Adil Sirkecioğlu

Ders Verme Yarışı

 Sahibi de eleştirilerin farkındaydı, bizimkisi bardağı taşıran son damla oldu. İlgililerin hassasiyetini tebrik ediyorum. Darısı diğer konuların başına… Vurdumduymaz bir devrin bitip, vurdumduyar bir dönemin başlayacak olmasını hissetmek bile memnuniyet verici!
 "Trafiğin siyasete alet edilmesine müsaade etmem." Sözü vecize değilse, bir iddiayı veya tehdidi yansıtıyor. Müsaade edip etmemek elinizde başkan. Atacağınız adımlarla ben de dâhil, herkesi susturursunuz. Vecize olarak kalacaksa; uzmanlık sahanız olarak kabul etmek zorunda kaldığım bir konuda gerileme olduğu belirtmem gerekir.
Siyasetle uğraşanlar, uç noktalarda olanlar, başkan seçilenler çok iyi bilmeli ki; her sözleri, hareketleri, hatta özel hayatları bile her şeye alet edilir. Terbiye ve nezaket gereği bazı durumlar yazılıp, çizilmiyorsa da, konuşulmuyor anlamı taşımamalı. Dedikodu diyerek üzerlerinin örtüldüğünü düşünmek, sadece ilgiliyi kandırır. Siyaset yapanlar, geçmişte yapıp bugün devam etmek isteyenler, gelecekte yapmayı düşünenler acımasız kuralı çok iyi bilmek ve hissetmek zorunda.
Belediye Başkanının ders verme modasına eski başkan da dâhil oldu. Biz onları başkanlıkta yarışacak sanıyorduk, onlar öğretmenlikte yarışı tercih ettiler! Kadrolu meslektaşları ne düşünür bilemem. Kendilerinden önceki başkan da bu kervana katılırsa, deymeyin keyfimize, Silivri Halkı olarak üniversite kürsülerinde ders verebilecek düzeyde başkanlar seçiyoruz der, övüne övüne bitiremeyiz.
Aldığımız dersleri değerlendirecek olursak ki; vatandaş olarak, biraz da Eğitim Fakültesi'nden kovulan biri olarak hakkım ve yetkim olduğumu düşünüyorum. Mevcut başkanın; döneminde hiçbir şey yapmasam da, Silivri'ye bir üniversite kazandırayım çabaları neticesinde oluşan bir durum olarak görüyorum. Bilgi Üniversitesi'nde başlayan serüven, Burç Üniversitesi'ndeki jestin karşılığı olarak Fatih Üniversitesi'nde devam etti. Hoş bir deneme gibi düşünülse de şikâyetçi olunduğunu sanmıyorum. Ben de değilim. Hatta yararlı buluyorum.
Yerel basında çıkan fotoğraflardan Fatih Üniversitesi'nde verilen derslerin, aynı sınıf ve aynı öğrencilere olmadığını görüyoruz. İki başkanı da dinleme mutluluğuna erişen öğrenciler olsaydı, performans değerlendirmesini en iyi onlar yapardı. Ben yazılanlardan yola çıkarak sonuca ulaşmaya çalışacağım.
Işıkların SBB Meclisindeki ders verir tavrını, üniversite öğrencileri karşısında çok daha rahat sergilediğine inanıyorum. Kendinden önceki dönemi yermeden, nasıl kazanabildiğini zarif bir üslupla anlattığını okuyor ve duyuyoruz. Derse katılan öğrenciler de ve basından takip edenler de "ne iyi başkan" imajını başarıyla yerleştirdiğine eminim. Silivri'nin Başkanı olarak görevini layıkıyla yerine getirdiğini düşünüyor ve takdir ediyorum. İyi olan konular üzerine fazla kalem oynatmanın yanlış anlaşılacağı kuralına uyuyor ve kesiyorum…
Geçelim eski başkanın öğretmenlik sevdasına. Buram buram "CHP'li başkana kürsü verdiniz, bana da verin. Ben size daha yakınım." zorlaması kokan bir emrivaki gibi geldi bana."Başkan nasıl kazandığını çok güzel anlattı. Siz nasıl kaybettiğinizi mi anlatacaksınız?" Sorusuyla karşılaşılmadıysa, nezakettendir. Aynı öğrencilerle karşılaştırmayıp, sorulacaklar karşısında zor durumda kalınmasının önüne geçmek tam bir incelik. Karakaş'ın öğrenci sıralarına oturup, geçmiş günlerini yad etmesinin ötesinde bir kazancı olduğunu sanmıyorum. Yüzüne yerleştirmeye çalıştığı "Başkandan daha öğrenecek çok şeyim var." ifadesinin altında yatan fırtınaları kendi bile duymazdan geliyor. Eski başkan oy birliğiyle izinli sayılıp, dersi Karakaş verseydi daha iyi olurdu. Hürhaber'deki son açıklamaları; partisine, kendine, Silivri'ye ne kadar faydalı olabileceğinin en yakın örneği.
O yaptı, ben de yapabilirim mantığıyla veya dengesizliğiyle girişilen işler insanı komik durumlara düşürüyor. Bir yıldır hızını ve hırsını alamamış duyguların üniversite kürsülerine taşınması ders olamaz, öğretmenlik payesi hiç vermez. Silivri'de partililere bile kabul ettirilememiş kaybetme mantık ve gerekçelerin üniversitede dile getirilmesi nasıl bir ruh dünyasının ürünü? Üniversitede ben bunun dersini verdim özgüveniyle, Silivri'ye dönüp tekrarlamasından korkarım! Öğrenciler kabul etti, sizler de kabul edip; doğru ve haklısın denmesi bekleniyorsa, önümüzdeki döneminde kaybedileceği şimdiden ilan ediliyor demektir.
 "7500 kişiyi işe alacağız" denerek seçim kazanıldı, "10.000 kişiyi işe alacağız desek biz kazanırdık, yapmadık" sözleriyle karşı tarafın başarısı küçültülmüyor, kendi basitliği gözler önüne seriliyor. Daha da önemlisi Silivri Halkının ahmaklığı vurgulanmaya çalışılıyor! Yapılmasını istemezdim ama iddiam odur ki; "10.000 kişiye iş vereceğiz" pankartları asılsaydı da seçim kazanılmazdı. Daha da beteri oylar yüzde otuzlara gerilerdi. Böyle bir slogan o günün şartlarında "Eyvah, İspir'in nüfusu daha da azalacak" şeklinde bir kaygıya yol açardı ve geri teperdi. Hizmet verdiği halkı bu kadar üç maymun yerine koyan bir başkan yapısının doktora tezi yapılmasında fayda var.
Sadakati organize edemeyen, ihanetlerin intikamını üniversite kürsülerine taşımış bulunuyor. Övündüğü % 92,9'luk memnuniyet oranlarını, % 40'lara indirme başarısını açıklayamayan; yanına bile yaklaştırmadığı ekip arkadaşlarını suçluyor. Başka partilerin seçmenini yargılama yanında, kendi partisinin oyundaki azalmayı öne sürerek; kaybetme nedenleri içine partisinin ismini de sokuyor. Ders olarak verdiği konuyu tekrar tekrar okuyacak olsa, ders alınması hatta ibret alınması gerekli maddeler olduğunu görür umuyorum. Görmez, görseydi bu güne kadar görürdü dersek; vay haline, vay Ak Parti'nin haline, vay Silivri'nin haline…
Kazanandan ders alınmasından yanayım. Kazananın ders vermesinden elde edilecek kazançlar var. Haddim olmayarak Fatih Üniversitesi Yönetimini uyarmak isterim. Kaybedende de ibretlik dersler gördük, öğrencilerimizin buna da ihtiyacı var denirse o başka! Yine de iki ders daha verdirirseniz, seneye öğrenci bulmakta zorlanırsınız. Dengeleri iyi kuralım diyerek, kendi dengenizi kaybetmeyin. Milletin verdiği dersi anlamayıp, kendini ders veren durumda tutmaya çalışanlara itibar etmeyin.
İstanbul Siyaset Akademisi'nin en verimsiz öğrencisi olmaktan kurtulmanın yolu, yapılan hata ve yanlışların görülmesinden geçer. Yazdıklarımdan ders alınması yerine, ders verilmesi tercih edilecekse ona da varım. Seve seve öğrenci olabilirim. Benim kalın kafamın kabul ettiklerini, eminim Silivri de kabul edecektir. Sağa dön, Kandıra'lı sen de dön!
Ders veren kalmayın, ders alan kalın. Yaptıklarınızdan daha çok ders alarak kalın.
NOT: ŞENOL ESERİN İSTİFASI BÜYÜK KAYIP. DERS VERENLERİN VE ALKIŞLAYICILARININ UMURUNDA OLAYACAKTIR. HİZMETLERİN İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER ŞENOL… 

YORUM YAP