Engin Akın

Yeniköy Kaybetti

Gelecekte spor adına iyi şeylerin olacağının bilincindeyim. Şimdi Yeniköyspor'un kritiğini yapacak olursam. Başkanım takım olarak dışarıdan iyi gibi gözüküyor ama bireysel yetenekler takım olma yolunda yeterlilik göstermez. Yeniköyspor'un en büyük handikabı defansının ağır hücum gücünün yetersiz olmasıdır. Kaleciye lafım yok her takım böyle bir kaleciyi ister, önünde iyi bir defans olduğu takdirde, iddia ediyorum bu kaleciye gol atamazsınız. Fakat bu zamana kadar yediğiniz gollere dikkat ettiniz mi hiç. Ağır defansın arkasına sarkan hızlı bir oyuncu ve akabinde gol. Gol yollarında sıkıntınız belli. Cumhur iyi bir orta alan oyuncusu ama maçın ilk 20 dakikasından sonra nerede olduğunu bir sorarsanız kendisine iyi olur. Yeniköy'de göze çarpan isimler, bana göre kaleci Mehmet, Emrah, Yalçın, Onur ve tecrübesini kanıtlamış bir Tolga'dır. Gerisi 11 tamamlamak için sahaya çıkmış gibi. 90 dakika boyunca top oynamak yerine hakemle oynamayı tercih ettiler. Lütfen Başkanım bu kriterleri göz önünde bulundurun.

Hatırlanacağı üzere ligin ilk yarısında Alibeyspor Yeniköyspor'u ağırladığında baklavalar ve çiçeklerle karşılamıştı. Hatta bu karşılamadan ziyade üç puanı da elleri ile vermişti. İlk maçı hatırlamayanlara şu şekilde hatırlatabilirim. Bir yazım vardı hani "Baklavalar yanlış odaya gidince" diye. Sanırım şimdi hatırladınız. Silivri kulüpleri (buna üçüncü bölge kulüpleri de dahildir) her zaman üstüne düşen misafirperverlik görevini harfiyen yerine getiriyor da neden acaba üçüncü bölge ve Silivri ekipleri gittikleri deplasmanlarda neden ya küfür ya da dayak yiyor. Üçüncü bölge kulüplerini aşağılamak mı acaba hoşlarına gidiyor birilerinin. O zaman şu işe yaramayan kulüpler birlikleri bir toplantı yapsın ve karar alsın "bundan sonra hiçbir kulübü ağırlamayacağız" diye. Gelirler maçlarını yaparlar hatta sularını keserler gibisinden…

Evet duyar gibiyim, bu bize yakışmaz… Böyle bir karşılama ne Silivri kulüplerine ne de İstanbul'un üçüncü bölge kulüplerine yakışmaz yakıştıramayız kendimize… Düşünebiliyor musunuz. Siz ev sahibi olarak gelen takımı krallar gibi karşılıyorsunuz. Çiçekler, maçtan sonra baklavalar, sahilin en güzel yerinde yemekler, statta kesintisiz akan sıcak sular falan anlayın işte. Hatta bir de üç puanı da ellerinizle veriyorsunuz… Ev sahibi olarak üstünüze ne düşüyorsa fazlasını yapıyorsunuz… Sonra ikinci maç için konuk ettiğiniz takımın evine misafir gidiyorsunuz. Karşılaştığınız durum içler acısı…

Alibeyspor hafta sonu Yeniköy deplasmanına gitti. Gitmesi de normaldir. Sarıyer bana göre İstanbul'un en güzel ilçesidir. Zaten Sarıyer hudutlarına girdiğinizde bambaşka bir şehre girdiğinizi anlıyorsunuz tıpkı Silivri'ye girdiğinizde hissettikleriniz gibi. Sahili yeşili ormanları falan… Neyse Çayırbaşı Stadı’na gittiniz mi bilmem ama küçük bir saha. Aynı halı saha büyüklüğünde. Yani 7x7 maç yapabilirsiniz. Silivri Stadı’nda kapıda karşılanan Yeniköylü yöneticilerin hiç biri daha maçın yapılacağı stada dahi gelmemişler. Neyse önemli değil yolları uzak olduğu için geç gelmiş olabilirler üstünde fazla durmaya gerek yok. Stadı bilenler dedim ya stat bir aysberg gibi. Altını eşelemişler soyunma odaları yapmışlar. Her ne hikmetse Alibeyspor için ön görülen soyunma odası en alt katta yani zeminden iki kat aşağıda. Giriş katta boş soyunma odası olmasına rağmen her ne hikmetse en alt katta hapishaneyi andıran bir yerde soyunmaya ve beraberinde ısınmaya layık görüldü misafir takım.

Karşılayan hiçbir yönetici yok. Nihayetinde yolu uzun olan ev sahibi takım ve yöneticileri teşrif ettiler. Alibeyspor'a hoş geldin demeye sadece takımın hocası Atakan geldi. Ben de kendisine teşekkür ederim. Atakan hocanın yüzündeki ezilmişlik ifadesi bile yeterdi. Neyse takılmayalım, maç zaten 35 dakikada sarkmıştı. Maç başladı en fazla 50 kişiye maç oynanıyordu. Demek ki bu kadarmış taraftarları. İlk yarı Alibey'in üstünlüğü ile kapandı. İkinci yarının başlaması ile birlikte tribünlerdeki 50 kişi birden maçın orta hakemi ve yardımcıları ile akraba olma çabası içine girdiler. Yine stadı bilenler bilir, ben maçı hakem giriş koridorunun bulunduğu bölgedeki körüklü kapının yanında seyrediyordum. Bir ara daha tiz bir ses dikkatimi çekti. Bu tiz ses bana tanıdık geliyordu. Silivri nere Sarıyer nere kimi tanıyabilirim (aslında dememek lazım saha içindeki komiser Değirmenköy'lüydü) derken kafamı çıkardım baktım ki Yeniköy Kulübünün Başkanı Sayın Ali Düşmez. Geçen seneki ilk maçta demişlerdi de inanmamıştım bu kadar mülayim bir insanın ağzına bu kadar kötü küfürler yakışmıyor. Bir ara kendisi ile göz göze geldim. İnanın utandığını hissettim. Çünkü Ali Düşmez benim gözümde ulaşılmaz büyük bir insandır. Ağırlığı olan ve tam bir İstanbul beyefendisi. Valla ben yakıştıramadım kendisine ne diyim maçın verdiği stresten olabilir. Maçın bitiminden sonra hakemlerin soyunma odasını tekmelemesini ve tehditlerini de yazmıyorum. Yazmak bana değil de Ali Düşmez'in benim gözümdeki değerini yitirmemesi anlamındadır. Spor adına yapmayı planladıklarını iyi bildiğim için bilemiyorum insanlar yanılabiliyor.

Yani sizin anlayacağınız ne çiçekle karşılandı temsilcimiz ne de baklava ikram edildi ya da maçtan sonra sahilde bir yemek verildi ev sahibi yöneticileri tarafından. Üzücü bir durum.

Demek ki içimizdeki Yeniköylüler daha Yeniköy'e ULAŞAMAMIŞLAR. Aslıda bir puanın üzerine Silivri baklavasını Sarıyer'de yemek güzel olurdu. Birer puan her iki takıma da hayırlı olsun. Hakemler ya da gözlemciler ne rapor tutar bilmem ama bu maçı Silivri Dikilitaş maçı ile karşılaştıracak olursam Yeniköy'e de bir maç ceza verilmesi gerekirdi diyebilirim.

Öncelikle Ali Düşmez yine benim en saydığım spor adamlarının arasındaki yerini koruduğunu söylemek isterim. Görüşleri görüşlerime tamamen uyuyor. Sonuna kadar da destekçisiyim. Bazen maçları bende saha içinden değil de tribünlerden izlediğim zaman coştuğum oluyor. Hatta hakemlerle taraftar olarak akraba olduğum da olmuyor değil. Ama bir dostum "sen yapma bari" dediğinde ise gerçekten de çok utanıyorum. 

YORUM YAP