Girişimci Kadınların yolculuğu: Meryem Koçyiğit ve “KumpirimM” hikâyesi

Girişimci Kadınların yolculuğu: Meryem Koçyiğit ve “KumpirimM” hikâyesi

04.07.2025 14:41:26

Bu bir tanıtımdır

Hayat bazen planlarla değil, cesaretle şekillenir…
Bazı kararlar anlıktır ama etkisi ömürlüktür. Silivri Kadın Girişimciler Derneği'nin (KAGİD) yürüttüğü söyleşi serimizde bu kez işte böyle bir hikâyeye konuk olduk. Girişimcilik yolculuğuna Silivri'de, ani bir kararla ve sıfırdan başlayan bir kadın… Meryem Koçyiğit.
Siyaset ve Kamu Yönetimi mezunu olan Koçyiğit, kariyer rotasını hiç tahmin etmediği bir alana, gıda sektörüne çeviriyor. “KumpiriM” adını verdiği markasıyla, yalnızca lezzetli bir ürün değil; kadın emeğini, cesareti ve dayanışmayı da müşterilerine sunuyor.
Bu söyleşi, yalnızca bir işletmenin kuruluş hikâyesi değil; aynı zamanda iş hayatına ara verdikten sonra yeniden var olmanın, kadın kadına omuz omuza durmanın ve acılardan güç doğurmanın da öyküsü. KAGİD Başkanı Öznur Kırkıcı'nın katılımıyla gerçekleşen bu söyleşide, girişimciliğin sadece ekonomik değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculuk olduğuna bir kez daha tanık oluyoruz.
Hayatının merkezini Silivri'ye taşıyan ve burada kendi markasını yaratan Meryem Koçyiğit'in hikâyesi, cesaret arayan herkese ilham olması dileğiyle…
Silivri Kadın Girişimciler Derneği (KAGİD) Medya Tanıtım Komisyonu tarafından yürütülen söyleşi serisi, dernek üyesi ilham veren kadın girişimcileri kamuoyuyla buluşturmaya devam ediyor. Dernek BaşkanıÖznur Kırkıcı ile birlikte Hürhaber ve Silivri Haber Ajansı (SHA) bu kez KumpiriM markasının kurucusu Meryem Koçyiğit'in VEGA AVM'deki iş yerinde konuğu oldu.
HAYATTA HİÇ PLANLAMADIKLARINIZ BAZEN EN BÜYÜK ADIMLAR OLUR
Sevginar Sali:Silivri Kadın Girişimciler Derneği'nin kadın hikâyelerini kamuoyuna taşıdığı söyleşi serimizin bugünkü konuğu, KumpiriM markasının kurucusu Meryem Koçyiğit. Öncelikle merhaba Meryem Hanım, nasılsınız?
Meryem Koçyiğit:Merhaba, iyiyim teşekkür ederim. Sizler nasılsınız?
Sevginar Sali:Bizler de iyiyiz, çok teşekkür ederiz. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Meryem Koçyiğit:Tabii ki. Ben Meryem Koçyiğit, İstanbul doğumluyum. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunuyum ama açıkçası hiçbir zaman mezun olduğum alanda çalışma planım olmadı. İş hayatıma Türkiye'nin büyük gıda zincirlerinden birinde başladım. Orada yöneticilik yaptım ve çok önemli deneyimler kazandım. Aslında bugün temellerini attığım KumpiriM'in altyapısını orada oluşturduğumu söyleyebilirim.
Silivri ile ise geçmişte hiçbir bağım yoktu. Yaklaşık 5 yıl önce tamamen ani bir kararla buraya taşındık. Sonradan fark ettim ki Silivri beni içine çeken bir yer olmuş. Doğduğum yer değil belki ama artık hayatımın merkezi diyebilirim. Hayatımı kurduğum, geleceğimi planladığım yer burası oldu. Hatta daha önce hiç aklımda olmayan şekilde, burada kendi iş yerimi açtım ve girişimcilik serüvenime başladım.
ANİ KARARLAR, GÜÇLÜ ADIMLAR
Sevginar Sali:Peki, girişimcilik maceranız tam olarak nasıl başladı?
Meryem Koçyiğit:Aslında oğlum dünyaya geldikten sonra iş hayatına çok uzun bir ara verdim; tam 8 yıl. Ama bu süreçte tamamen evde oturmadım. Evden üretim yaptım, çeşitli yardım kuruluşlarında ve sivil toplum örgütlerinde aktif görev aldım. Çünkü boş durmayı seven bir kadın değilim.
Sonrasında nasıl olduğunu ben de tam olarak hatırlamıyorum. Geriye dönüp baktığımda, sanırım her şey bir anda gelişti. Zaten hayatımın genelinde ani kararlarla ilerleyen biriyim. Daha önce çalıştığım firmalardaki tecrübeler – olumlu ya da olumsuz – bana “Bu işi daha iyi nasıl yapabilirim?” sorusunu sordurdu.
“KUMPİR ZOR BİR ÜRÜN AMA SEVDİRİLEBİLİR”
Sevginar Sali:Kumpir fikri nasıl gelişti?
Meryem Koçyiğit:Aslında öncesinde “Ben kumpir işi yapacağım” diye bir düşüncem yoktu. Ama tüm akrabalarım bilir; kumpiri çok severim. Neden kumpir diye sorarsanız, aslında ben de net bir cevap veremem. Çok tercih edilen bir ürün değil ama doğru yapıldığında gerçekten çok sevdirilebilecek bir gıda.
Kumpir, aslında oldukça zor bir ürün. Doğru pişirme tekniği, malzeme seçimi ve sunum çok önemli. Türkiye'de çok yaygında eski de değil kökeni Yugoslavya'dan gelen bir lezzet. Bizim mutfağımıza da zamanla adapte olmuş. Ben de bu niş ürünü, özgün dokunuşlarla Silivri'de sevdirmeyi amaçladım.
“KUMPİRİ TÜRK MUTFAĞININ DAMAK TADINA UYDURDUK”
Sevginar Sali:Kumpirin Türkiye'de aslında çok uzun bir geçmişi yok, değil mi?
Meryem Koçyiğit:Hayır, yok. 1991 yılında, göçmenlerle birlikte Türkiye'ye gelmiş bir lezzet. Yugoslavya'da kumpir, aslında alüminyum folyoya sarılarak pişirilen, içine sadece salata konularak tüketilen bir yiyecekmiş. İngiltere'de üzerine çeşitli soslarla zenginleştirilmeye başlanmış.
Ama işte biz Türk mutfağı diyoruz ya... Gerçekten çok zengin bir mutfağımız ve bizim damak tadımız da farklı. Yemek yemeyi seven bir milletiz. Dolayısıyla kumpir bize geldiğinde içine tereyağı, kaşar peyniri, farklı soslar ve malzemelerle lezzet katıyoruz. Kendi tarzımızı ekliyoruz, çeşitlendiriyoruz. Böylece bambaşka, çok daha zengin ve doyurucu bir hale geliyor.
“YEMEDİĞİM ŞEYİ BAŞKASINA YEDİRMEK İSTEMEM”
Meryem Koçyiğit:Açık konuşmam gerekirse, bu işe başlarken kendime şunu söyledim: Yemekten keyif almadığım, kendim tüketmediğim hiçbir şeyi müşterime sunmak istemem. Bu benim en temel prensibim.
Bazen müşterilerime espriyle karışık söylüyorum; “Ortaköy'e de gidebilirsiniz ama eninde sonunda tekrar buraya döneceksiniz!” Çünkü gerçekten işimi çok severek yapıyorum. İddialıyım; kumpir konusunda benden iyisi yok diyebilirim. İşimi tutkuyla yapıyorum ve bu da fark yaratıyor.
BURASI BENİM EVİM, MUTFAĞIM VE TUTKUM”
Burası benim mutfağım, burası adeta evim gibi. Günümün neredeyse tamamını burada geçiriyorum. Zaman zaman moralim bozuk olduğunda, mutlu hissettiğimde de mutfağa giriyorum, kendi ellerimle mezeler hazırlıyorum ve bu bana gerçekten çok iyi geliyor.
Arkadaşlarım da bilir; buradaki birçok şeyi bizzat kendim yapıyorum. Yani işimin her aşamasında birebir varım. Burası benim yaşam alanım, emeğim, hayalim. Ve inanıyorum ki bir işi severek yapıyorsanız, o işin kötü sonuçlanma ihtimali yoktur. İşte bu yüzden bu kadar iddialıyım.
“KADIN KADINA OMUZ OMUZA OLMALIYIZ”
Sevginar Sali:Kadınların girişimcilik hayatına adım atmasında en kolay alanlardan biri aslında gıda sektörü. Sizin gibi düşünüp ama henüz cesaret edemeyenler var. Özellikle doğum sonrası iş hayatına ara veren kadınlar için sizin hikâyeniz bir ışık olabilir. Kendi tecrübelerinizden yola çıkarak neler önerirsiniz, nelere dikkat etmeliler?
Meryem Koçyiğit:Açık konuşmak gerekirse, girişimcilik benim için de büyük bir riskti. Çünkü ben hep planlı yaşamayı seven biriydim. Geliri belli, gideri belli bir hayatım olsun isterdim. Polis çocuğuyum, o disiplinle büyüdüm. Bu yüzden risk almaya çok alışık değildim.
KumpiriM belki de bu hayatta aldığım en büyük riskti. Ve iyi ki bu adımı atmışım. Cesaret çok önemli. Cesaret olmadan hayatta ilerlemek gerçekten zor. Hayat sizi beklemiyor; adım atmanız gerek.
“KADIN GÜÇLÜ OLDUĞUNU UNUTMAMALI”
Ben burayı kurarken özellikle kadınlarla çalışmak istediğimi söyledim. Kadın kadına, omuz omuza bir yolculuk istedim. Çünkü ben kadının gücüne çok inanıyorum. Kadın ne iş yaparsa yapsın, güçlü olmalı ve kendi değerinin farkında olmalı.
Burada birlikte çalıştığım arkadaşlarımdan biri, daha önce hiç iş hayatına atılmamıştı. Başta “Üç ay destek olurum” diyerek başlamıştı ama şimdi üç yılı geride bıraktık. Kendisi de şaşırdı, ben de onun gelişimini izlerken çok mutlu oldum. Birlikte büyüdük diyebilirim.
İnsan gerçekten çalıştıkça kendi potansiyelini fark ediyor. Ben bugün bir kez daha inanıyorum ki, bir kadının yapamayacağı hiçbir şey yok.

“DERNEK BANA GÜÇ KATTI, AYAĞA KALKMAYI ÖĞRETTİ”
Sevginar Sali:Sohbetimizin bu aşamasında sözü, Silivri Kadın Girişimciler Derneği Başkanımız Öznur Kırkıcı'ya bırakıyorum.
Öznur Kırkıcı:Meryemciğim, öncelikle seni tebrik ediyorum. Gerçekten çok başarılı bir girişimcisin. Şunu merak ediyorum: Bu süreçte bir dernek çatısı altında olmak, kadın girişimcilerle bir arada yürümek sana ne gibi bir motivasyon sağladı? Kişisel gelişimine nasıl katkı sundu? Bunu hem kendi yaşadıkların açısından hem de bizim üyelerimize örnek olacağı için özellikle sormak istiyorum.
Meryem Koçyiğit:Çok teşekkür ederim Öznur Başkanım. Bu çok özel bir soru. Aynı yolda yürüyen, benzer hedeflere sahip kadınlarla bir arada olmak bana güç verdi. Çünkü kadınlar olarak biz hayata bir sıfır geriden başlıyoruz. Yaşam zaten başlı başına zor. Ama Kadın Girişimciler Derneği bana bu yolda hem iş hem de manevi anlamda güç kattı diyebilirim.
Girişimcilik yolculuğumda, dernek çatısı altında öyle hikâyelere şahit oldum ki “Kadın bunu da yapmış” deyip gururla ve umutla dolduğum anlar yaşadım. Fakat bunun dışında daha özel, daha duygusal bir tarafı da var...
“ACIMI DIŞARIDA BIRAKIP YENİDEN HAYATA KATILDIM”
Çok zor dönemlerden geçtim. Sağlık sorunları yaşadım, önemli bir kayıp verdim. Ayakta kalmakta zorlandığım bir dönemdi. O süreçte beni yeniden toparlayan, yeniden ayağa kaldıran siz oldunuz, dernek oldu.
O zamanlar bana söylediğiniz bir söz vardı, hiç unutmuyorum: “Acını dışarıda bırak ve evine gir.” Bu cümle benim dönüm noktam oldu. O günden sonra kendime şu telkini verdim: "Evet, acım var ama güçlenmek zorundayım." Ve gerçekten öyle yaptım.
Hâlâ zaman zaman dernek çatısı altına geldiğimde çok tanımadığım yüzlerle karşılaşıyorum. Ama o ortam, o samimiyet, o sıcaklık... Beni hep evimde gibi hissettiriyor. Eksiklerimi tamamlıyorum, yeniden güç buluyorum.
O zorlu dönemde beni tam düşecekken tuttuğunuz için size minnettarım. Belki de o kaybımı yaşadığım gün değil, sizin bana destek olduğunuz o gün benim için gerçek bir dönüm noktasıydı. Bu yüzden kalpten teşekkür ederim. Bu benim için gerçekten çok kıymetliydi.
“KUMPİRİM, KADININ RENGİ VE EMEĞİNİN ADI”
Sevginar Sali:Söyleşimizin finalini, KumpiriM isminin hikayesiyle yapalım istiyoruz. Bu ismi nasıl seçtiniz?
Meryem Koçyiğit:Aslında oldukça bariz bir anlamı var. “KumpiriM” hem ürünle birebir ilgili hem de bana, Meryem'e ait bir anlam taşıyor. Aynı zamanda ismimdeki "M" harfinden gelen bir aidiyet duygusu da var.
Ama sadece bu değil… Bu isim, kadını ve kadının renkli dünyasını temsil etsin istedim. “Kadının gücünü, emeğini ve farkını vurgulayan bir isim olsun” düşüncesiyle karar verdim. Kadınlar ve ben... Renklerimizle, emeğimizle, farkındalığımızla bu markayı birlikte var ettik diyebilirim.
SON SÖZ: KADININ ADI, RENGİ, GÜCÜ
Meryem Koçyiğit'in hikâyesi, hayatın tam ortasında verilen ani bir kararın nasıl büyük bir dönüşüme evrilebileceğinin canlı bir örneği. KumpiriM markası sadece bir lezzet durağı değil; içinde cesareti, emeği, yenilgiden güç devşiren bir kadının sessiz ama etkili mücadelesini barındırıyor.
Uzun bir aradan sonra yeniden iş hayatına dönen, evinden çıkıp mutfağını bir iş yerine dönüştüren Meryem Koçyiğit, yalnızca kendi ayakları üzerinde durmakla kalmamış; başka kadınların da içindeki potansiyeli fark etmesine vesile olmuş. Onun için girişimcilik, sadece ekonomik bir adım değil, aynı zamanda kadınların birlikte yürüyerek güçlendiği bir dayanışma yolculuğu.
Meryem'in hikâyesi bize gösteriyor ki; kadın isterse başarır, üretir, iyileşir, dönüştürür… Ve sonunda kendi adını taşıyan bir markaya, bir ilhama, bir örneğe dönüşür.

 

YORUM YAP