Uğur Bakıcı

Bu yıl en çok neyi google’ladık?

Acısıyla tatlısıyla, mutluluğuyla hüznüyle yine tüm duyguları paket olarak yaşadığımız bir yılın daha sonuna doğru yaklaştık. 2023'e sayılı günler kaldı. Yeni bir yılın arifesinde birbirimize ve kendimize yeni yıl dileklerimizi yavaştan iletmeye başladık. Hepimizin tüm temennisiyse kötülükleri yaşamayacağımız bir yıl geçirmek. Çok da bir şey istemiyoruz aslında. Fakat hayat öyle bir şey ki bize günlük hatta anlık duygular yaşatıyor. Öyle ki bizden aniden sevdiğimizi alıp ölüm duygusunu tattırırken daha o duyguyu yaşayamadan kısa bir süre sonra da yeni bir can filizlendirerek güzel duyguları yaşatabiliyor. Biz ise olup biteni anlamaya ve sindirmeye çalışıyoruz. Sindirme evresindeyse başımıza gelenleri sorgulama yoluna gidiyoruz. Günlük hayatta her an duygularımız arasında geçişler yaşıyoruz. Günlük yaşamdaki durumlar dışında insanlarla olan ilişkilerimiz özelinde de bu anlık duygu geçişleri oldukça fazla. Yaşadığımız bu anlık duygu değişimleri karşısındaysa kimimiz dönüp bir yakın arkadaşıyla dertleşiyor. Kimimiz profesyonel bir destek alıp yoluna devam ediyor. Kimimizse aklındaki soru işaretlerinin yanıtını internet ortamında arama motorlarında arıyor. Tam tabiriyle google'luyoruz.
Tam da bu noktada resmi istatistiklere göre günde 3,9 milyardan fazla insanın google'ladığı dünyamızda meraklısı için şirketin yetkilileri yapılan bu aramaların sonuçlarını her yıl bitimine yakın yayınlayarak meraklarımızı gidermiş oluyor. Bu yılın verileriyse kısa bir süre önce açıklandı. Türkiye olaraksa en çok kendimizi merak etmişiz. Nitekim aradığımız kelimeler 'ben' ile başlıyor. “Ben neden mutsuzum?”, “Beni neden kimse sevmiyor?”, “Ben neden evde kaldım?” gibi sorular kendi kendimizi arama motoruna sorup yanıtını aradığımız sorulardan sadece birkaçı. Uzmanlara göreyse ‘ben' sorularının sorulmasının başlıca nedeniyse sanal dünyanın da etkisiyle dünyayla olan iletişimiz neticesinde başkalarıyla yapılan kıyaslamalar. Buna bağlı olaraksa kendimizdeki özgüven eksikliği. Bu tür sorular genelde arkadaş ortamında veya evde ayna karşısında kendi kendimize sorulması gereken sorular aslında. Fakat iş öyle bir hal almış ki gidip kendimizi Google amcaya soruyoruz. Özgüven eksikliğine katılmakla birlikte aslında bu durum bir açıdan arkadaş ortamında arkadaşlarına sorup alacağı yanıt karşısında karşısındaki kişi karşısında utanma ihtimalini de ortadan kaldırmış oluyor. Çünkü arama motoruna bunu yazdığınızda size ‘evet sen öylesin' diye yanıt vermiyor. Bu da işin farklı bir boyutu. Türkiye özelinde en çok aranan kelimelerin başsındaysa ‘Dolar ne kadar?' sorusu geliyor. Benim de aklıma geldikçe iş gereği Google'a sorduğum bu sorunun yanıtı karşısında biraz şaşırdığımı ifade etmem gerek. Nitekim döviz kurunun dengesizliğinden kaynaklı ülke genelinde diğer yatırım araçlarının daha çok aranmasını beklerdim. Bitcoin örneğin. Küresel boyuttaysa en çok Ukrayna'yı, Kraliçe Elizabeth'i ve Danimarka'ya bağlı olan ve çok az kişinin yaşadığı ama bir o kadar da masalsı bir atmosfere sahip olan Faroe adalarını merak etmişiz.
Aslına bakarsanız bir şeyin nedenini bilme isteği insanoğlunun en temel ihtiyaçları arasındadır. İnsanoğlu var olmaya devam ettikçe merak duygusu da aynı oranda artmaya devam edeceği aşikâr. Var olduğumuz sürece merak edeceğiz, merak ettikçe de sormaya devam edeceğiz. Tek değişen ve değişecek şeyse sorularımızın yanıtını aradığımız platformlar. Daha önce sorularımızın yanıtını ansiklopedilerde arıyorduk. Sonrasında Google gibi arama motorları onların yerini aldı. Önümüzdeki dönemdeyse arama motorları yerini hangi teknolojik gelişmeye bırakacağını hep birlikte göreceğiz ve yanıtını merak ettiğimiz sorularımızı o mecralara yöneltmeye devam edeceğiz.

YORUM YAP