Engin Akın

İsmail Düzgün’de ya diğerleri!


Mahallenin çocuklarına bol keseden harçlık verip, kendi çocuklarına hiç vermeyen veya vade yapan bir baba olabilir mi?

 

Bizim başkan röportajlarda basın açıklamalarında henüz bir yıllık başkan olduğunu, acemi olduğunu bu düzeyde bir tecrübesi, fazla bilgisi olmadığını söylerken diğer taraftan da hocaları, oyuncuları toplayıp, "Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur” diyor…

 

Lakin başkanım sıkıştığında ise CEO’yu hatırlıyor veya Erkan Karabina’ya havale ediyor konuları ve "Beni oyuncularla muhatap etmeyin” diyor yine ardından Sakarya’yı yıkan İsmail Düzgün’e "Ya senet imzalarsın ya da kadro dışı kalırsın” diyerek yıldız oyuncuyu genç takımla idmana çıkartıyor…

 

İsmail 150-200 binlik transferlerin arasında göle çalınan maya misali, takıma katılan ve Silivrispor için hiç hesapsız, pazarlıksız mücadele eden bizim kendi çocuğumuz. Kavaklılı…

 

150-200 binlikler yan gelip yatarken, üste para alıp bedelsiz kaçarken O tek başına takımı sırtlamış.

Toplamda 14 atmış.

Yerli golcümüz.

Yerli golcü sıkıntısı çeken üst lig kulüplerinin ilgi alanına girmiş.

Bu şekilde devam ederse A-2 Milli Takım aday kadrosuna çağırılması beklenen Allah’ın "Yürü ya kulum” dediği soyadı gibi DÜZGÜN bir çocuk…

 

Bu çocuğa bu muamele reva mıdır?

İki gol atıp üç asist yapanlar ödemeleri, senetleri tıkır tıkır alırken, üstte para alıp bedelsiz giderken bu çocuğu üstelik içerde 45 Bin TL alacağı olduğu halde baskıyla, tehditle, duygu sömürüsüyle boş mukaveleye imza atmaya zorlamak nesin nesidir?

 

Sözleşme uzatması için İsmail’e baskı yapan hoca, CEO, Erkan bey siz bu çocuğun içerdeki alacakları için bu güne kadar ne yaptınız?

 

Yahu siz 3. Ligin en popüler forveti Mustafa’dan mukavelesi varken bir lira bonservis bedeli almadan üste para vererek göndermediniz mi? İsmail’in suçu yerli, başarılı ve düzgün olması mı?

 

"Beni zor durumda bırakma” ne demek…

"Oynatmam kadro dışı bırakırım” ne demek?

Çocuk iki gol atmış Sakarya’yı yıkmış prim istemiyor, para istemiyor çocuğu genç takım idmanına gönderiyorsunuz.

 

Silivri, Silivri olalı böyle basiretsizlik, böyle beceriksizlik görmedi.

 

Peki, kulüp para kazanmasın mı?

Tabii ki kazansın ama böyle duygu sömürüsüyle, baskıyla olmaz. Atla deve değil.

 

Mustafa’da olduğu gibi bir sözleşmeyi koyarsın çocuğun önüne, içerdeki alacaklarını ödersin kalan haftalarda daha çok gol atmasını takımın en azından Play-Off oynamasını sağlarsın 50 Binlik senetlerle değil 150 Bin Euro’luk bedellerle konuşursun…

 

Bilmemek ayıp değil, kendi çocuklarımıza kötü muamele etmek ayıptır.

Başkan 8-10 branşta spor yaptırılan 800 çocuktan ve gençlerden bahsediyor ama dikkat edin hepsi bedava, masrafsız gönüllülük esasına göre çalışıp sporunu yapıyor.

 

Bu arada Silivri’nin spor bütçesinden her yıl 3-4 Milyon Liramız ise dışarı gidiyor.

İçe dönük yansıma oranı ise yüzde beş bile değil.

 

"Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” diye biz yoğurtla uğraşırken kaymağını başkaları yiyor.

 

Cefasını biz çekiyoruz, sefasını onlar sürüyor.

İsmail gibi aradan sıyrılan biri olunca da tüm faturayı O’na ödetmeye çalışıyoruz.

Oh be ne güzel Silivri değil mi?

Tutulan yol yanlış, ivedi bir şekilde tutum değişikliğine ihtiyaç var. Aksi takdirde Silivrispor’un Play-Off hedefleri suya düşebilir.

YORUM YAP