Eğitmen ve Yazar Nagihan Şanlı

Kabul ediyor musun?

Hayat sizi hiç istemediğiniz bir yöne sürüklediğinde ne yaparsınız?

Direnir misiniz? Olanı değiştirmeye çalışır, kendinizi ve çevrenizi suçlar mısınız?
Yoksa durup, derin bir nefes alarak olanı olduğu gibi kabul etmeyi mi seçersiniz?
Hayatın beklenmedik anları, çoğu zaman en büyük sınavlarımız olur. Oysa bu sınavlarda huzura giden yol, direnişte değil, kabuldedir. Kabul, hayatın akışına direnmek yerine, onunla uyumlanmayı seçmektir.
Fakat kabul etmek kolay değildir. İnsan zihni, “Neden ben? Neden böyle oldu?” sorularıyla oyalanmayı sever.
Kontrol edemediğimiz olaylara direnmek, içsel bir huzursuzluk yaratır.
Ama kabul, tüm bu dirençten özgürleşmenin ve hayatı daha derin bir anlayışla kucaklamanın ilk adımıdır.
Kabul; Mücadeleyi Bırakmak Değil, Anlamayı Seçmektir.
Kabul direnişten huzura geçiştir.
Yüzleşmekten kaçmak değil, aksine gerçekle yüz yüze gelmeyi seçmektir. İnsan, genelde kontrolü elinde tutmak ister; olayları, insanları, duyguları kendi beklentilerine göre şekillendirmek ister. Ancak gerçek şu ki, hayat kontrolümüzden çok daha büyük bir akışın içindedir. Kabul, bu akışı anlamaya, ona direnmek yerine onunla uyum içinde yaşamaya bir davettir.
Bir durumu kabul etmek, onu onaylamak ya da haklı bulmak değildir. Kabul, olanı olduğu gibi görmek, onun varlığını tanımaktır. Bu tanıma, içsel bir dirençten özgürleşmenin ve olaylara yeni bir perspektiften bakmanın başlangıcıdır.
Örneğin; aniden taşınmak zorunda kaldık. Vereceğimiz tepki ya direnmek ya kabuldür.
Kabul etmediğimizde, “Neden benim düzenim bozuldu? Hayatım altüst oldu!” diyerek öfke ve huzursuzluk içinde yaşayıp, yeni ortama alışmakta zorlanabiliriz.
Kabul ettiğimizde, “Bu taşınma belki de bana yeni bir başlangıç fırsatı sunuyor,” diyerek yeni eve ve çevreye uyum sağlamaya çalışabiliriz. Eski düzenden öğrendiklerimizi alıp, yeni bir düzen kurmanın yollarını keşfedebiliriz.
Tıpkı bir tırtılın kelebeğe dönüşmesi gibi.
Kabul etmek, değişime direnmek yerine onunla akmayı öğrenmektir. Hayatın yeni imkanlarını görmektir.
Peki, neden kabul etmekte zorlanırız?
Direnç, egonun kendini koruma refleksidir. Egomuz, çoğu zaman “Bu benim kontrolümde değil” düşüncesini tehdit olarak algılar. Ancak kabul, güçsüzlük değil; aksine büyük bir cesarettir. Zorlandığımız durumlarda kabulü reddetmemizin sebeplerinden biri beklentilere tutunmaktır.
Olayların, insanların ya da hayatın bizim istediğimiz gibi olması gerektiğini düşünürüz.
Olanı değiştiremeyeceğimizi kabullenmek, bazen güçsüzlük hissi yaratır. Bu da yine kabulün önündeki engeldir.
Bazen de korkularımızı ve derin yaralarımızı görmek istemediğimiz için yine kabulden kaçabiliriz.
Ancak bir durumu ya da duyguyu kabul ettiğimizde, onu değiştirmenin yollarını daha açık bir zihinle görebiliriz.
Kabul, çözüm üretmenin başlangıç noktasıdır. Çünkü kabul, var olan enerjimizi direnişe harcamak yerine, durumu anlamaya ve dönüştürmeye yönlendirir.
Kabul etmek, olayların hikmetine güvenmeyi de beraberinde getirir. Her şeyin bir nedeni olduğunu, hiçbir şeyin tesadüf olmadığını fark etmek, hayatı daha derin bir huzurla yaşamamıza olanak tanır. Bir şeyin neden olduğunu hemen anlamayabiliriz, ama kabul ettiğimizde, onun taşıdığı hediyeleri görebilmek için bir alan açarız.
Kabul için kendimize bu soruları sorabiliriz
•Hayatta neyi hala kabul edemiyorum?
•Kabul etmediğim şeyin bana hissettirdikleri ne?
•Bu durumu kabul etmek bana nasıl bir özgürlük getirebilir?
Kabul etmediğimiz her şey, içimizde bir yük olarak kalır. Bu yük, bizi geçmişe bağlar, içsel enerjimizi emer ve geleceği görmemizi engeller. Oysa kabul etmek, bu yükleri bırakmak ve anın içinde yürümektir.
Kendimizi ve hayatı kabul etmemiz, hatalarımızla, kusurlarımızla ve geçmiş deneyimlerimizle barışarak , özgürleşmektir ve kendimizi gerçekleştirme yolunda çok önemli bir adımdır.
Kendimi ve hayatı olduğum gibi kabul etmeye niyet ediyorum.
Allah'ım, kontrol edemediklerimi bırakmayı, anlamadıklarımın hikmetine güvenmeyi ve her olayda rahmetini görmeyi bana nasip et. Kalbime kabulün huzurunu, ruhuma teslimiyetin dinginliğini ver.

YORUM YAP