Engin Akın

İstanbul takımları beni korkutur!

TFF Bölgesel Amatör Lig 13. Grupta mücadele eden Silivrispor geçtiğimiz haftayı 2-2 beraberlikle tamamladı. Zorlu bir deplasman olacağı haftalar öncesinden belli olan maçı sen ilk yarıyı 2-0 önde kapat, ikinci yarı sahana hapsol ve 90+4'te rakibinden beraberlik golünü penaltıdan ye… Kabul edilebilir bir durum değil aslında.

Ligde ikinci yarının ilk maçı olması sebebiyle bur durum bir ölçüde kabul edilebilir.
Maça gitmedim.
Gitmek de istemedim.
Canlı yayın yapanlardan izlediğim kadarı ile ilk yarı kaçan goller ikinci yarı arandı. İlk yarıyı 2-0 önde kapatan bir takım ikinci yarıda kendi sahasında oyunu kabul etmesi rakibin üstünlüğünü kabul etmiş olmasıdır asıl düşündürücü olan.

Maçta daha bozulmamış 45 dakika varken kendi yarı sahanda oyunu kabul ediyor olmak rakibi iyi okumamış, yorumlayamamışız demektir bana göre. Etkili ayakları olan rakip iki golle beraberliği bulunca da üzülmemek gerek ve alınan bir puana sevinmek kaybedilebilir üç puanın yarım kalmış sevinci durumunda olabilir.

Neyse teknik bir hatadır diyelim ve puan farkını korumaya odaklanalım oynanacak daha çok maç var ve kazanılması gereken puanlar.

Başlıktan da belirttiğim üzere beni İstanbul takımları korkutuyor. Bunun en önemli nedeni guruptaki İstanbul takımlarının fazlalığı ve hangi takımın küme düşeceğinin daha netleşmemesinden kaynaklı.

Bu hafta rakip Haliç takımı.
Bana göre İstanbul takımlarının arasında en formda olan ekip. Ne zaman ne yapacağı belli olmayan, ne sonuçlar alacağı belli olmayan bir takım. İlerde basıyorlar ve kanatlardan iyi yükleniyorlar. Oynadıkları sahayı da iyi kullanıyorlar. Taraftar desteğini de arkalarına aldıklarında rakipleri için sıkıntı oluşturabiliyorlar. Aynı durum diğer İstanbul takımları için de geçerli.

Birbirleriyle olan maçlarda oldukça acımasız olabiliyorlar.
Öyle ya düşme korkusu ile saldıran bir takım ya fark yer ya da rakibinin en büyük kâbusu olur.

Şu da bir gerçek Silivrispor kadro ve teknik heyeti ile ligin en iyi takımıdır.
Tek eksiğimiz takım olmak. Takım olduğumuzda ve bir takım gibi hareket ettiğimizde yenemeyeceği rakip yok. Dedim ya takım olmak işte asıl mesele burada.
Bireysel yetenekleri ayrı tutmak lazım ama bu bireysel yetenekli oyuncuların da takıma ayak uydurması önemli.
Bir önceki hafta fırtınalar estiren özel yetenekli oyuncu sonraki hafta takımın el freni oluyorsa bunun da düşünülmesi gerekli.
Takım olursak Play-Offlar garanti gibi ama bu haftaki maçta olduğu gibi ikinci yarı sahada yürürsek sıkıntılar yaşayabiliriz.
Öyle ya defans hattı daha ne kadar bu yükü kaldırabilir ki?
Orta sahanın yükü omuzlaması ve defansı rahatlatması, nefes aldırması gerekmez mi?
Hadi bakalım Haliç maçı bizim maçımız olsun ve kazanan her zaman ki gibi Silivri olsun…

YORUM YAP