinli ve sağlıklı yaşam felsefesinin simgesidir. Öte yandan bu detaylar ülkeler arasındaki ticari ilişkilerinin de ip ucunu verir. Küresel gıda tedarik zincirleri hakkında bilgi sahibi olmanıza neden olur. Öyle ki bir ülkenin kahvaltı sofrasında yerel ürünler yerine ithal ürünler görüyorsanız şayet bu o ülkenin dışa bağımlılık düzeyini ve belirli ülkelerle olan ticari anlaşmalarının göstergesidir. Tüm bunlara ek olarak kahvaltı kültürel kimliğin bir sembolüdür. Ulusal bir gurur meselesidir. Amerikalı vatandaşların pancake'e, Fransızların kruvasana biz Türklerinse simide olan düşkünlüğümüz sadece damak zevkiyle açıklanamaz. Bu saydığım yiyecekler nesilden nesille aktarılan geleneklerin, ulusal bayramların ve hatta yaşam tarzlarının kültürel bir parçasıdır.
Diplomatik görüşmelerdeyse ülkenin misafirperverliğin, ülkenin kültürel mirasını ve değerlerini sergilemek için kahvaltı ikramları bir gelenektir. Bir ülkenin kendi kahvaltı kültürünü tanıtması durumu, diplomatik tabirle‘yumuşak güç' diplomasisinin sessiz ama etkili bir yoludur. Kültürel bir alışverişte diyebiliriz. Bu tür kültürel alışverişse karşılıklı anlayışı ve empatiyi arttırır. Uluslararası ilişkilerde olumlu bir zemin oluşmasına aracılık eder. Diplomatik etkileşimlere sahne olan resmi veya gayri resmi toplantılarının çoğu zaman bir kahvaltı eşliğinde başladığını görmemiz tesadüf değildir. Diplomasi dışında iş insanları ve siyasetçiler günün erken saatlerinde kahvaltı saatlerinde buluşmayı daha çok tercih ederler. Bu saatler öğle ve akşam yemeğine kıyasladaha kısa süren ve bir o kadar resmiyetin biraz daha yumuşak olduğu, daha bir samimi ortamda kritik konuların konuşma fırsatı bulunduğu saatlerdir. Bir fincan kahve/çay eşliğinde yapılan diplomatik ve iş görüşmeleri buzları kırmaya, ön yargıları yıkmaya ve hatta karmaşık gibi görünen müzakerelerin ilk adımlarını atmaya yardımcı olabilir. Nitekim ‘kahvaltı diplomasisi' terimi de tam olarak bundan dolayı ortaya çıkmıştır. Resmiyetin ve hiyerarşinin ötesine taşınan sohbet, insan olmanın verdiği rahatlıkla kurulan bağların bir göstergesidir. Özetle kahvaltı, günlük rutinimizin lezzetli bir parçası olmasının ötesinde bir ülkenin ekonomik gücünü, kültürel kimliğini, kültürel mirasını, hoşgörüyü ve diplomatik inceliklerini içinde barındıranbir iletişim aracıdır. Uluslararası imajı güçlendirmesi açısından da önemlidir. Bu arada, kahvaltı masasında iş konuşmayı seven ülkeler kadar sevmeyenler de var. Bu ülkeler yemek yeme eylemini sosyal bağları güçlendirmek, keyif almak ve rahatlamak için bir fırsat olarak görürler. Yemek vakitlerini kutsal sayarlar. Bu ülkelere iş görüşmesi için gittiğinizde kahvaltı masasında iş konuşmamayı tercih ederseniz şayet ilişkilerin kopmaması için doğru bir karar olur. İtalyanlar için örneğin tüm yemek saatleri bir sanat ve sosyal bir ritüeldir. Nezaketsiz damgası yememek isterseniz İtalya'da yemekte iş konuşmamaya dikkat etmekte fayda var. Fransızlar için yemek bir zevk meselesidir. Fransa'ya iş için giderseniz şayet kahvaltı masasında sanat ve felsefeden veya günlük konulardan bahsedebilirsiniz. Komşumuz Yunanistan'daysa kahvaltı masaları gerilimi azaltma ve sosyalleşme aracı olarak görülür. Aynı şekilde bu saydığım detaylar tüm öğünlerdeki masalar için geçerli. Bu ülkeler gibi pek çok ülkede de kahvaltı sosyal ve keyif alanı olarak kabul edildiği için kültürel incelikleri anlamak başarılı iletişim kurmak ve iletişimi sürdürmek açısından kritik bir öneme sahiptir. Unutulmamalıdır ki insanlar açken değil doymaya başladıklarında samimileşir.

YORUM YAP