Göbeğini Kaşıyan, Kulağını Kaşıyan


Göbeğini kaşıyan adam benzetmesiyle ne anlatılmak istendiğini çoğunuz biliyorsunuz. Eğitim sistemimizin kaçınılmaz sonucu, göbeğini kaşıyan adam. Günümüzde bile mektepliden daha çok alaylının hükmü geçtiğini görürsek, normal karşılamamız gerekiyor. Her beş yılda bir ( belki de daha sık aralıklarla ) değişen sistemle, okutmak istemeyen bir yapıyla, okumak isteyenleri engelleyen bir anlayışla daha iyi bir sonuç beklenemez.
Toplumun eksiklikleri, bireylere farklı şekillerde tesir ediyor. Şahsi eksiler dışa hırçınlık, öfke, karşısındakini anlamama, bastırma, baskı altına alma, yok etme davranışları olarak vuruyor. Benden olmayan her türlü aşağılamayı ve hakareti hak ediyor baskın eğilim olarak karşımıza çıkıyor. Bunları kamufle etmenin yolu elbette bir yerimizi kaşımak olacaktır. Bunun en bilinen şekli göbek kaşımak. Burun karıştırmak eskide kaldı ve ayıp sayıldı.
Göbeğini kaşıyan adam benzetmesi belli bir kesimi, siyasi bir kanadı alaya almak için kullanıldı. Bundan cesaret alanlar dağdaki çobanın oyuyla, kendi oylarının bir olmaması gerektiğini bile dillendirdiler. Karikatürlere malzeme yapıldığında, eline bir de tespih tutuşturulduğunda tadından yenmez oldu. Üzerlerine çok gidilirse göbeğini kaşıyanlar, kulağını kaşır hale gelir diye düşünülse de sonuç alınamadı. Çoğu zaman dünyalığı tutmuş ve otoritenin simgesi olarak kabul edilen davranış şekli cahillerin tekelinden çıkıp, aydınların da benimsediği bir hale geldi. Şu sıralar sıkça yapılan televizyon tartışmalarına dikkat edersiniz çok örnekle karşılaşırsınız.
Göbeğini kaşıyan adamın yanlışlarıyla mücadele etmenin yolu, kulağını kaşıyanların sayısını çoğaltmak olmamalı. Entelektüel, ağzı laf yapan, kuru gürültü organizeleri güçlü olan kulak kaşıyanları eleştirebilmek çok zor. Adamı bir kaşık suda boğarlar. Aldıkları emirlere harfiyen yerine getirme hususunda hiçbir engel tanımazlar. Emir eri olduklarını ustaca manevralarla gizleyip, kendi akıllarınca hareket ettikleri hissini uyandırırlar. Göbeğini kaşıyanların kaba, hoyrat ve itici görüntülerinin altında kendi iradeleri azda olsa ortaya çıkabilirken; kulağını kaşıyanların iradesi kayıtsız, şartsız teslim edilmiştir.
Memleketimdeki seçimler göbeğini kaşıyanlarla kulağını kaşıyanların mücadelesi şeklinde geçmiştir. Göbeği kaşımak daha insani bulunduğundan çoğunlukla o kesim başarılı olmuştur. Önümüzdeki Anayasa oylaması da benzer mücadeleye tanık olacak. Hiç kimse neye oy vereceğini bilmiyor suçlaması ve hakaretiyle geçen kampanya sürüyor. Buna rağmen liderler ve partililer bilgilendirmektense, daha fazla yaygarayı çalışma kabul ediyorlar. Konu Anayasa oylamasından çıktı, daha güzel manav dükkânı nasıl olur tartışmasına döndü. Anayasa değişikliği olarak başladığımız halde; evde kalanları evlendirme, fakirlerin cebine para koyma, evsize ev, arabasıza araba alma dertlerimizin çözüm oylamasına dönüştü. Göbeğini ve kulağını kaşıyanların çoğunlukla olduğu bir toplum ancak bundan anlar deniyor herhalde.  
Meydanlarda soru – cevap diyaloğu hep bu çizgi üzerinde sürünüyor. Hatayı ilk fark eden Ak Parti yapılacak değişikliği eski ve yani şekliyle maddeler halinde açıklamaya başladı. Verilen gazete ilanlarıyla bu eksiği gideriyor. Diğerleri onların parası çok yaklaşımı yerine kendilerince bir yol bulmak zorundalar. Aksi halde bilgilendirmekten kaçınan, gerçekleri gizlemeye çalışan duruma düşecekler. Ak Parti diktatörlüğü söylemi alkışlanıyor olsa da on ay sonra yapılacak seçimi göz ardı edemiyor. Göbek ve kulak kaşımaktan sıyrıldığımızda yapılacak ilk genel seçimlerde erken havlu atmanın işaretlerini görürüz.
İlgimi çeken bir konu daha var. Hiç kimse Kenan Evren’in oyunu merak etmiyor. Verdiği direktifle yapılan 82 Anayasası konusunda en çok söz hakkı onun olmalı diye düşünüyorum. Unutturulmaya çalışılması göbek kaşıyanların mı, kulak kaşıyanların mı marifeti bulamadım. Belki de günümüz Evren’i olmaya heveslenenler onun ön plana çıkmasını, çıkartılmasını istemiyor olabilirler.
Dünyada birileri Anayasaya gerek kalmadan yönetir ve yönetilirlerken, bizler yazılı metni anlamakta ve yorumlamakta zorluk çekiyoruz. Ne kadar acı. Yazılanlara olmadık manalar yüklemek büyük bir özelliğimiz olmalı. Göbeğimi ve kulağını kaşıyanlardan, kafasını kaşıyan mertebeye ulaştığımızda hayatımız daha anlamlı olacak. 13 Eylül’ün bu konuda başlangıç olmasını diliyorum.  
Göbeğinizi, kulağınızı değil; kafanızı kaşıyarak kalın.

YORUM YAP