Ahmet Yücegök

Silivri'den

Önümde gazetem, haftanın ilk günü.
Haberlere bakıyorum.
Bir gün önce İlçemize Cumhurbaşkanı uğramış.
Fotoğrafa bakıyorum.
Ana muhalefet haricinde.
Başta İlçe Kaymakamı olmak üzere Silivri'de etkili ve yetkili kim varsa orada.
Muhalefet hariç diyorum.
Sakın.
“Cumhurbaşkanı bu, muhalefet nasıl karşılamaz?” demeyin.
Cumhurbaşkanı aynı zamanda AKP Genel Başkanı da ondan olabilir.
***
Aynı gün.
İYİ Parti İl Başkanı da Silivri'deymiş.
Onun da fotoğrafını görüyorum.
Ve.
Geçmiş bile olsa bol bol “Dünya Kadınlar Günü” etkinliklerine ait fotoğraflar.
Bu fotoğraflarda en dikkatimi çeken ise “Mahalle Evleri Kadınlar Günü Özel Sergisi” açılışına ait fotoğraf. Belediye Başkanı ve CHP İlçe Başkanı ve CHP Kadın Kolu Başkanı birlikte kesiyorlar “Silivri bu” diyorum kendi kendime.
Ve, bir başka fotoğraf
“Belediye Başkanı Kiptaş 3'de” haberi.
Başkan, incelemelerde bulunmuş (nasıl bir incelemeyse).
Bu da yeni durum.
Nedeni.
KİPTAŞ'ların İmalat yeri Silivri olabilir ama onlar İstanbul Büyük Şehir Belediye'sinin imalatı sayılır.
Yani, CHP'den seçime girmiş kazanmış Ekrem İmamoğlu'nun yetki ve sorumluluğunda.
AKP'li Kadir Topbaş döneminde İBB, Silivri'de ne yapmışsa Silivri AKP yapmış gibi değerlendirilirdi.
Dolayısıyla, o etkinliklerde AKP İlçe yöneticileri boy gösterirdi.
Bu defa fotoğrafta CHP'li kimseleri göremiyorum…
Demem.
Bu görüntüde fena değil…

VUR DEYİNCE...
Eyleminden çok söylemi yetti.
Evet.
Haftalardır koronavirüsle yatıp kalkıyoruz.
Nereye gitsem karşımda.
Bütün haber kanalları onunla açılıyor, onunla kapanıyor.
İnsan bazen “yetti artık, bu nedir böyle, yani reklamın bu kadarına da fazla” diyesi geliyor.
Öylesine bir bombardıman altındayız.
Günlük tabirle.
Mahalle baskısı altındayız…
Hani.
Aklıma takılmıyor değil bütün bunlar.
İnsan sağlığına karşı bu kadar hassasiyet .
Ve.
Gerçekten insan sağlığını düşünüldüğü için mi yapılıyor acaba?
Yoksa!
Ucunda başka bir şey mi var?
“Bir şey olmasa bile bir şey var” demeyeceğim.
Ama.
Sabahtan akşama yapılan bu uyarılar gerçekten sıktı.
Ve.
“Suriye Meselesi”
“İşsizlik”
“Enflasyon”
“Bahar Harekatı”
“Şehitler”
“FETÖ”
“PKK”
“İstanbul Depremi v.s.”
Ne oldu?
Hepsi bitti mi yani?
***
Hayırlara vesile !

ÇEVREMİZDEN....
Silivri Çevre Derneği, Ankara'da düzenlenen TURÇEP toplantısındaydı.
***
Kanal İstanbul için itiraz edenlere yetkili yerler, iki satırlık cevap vermiş.
Ne bekliyordunuz, diyebilirisiniz.
Haklısınız .
***
Hafta içinde.
Cumhurbaşkanı ve ayni zamanda AKP Genel Başkanı bir kez daha
“Kanal İstanbul'dan vazgeçmedik” dedi.
Yani.
“yüz binler önemli değil” dedi.

YEREL SİYASET...
CHP.
Hem gündemi takip ediyor hem de Ankara'da yapılacak olan Olağan Genel Kurul çalışmalarına katılıyor.
***
AKP.
Cumhurbaşkanı ve ayni zamanda AKP Genel Başkanı'nın Silivri ziyareti İlçe örgütünün adının duyulmasına yetti.
***
MHP.
Cumhur İttifakı nedeniyle MHP listesinde bulunanların partilerine dönme hazırlığında olduğunu duyuyoruz. Hayırlı olsun !

EN KÖTÜ SONUÇ
BİLE SAVAŞTAN İYİYMİŞ...
Günü “Şam'a gireriz, kırarız, dökeriz, gövdenin üstünde baş bırakmayız” laflarından sonra “Moskova Mutabakatı” yapıldı.
Mutabakatı imzalayan iktidar memnun. Muhalefette memnun. O da mutabakata destek verdi.
Ardından “mutabakatın içeriği ve imzalama merasimindeki gelişmeler” üzerinden en sert eleştirilerini de sıraladı.
***
Cumhurbaşkanı ve ayni zamanda AKP Genel Başkanı, sanki seçim varmış gibi her gün partisinin propagandasını yapıyor.
Daha doğrusu. Her gün “Bay Kemal” diyor.

TAPU VE ECRİMİSİL
Tapu sorunu aynen devam ediyor. Böyle giderse, bu hızla giderse sorun çözülene kadar bölge insanın canı çıkacak.

İSTER İNAN
İSTER İNANMA (1)
“ …
Hapishane de bir seçimdir.
İnsanın tercihlerinin sonucudur.
İstanbul'da denizin kenarında bir “yalı” da toplanmış Fetullah artıklarının arasında olmaktansa, hapishanede yalnız kalmak ahlaki bir tercihtir.
Mahkemede kurulmuş bir düzenle mahkemenin cüppeli zabiti olmaktansa, ayakta savunma yapan bir savaşçı olmak hukuki bir tercihtir.
Çakallarla tezgah kurmaktansa karıncalarla yaşamak insani bir tercihtir.
… “
(Barış Terkoğlu / Cumhuriyet)
İSTER İNAN
İSTER İNANMA (2)
“Yargıda bir dönem (F) tipi yapılanma vardı; şimdi de (P) tipi yapılanma yani, Pelikan tipi yapılanmadan bahsediliyor.”
(Orhan Öztrak /CHP Sözcüsü)

VE, 12 MART 1971
1970'li yılların başlangıcı.
Dönemin Genel Kurmay Başkanı Memduğ Tağmaç, 12 Mart'ın arifesinde, 22 Şubat 1971'deki MGK toplantısında yaptığı durum değerlendirmesinde “Öğrenciler aşırı sola yöneldi ,öğretmenler sol sendikalara kaydı. Öyle bir hava var ki memlekette, bundan ordu da etkileniyor. Ordunun içinde de bir hareketlilik var, buna bir çözüm bulmak lazım” dedi. O ses hala kulaklarımda sanki .
Anladığım.
27 Mayıs'ta orduda bozulan emir komuta zinciri, etkisini 12 Mart'a kadar sürdürmüştü.
O manada.
12 Mart 1971 ordu içinde de dönüm noktasıdır.
Ordunun üst kademesi, alt kademede ki radikal arayışları tasfiye etmiş ve Silahlı Kuvvetleri düzenin silahlı kuvvetleri haline getirmişti.
Özetle.
12 Mart 1971 Muhtırasıydı bu .
Ve, o gün sokağa çıkma yasağı koyuldu.
Jandarma evlerimizde “zararlı kitap” aradı.
Devletin bu yüzüyle ilk defa karşı karşıya kalmıştım. Şaşırdım.
***
Aradan kaç yıl geçmiş hala gazeteciler tutuklanıyor.
Hala, yazarlar sabaha karşı evlerinden alınabiliyor.
Neyse.
Geçmiş bile olsa 12 Mart 1971'i lanetle anıyorum.

YORUM YAP