“Nasıl yaşıyorsam, işimi de öyle yapıyorum…”

“Nasıl yaşıyorsam, işimi de öyle yapıyorum…”

27.01.2020 09:40:29

Yakın çevresinin ‘gayri resmi moda danışmanlığından' sonra Fulya Yazıcı, çocuklarının baş harflerinden oluşan Yit's markası ile resmen uzun zamandır hayalini kurduğu iş hayatına atılımı gerçekleştirdi. “İnsanların gözündeki güven bana haz veriyor” şeklinde konuşan Yazıcı, “Bunlar öyle planlı yapılan şeyler değil, yaşam tarzı ve karakteristik özellik diyebiliriz;  nasıl yaşıyorsam, işimi de öyle yapıyorum…” ifadeleriyle çalışma prensiplerini özetledi.

Silivri'de sosyal yaşamın aktif isimlerinden biri, son iki yılda da Yit's Takı ve Aksesuar Mağazasının ortakları olarak iş yaşamında renkli, hareketli, keyifli bir serüven içinde olan Fulya Yazıcı ve ticaret hayalini gerçekleştiren kardeşi Tufan Karaduman, ikinci yıllarını tamamlamak üzere...
Her tarz ve zevke uygun takılar, saat, çanta, cüzdan, kemer, şapka, şal, fular, eldivenden oluşan geniş ürün yelpazesi ile Silivrililerle buluşan Yit's Aksesuar mağazası Alibey Mahallesi, Akçeşme Sokak, No:5 adresinde hizmet vermeye devam ediyor. Sektörün en güvenilir firmalarının kaliteli ve modern tasarımlarını moda tutkunları ile buluşturduklarını iade eden Fulya Yazıcı ile KAGİD üye ziyaretleri kapsamında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Sevginar SALİ: Kendinizi tanıtır mısınız?
Fulya YAZICI: Sakarya Üniversitesi Muhasebe Bölümü mezunuyum. İş hayatında mesleğimi yaptım mı? Evet, zorunlu bir stajım vardı 1.5 yıl dönemin önde gelen bankalarından Toprak Bank'ta bir tecrübem oldu. Üniversite son sınıfta eşim Celalettin Yazıcı ile tanıştım. Okul bittiği gibi de evlendik. Evlendikten kısa bir süre sonra büyük oğlum Yağız, sonrasında da ikizlerim İpek ve Tuğra dünyaya geldi. Uzunca bir süre evlilik, çocukların büyümesiyle meşgul oldum. İş hayatım olmadı ama sosyal anlamda her zaman aktiftim.

Sevginar SALİ: İş hayatına atılma süreci nasıl gelişti?
Fulya YAZICI: Üniversite mezunu olup da çalışmayan çok kadın var aslında. Şartlar öyle gelmiş bir şekilde siz de kabul etmişsiniz. Yakın çevrem daha iyi bilir bir iş kurma fikri her zaman benim dilim ve gönlümdeydi. Bunula ilgili hep bir takım araştırmalarım oluyordu.
Bir dönem tekstile çok merak sarmıştım. Kıyafet diktiriyordum ve bu benim için hobiden öteye bir şeye dönüştü. O zaman dikiş, modelistlik dersleri aldım. Keyif alıyorum, diktiriyorum, çiziyorum, model değiştiriyorum ve bu tasarım süreci bir terapi gibi oldu. Bunu işe dönüştürmeyi düşündüm ama sonra olamayacağına karar verdim. Ciddi çalışma ve mesai gerektiren bir iş, aile ve çocuklardan buna o kadar fazla zaman ayıramayacağım için biraz da bölgenin ihtiyaç ve beklenti etkisinde bu fikirden vazgeçtim. Sanırım o dönem için göze de alamamış olabilirim.
Bunun ardından kişisel gelişimime yöneldim… Piyano, yabancı dil dersleri, sosyal hayat ve STK'lar derken kendimi meşgul edecek birçok konu vardı gündemimde ama iş kurma hayali de aynen devam etti.

“İNSTAGRAM BUTİKLERİNDEN ETKİLENEREK BAŞLADIM”
En sonunda artık çocuklar büyüdü… İş konusunu aktifleştirmem gerektiğine karar verdiğim bir dönemde, YİT's ortaya çıktı. İnstagram butiklerinden etkilenerek başladım ama sanıyorum bir tarafım isterken iş hayatını, bir yanım da alıştığım hayatın konforunu bozmak isteyip istemediğim konusunda bana tereddüt yaşatıyordu. Hem alıştığım düzeni korumak, hem de hayallerimi gerçekleştirmek arasında ‘instagram butik' fikri mantıklı bir çözüm gibi geldi. Evimde boş bir odamı homeofis düzeni haline getirerek başladım. İnsanların böyle bir şeye ihtiyacı olduğu, benden böyle bir beklenti içinde olduklarını kısa süre içinde gördüm. “Bunu iyi ki yaptın”, “Daha önceden yapmalıydın” tarzında dönüşler olunca doğru yolda olduğum ve daha emin adımlarla ilerlediğime konusunda kararlılığım arttı.

“KARDEŞ DAYANIŞMASI SONUÇ VERDİ”
Kardeşimin desteğiyle işi geliştirdik. Tufan, Türkiye Ekonomi Bankası Trakya Denetim Sorumlusuydu ama ‘mutsuz bir bankacıydı' ve hep ticaret yapmak istiyordu. Bir dokunuş, destek bekliyordu belki de… Biz birbirimize destek verdik. Kardeşim olmasaydı ben belki mağazalaşma olayına giremezdim. Ben ona güvendim, o bana güvendi. Tufan dedi ki, “Eğer sen burada yarattığın enerjiyi, aurayı devam ettirirsen, estetik anlamda, model seçimleri konusunda destek olursan gel biz seninle ortak böyle bir iş yapalım”… Tabi benim de canıma minnet.

Sevginar SALİ: Kardeşiniz sizin hayallerinizi, siz de onun hedeflerini gerçekleştirmeye yardımcı olmuşsunuz diyebiliriz buna her halde?
Fulya YAZICI: Aynen öyle oldu. Tufan aslında kendisi için bir şey yaptı ama benim için de yapmış oldu. Ben yine yapardım ama nasıl devam ettirirdim bilmiyorum. Yönetim, idare, muhasebe kardeşimde ben estetik, moda, stylig konusunda rahatça kafa yoruyorum. Güzel bir denge oluşturduk. Silivri'de çok daha iyi şeyler olmasını arzuluyorum. Buna ihtiyaç da var. Hizmet kalitesinin artması için rekabetin olması da şart.

“NASIL YAŞIYORSAM, ŞİMİ DE ÖYLE YAPIYORUM…”
Sevginar SALİ: Ürün seçimlerinizi, satışlarınızı nasıl yapıyorsunuz?
Fulya YAZICI: O kadar çok çeşit var ki! Ve ne yazık ki merdiven altı imalatın da çok fazla olduğu bir sektör. Çok dikkatli yapıyoruz seçimlerimizi. İsterseniz çok ucuza mal alıp müthiş kârlar edebilirsiniz. Ama sattığınız ürün iki gün sonra hem kararır hem de alerji yapma tehlikesi var.
Ben müşteriyle konuşurken ona ürün satmayı düşünmüyorum. Eğer müşterimiz uygun olmayan bir ürün seçtiyse de “Hayır bu gitmez” diyorum. “Buradan almak zorunda değilsiniz isterseniz başka yerden alın ama kesinlikle böyle bir şey tercih etmeyin” diyebiliyorum mesela... Müşteri beğense de vermediğim ürünler olmuştur yada o daha pahalı bir şey beğenir, ben daha uygun fiyata olanın daha çok yakışacağını rahatlıkla önerebilirim; ticari boyutuna bağlı kalmadan. İnsanların gözündeki güven bana haz veriyor. Bu, çok kıymetli bir şey… Bunlar tabi öyle planlı falan yapılan şeyler değil, yaşam tarzı ve karakteristik özellik diyebiliriz; nasıl yaşıyorsam, işimi de öyle yapıyorum…
Aksesuar bir tamamlayıcı olmakla beraber bir tarzı, imzayı ortaya koyar. Ufak dokunuşlar ile kıyafeti bambaşka bir havaya bürünebilir. Küçük parçalar, büyük değişimler, etkili sonuçların adı diyebiliriz aksesuarlar için.
Bir anlam ve his olarak çok fazla duyguyu taşıyabilme potansiyeli açısından ürün seçerken de müşterilerin beklentilerini dinlerken de çok özenli davranıyoruz.

“ŞU AN MODA; HERŞEY”
Sevginar SALİ: Takı ve aksesuarda son moda, akımları neler?
Fulya YAZICI: Moda dediğimiz şey aslında bir tekrar. Doğadan, hayvanlardan artık desen ve de tasarımda model olarak neredeyse her şey kullanılmış durumda. Şu anda ‘her şey moda'… Bir dönem dantel, kadife, ekose, ya da leopar moda olurdu. Şu an öyle değil; her şey moda.
Giyim-kuşam çok hızlı tüketim olan bir alan. Şu an hakim olan ‘her şeyin moda olma' durumunun epey uzun bir süre devam edeceğini söylüyor sektörün belirleyicileri. Şık olmak moda olanı giymekle ilgili bir şey değil, daha çok tarzınızı oluşturmanız ile alakalı. Minik kişisel serpiştirmeler her zaman fark yaratır.

GERÇEK MAĞAZACILIK MI, İNSTAGRAM BUTİK Mİ?
Sevginar SALİ: Birçokları İnstagram'dan gerçek mağazacılığa geçiş konusunda
tereddüt yaşıyor. Siz bunu gerçekleştirmiş biri olarak tecrübe ve düşüncenizi
paylaşır mısınız?
Fulya YAZICI: Gerçek mağazacılık kesinlikle daha keyifli. İyi ki yapmışım diyorum. Yüz yüze, gözlerinin içine bakarak satış yapmanın keyfi başka. İnstagram'da da yazışıyoruz, fotoğraf gönderimi oluyor styligile güvenenler öneri istiyor bu da çok güzel. Ama yüz yüze, örneğin elbisesini almış gelmiş, bir çay içerken bunları konuşmak, o sohbet havasını yakalamak, aynı zamanda aramızda bir arkadaşlık da oluşuyor. Gerçek mağazacılık çok keyifli bir paylaşım ve katkı sağladığına da inanıyorum; insanlar da bunu söylüyor. Güven ve daha güçlü bağlar yüz yüze iletişimle daha iyi sağlanıyor.

“ÇALIŞMA İSTEĞİM MADDİYATLA İLGİLİ DEĞİL, KARAKTERİMLE ALAKALI”
Sevginar SALİ: Çoğumuz maddi ihtiyaçtan çalışıyoruz, bu olmaksızın çalışma isteği nasıl bir şey?
Fulya YAZICI: Eşimle evlilik konusuna girdiğimde onunla paylaştığım en net şey; geliri ne kadar az olursa olsun, onun imkânları da ne kadar yeterli olursa olsun kesinlikle çalışma kararlılığımdı. Bendeki çalışma istediği maddiyatla ilgili bir şey değil, karakterimle alakalı. Fulya Yazıcı olarak değil de Fulya olarak bir şeylere dokunmak, üretmiş olmak, böyle var olmak, beğeni almak benim için çok anlamlı. Eşim de bunu gördü sağ olsun. Çalışmama izin de vermeyebilirdi, çocuklarımız var… Ama ben bunun için de yeterince beklediğimi çocuklarım belli bir yaşa geldikten sonra iş konusunda isteklerimi gerçekleştirdiğimi düşünüyorum. Çocuklarımın da yaptığım işten keyif aldıklarını görüyorum, mağazaya geliyorlar… Yine de her zaman önceliğim çocuklarım ve ailem; bu yaşam konforuna sahip olmaya minnettarım. İş hayatında var olmak bende eksik kalan bir şeyleri çok güzel tamamladı; ailevi sorumluluklarımın dışında işe yaramışlık, başkalarına faydamın dokunması duygusu çok güzel. Günde üç saat bile gitsem mağazaya bana çok iyi geliyor, terapi gibi. Bir dakika bile oturmam. Kardeşim bazen “İki dakika otur” diyor… Oturmayı sevmiyorum ki ben! Takıları düzenleyeyim, açayım, bozayım; çok keyif alıyorum iyi ki oldu bu iş.

“ÇOK UZUN ZAMANDIR ZATEN BİRLİKTEYDİK”
Sevginar SALİ: KAGİD ile birlikteliğiniz nasıl oldu?
Fulya YAZICI: Aslında çok uzun zamandır KAGİD ile birlikteliğim vardı. İş kurana kadar sadece resmi üyeliğim yoktu. Dernek içinde çok geniş bir arkadaş grubum var. Yapılan her etkinliğe elimden geldikçe destek de oldum. “Zaten içimizdesin şu prosedürü de tamamlayalım” diyerek üyeliğimi gerçekleştirdiler.

Sevginar SALİ: Yit's Takı ve Aksesuar olarak Mayıs ayında ikinci yılınızı dolduracaksınız. Geleceğe yönelik planlarınız,
hedefleriniz, düşünceleriniz neler?
Fulya YAZICI: Yerimizi çok seviyoruz, bu sokak çok sıcak ancak mağazamızı metre kare olarak büyütmek, ürün yelpazesini genişletmek için ve daha merkezi bir konumda hizmet vermek adına yeni bir yere taşınmayı düşünüyor ve araştırıyoruz. Başka bir sektöre girme konusunda henüz Silivri'nin hazır olduğunu düşünmüyorum. Tekstil konusuna gireceksek bu iddialı bir giriş olmalı. Şu anda yaptığımız iş, sahip olunan koşullar için en iyisi. Tanınırlık, kemikleşmeye başlayan bir müşteri tabanı ile sağlam, emin adımlarla ilerliyoruz. Bana güvenen ve özellikle benim için gelen kemikleşmiş bir müşteri portföyümüz oluştu. Daha geniş bir kitleye daha iyi şekilde hitap etmek için sadece mağaza arayışımız var.
Şubeleşme ile ilgili bir fikrim yok. Silivri'de zor, başka bir yerde de mesafeden dolayı istediğim gibi ilgilenemeyeceğime inanıyorum. İşin açıkçası da Silivri'de yaşamak istiyorum ve burada bir değer üretmek taraftarıyım. Sırf şubeleşmek adına başında duramayacağım, yeterince ilgilenemeyeceğim bir açılımın gerekliliğine inanmıyorum. Ve söylediğim gibi Silivri'de yaşayan insanların Silivri'ye katkı sağlaması gerektiğini düşünüyorum.

YORUM YAP