Çay 7, simit 8, ekmek 10, pide 15, lahmacun 40, baklava 550, pastırma 999, papaz erik 1999 TL olmuş. En büyük kağıt parayla 1 kg peynir bile alınamıyor. İstanbul'da yaşamanın maliyeti yüzde 86 artmış.
Kahvaltıyı yanında taşı, suyu yanında taşı, atıştırmalıkları yanında taşı insanlar kötü ekonomi yüzünden sırt çantalarıyla komando birliği gibi dolaşır oldu.
Silivri Sahilinde günbatımı izlemenin maliyeti kişi başı en düşük 40-50 TL, yediğini içtiğini uzaklaştırma bile 3-5 TL. İşte bu 3-5 TL yüzünden insanlar soluğu 19 Mayıs parkında alıyor. Çünkü orada bedava…
Kime sorsan Emekli Maaşı gibiyim, “benimle kimse geçinemiyor” diyor. Önümüzde seçim var. Adaylar belli. Görüntü net.
Yiğit muhtaç olmuş kuru sağana!...
Vaatlerin, müjdelerin havalarda uçuştuğu seçim ve geçim atmosferinden biraz olsun sıyrılmak ve özellikle Jesus'u yakından gözlemlemek için Başakşehir-Fenerbahçe maçına gidelim dedik. Keşke gitmeseydik. Fener'in hali memlekettin siyasi ve ekonomik tablosundan daha kötüymüş…
TV'den izlenince pek fark edilmiyor ama bu takımı Fenerbahçe diye izlemek büyük eziyet…
Maçı uzatmalarda kopması sadece puan anlamında önemli ikinci golden sonra Jesus'un koşusu iyi bir performansı kutlamaktan çok bu hafta da işi yırttık koşusuydu!...
Jesus son haftalarda sürekli taraftarları eleştiriyor ama Fener'in en iyi yanı taraftarları zira biraz Arda biraz Ferdi, biraz da Emre Mor onları çıkar geri kalanları Fener formasıyla izlemek gerçekten sabır işi…
Ben Jesus olsam 20. dakikada bu takım benim takımım olmamış der çaktırmadan oradan kaçar giderdim.
Her şeye rağmen Fener şampiyon olabilir mi tabii ki olabilir, sezon başından itibaren zemin buna uygundu hala böyle bir ihtimal var. Aslında şartlar müsait ama maalesef oyuncuların çoğu sezonu kapatmış gibi…!!!
Hepsi çok yetenekli, çok kariyerli oyuncular olabilir. Dünyanın en iyi takımlarında oynayıp yıldız olabilirler buna itirazım olmaz ancak ne yazık ki Çubuklu Ruhuna, Kültürüne uygun etki tepki konusunda son derece yetersizler. Hasbelkader o Çubuklu formayla İnönü'de, Ali Sami Yen'de 40 bin kişinin önüne çıktım. Trabzon'da da, Diyarbakır'da da, yurt dışında da o Çubuklu formayla maçlar oynadım. Kaptanlık yaptım.
Orada Çemil Turan'ı, Önder Mustafaoğlu'nu, Serkan Acar'ı tanıdım. Selçuk Yula, Rıdvan, Müjdat'ı gördüm. Deplasmanlara giderken uçakta İslam amcanın yanında oturdum. Fenerbahçeliliği İslam Çupi'den dinledim.
Dolayısıyla camianın, taraftarın ne istediğini ne beklediğini az çok bilirim.
Fenerli futbolcu tabanlarına basmaz, parmak ucunda olur, rakibi görünce geri dönmez üstüne gider.
Fenerli futbolcu sadece şut atarken topa vurur. Onun dışında topa vurmaz her topu uzaklaştırmaz, topu kullanır.
Topla dans eder.
Fenerli futbolcunun ayağından topa almak kolay değildir. Onun için Fener'de oynamak, Fenerbahçeli futbolcu olmak farklı bir şeydir.
Şimdilerde bakıyorum dikine gidemiyor, araya pas atamıyor, adam eksiltemiyor, korner, frikik kullanamıyor, hepsi standart ölçülerde dümdüz oyuncular.
Çubukluyu çıkarsınlar Fenerli futbolcu oldukları anlaşılmaz.
Kısaca Fener Işık Vermiyor…
BAL'da Play-Off'lar kaldırılmış. Gruplarından çıkanlar 3. Lige alınmış. Böyle bir kanun hükmünde kararname Fener için de gerekli!...
Takım çıksın ama başkan düşsün!...
