Uğur Bakıcı

Japon Yarbay Yukichi Tsumura

1. Dünya savaşı sırasında Kafkas ve Galiçya cephesinden 65 binden fazla Türk askeri Ruslara esir düşer. Askerlerin bir kısmı da Rusya'daki kamplara gönderilir. Aynı dönemde savaş sırasında İtilaf devletlerinin yanında yer alan Japonya ise Rusya'daki Bolşevik isyanının yol açtığı karışıklıklardan yararlanarak Türk esirlerinin olduğu Rusya'daki toplama kampları dahil olmak üzere pek çok yeri 1918 yılında işgal eder. Bu işgalle birlikte Türk askerlerinin sorumluluğu da Japonlara geçmiş olur. Esirlerin ülkemize geri gönderilmesi için, ülkedeki işgallerden de kaynaklı uluslararası arenada gücünü ve buna bağlı olarak inisiyatifini kaybeden Osmanlı Devleti 1918 yılında İstanbul'daki İngiltere temsilciliğine başvurur. 1919 yılının sonlarına doğru İngilizlerden yanıt gelir. İngiltere ise bu görevi Japonya'ya verdiğini bildirir. Yapılan anlaşmaya göreyse Türk askerlerin gönderilmesi için masrafları Türk hükümeti karşılayacaktır. Bu para İngiltere aracılığıyla Japonya'ya gönderilir. Fakat yapılan bu para transferi İngilizler tarafından savaşın devam ettiği bahanesiyle tam 1 yıl geciktirilerek Japonya'ya gönderilir. İşin arka planındaki gerçek nedense İngiltere Rusya'daki esirlerin Türkiye'ye dönmelerine Anadolu'da işgale başlayan İtilaf devletlerine dolayısıyla da kendilerine tehdit olarak gördüğü içindir. Bu yüzden de oyalama ve erteleme taktiği uygulama yoluna giderler.

Takvim yaprakları 1921 yılını gösterdiğindeyse Japonya Hint Okyanusu üzerinden esir askerleri Türkiye'ye götürmek için Heymeymoro (Parlak Barış) isimli vapuru Viladivostok limanına gönderir. Gemiye 1030 kişi biner. Bunların 12'si Türk esirlerinin orada evlendikleri eşleridir. Geriye kalan 1018'i ise Türk esiridir. Türkler haricinde gemiye Tatar gençler de biner.

Yapılan planlamaya göre kiralanan gemi Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz'e çıkacak oradan da İstanbul'a gidip Türk askerleri teslim edecektir. Fakat gemi 45 günlük yolculuktan sonra Midilli adasına yaklaştığı sırada Yunan askerleri tarafından durdurulur. Yunanlılar Osmanlı Devleti'yle savaştıklarını öne sürerek geminin sorumlu Komutanı Japon Yarbay Tsumura'dan askerlerimizin kendisine teslim edilmesini isterler. Gemi önce Pire Limanına çekilir ardından da İtalya'nın Asinara adasına gönderilir. Japon Yarbay ise kendi canını hiçe sayarak 8 ay boyunca Yunanlılara direnir ve gelen tüm heyetleri de geri göndererek askerlerimizi teslim etmez. Gemideki askerler ve mürettebatla birlikte erzakları azalmasına rağmen zorlu şartlarda yaşamaya devam ederler. Karakterli, yiğit, cesur, görev ve sorumluluk sahibi Japon Komutanın bu sert tutumu karşısında Yunanlılar pes eder. Ayrıca, Japon gemisi ve mürettebatını esir almanın uluslararası yeni bir krize yol açacağını bilen Yunan Hükümeti daha fazla ileriye gidemez. Milletler Cemiyeti'nin ve Türk Kızılay'ının da girişimleri ile 19 Haziran 1922 tarihinde gönderilen Ümit vapuru esir Türkleri Asinara adasından alır ve akabinde İstanbul'a getirir.

Bu tarihi hadise Türkiye ve Japonya toplumlarının karakteristik özelliklerini ve iki ülkenin dostluğunu göstermesi bakımından son derece önemlidir. Kahraman Japon Yarbay Yukichi Tsumara'nın ismi ise İstanbul'un Beykoz ilçesinde bir caddeye verilerek kahramanlık hikayesi ve adı ölümsüzleştirilmiştir.

YORUM YAP