Sevginar Sali

Görmezden geldiklerimiz bizi yutuyor

“Benim çocuğum yapmaz.”
“İsteseydi bırakırdı.”
“Alkol kullansa ne olur, herkeste var.”
“Eğlencesine oynamış bir kere, ne olacak?”
Bu cümlelerin her biri, bir bağımlılık hikâyesinin kapı aralığı. Çoğu zaman görmek istemediğimiz, dile dökmeye çekindiğimiz, ama evimizin, işyerimizin, hatta kalbimizin tam ortasında duran bir gerçek: Bağımlılık.
Geçtiğimiz günlerde Silivri Selimpaşa'daki Yeşilay Danışmanlık Merkezi'ni (YEDAM) ziyaret ettik Silivri Haber Ajansı'nın sahibi Yusuf Eker ile... Merkezde görev yapan uzmanlarla (genç, pırıl pırıl ve son derece konularına vakıf olan, içten yaklaşımlarına hayran kaldığımı da belirtmek isterim) yaptığımız söyleşi, sadece bir gazeteci olarak değil, bir insan olarak da içime işledi. Çünkü orada sadece veriler, yöntemler, meslekî açıklamalar yoktu. Orada acılar vardı. Sessiz çığlıklar. Ertelenen yardımlar. Geciken yüzleşmeler. Ama bir taraftan da umut, çözüm yolları, yardım etmeye hazır bir yapı…
Klinik Psikolog Berna Baltacı'nın sözleri hâlâ kulağımda:
“Kumar bağımlılığı nedeniyle bize başvuran yaş artık 12'ye kadar düştü…”
Evet, yanlış duymadınız. Daha ergenliğe bile adım atmamış bir çocuk, bağımlılık danışmanlığına ihtiyaç duyacak kadar zarar görmüş durumda. Ve kim bilir kaç aile daha çocuğunu “Sadece telefonda oyun oynuyor” diye geçiştiriyor durumunda.

YEDAM'ın bir diğer psikoloğu Ahmet Çelik ne diyor biliyor musunuz?
“Bağımlılık bir irade meselesi değil, bir beyin hastalığıdır. Tansiyon hastalığı gibi, yaşam boyu dikkat ister.”
Yani “Bırak artık” demek çözüm değil. Tehdit etmek, yargılamak, kapıyı kapatmak, kişiyi bağımlılıkta daha da derine itmekten başka bir işe yaramıyor. Oysa bir telefon kadar yakın bir yardım var: 115. Aramak ücretsiz. Görüşmeler ücretsiz. Tedavi süreci ücretsiz. Ama asıl bedel, bu yardımı almamaya devam ettiğimizde karşımıza çıkıyor.

Aileler…
Bu çağrım size… Bağımlı olan kişi gelmiyor diye çaresiz kalmak zorunda değilsiniz. YEDAM, kişinin yakınlarına da destek veriyor. “Oğluma nasıl yaklaşmalıyım?”, “Eşime nasıl yardım edebilirim?” diyorsanız, yanıtlar var. Rehberlik var. El uzatan bir sistem var. Yeter ki siz yokmuş gibi yapmayın.
Bağımlılık sadece bir kişinin değil, bir ailenin ve bir toplumun meselesidir. O ilk adımı atmak için her zaman doğru zaman yoktur. Ama daha da geç olmadan atılan her adım, bir hayatı değiştirebilir.
Unutmayın: “İyileşmek için değişmek gerekir.”
Görmezden geldiklerimiz bizi yutmadan, görmek, konuşmak, harekete geçmek zorundayız.

YORUM YAP