‘Mimarından’ Hızır Hılkın’ın hikayesi

‘Mimarından’ Hızır Hılkın’ın hikayesi

8.03.2018 12:31:12

Çok geç bir tanışma bizim için...  87 yıllık ömrüne Silivrililerin binlerce kez arşınladığı Hızır Hılkın Köprüsünün 1987 yılında yapımını sığdıran Rıza Hılkın'la son gelişmeler üzerine düşünceleri ve hayatı konuştuk.

Köşe yazarımız Adil Sirkecioğlu'nun geçtiğimiz hafta bulunduğu “Dünya çapındaki mimarlarımızın eserlerine sahip çıkamadığımız gibi, yaşayanlarımızın yaptıklarının da kıymetini bilemedik. Oğlunun anısına yaptırdığı köprünün yıkılmasından sonra; aynı yerden insanların küfür kıyamet geri dönmesinin nasıl bir duyguyla izlendiğini anlayabilmek çok zor. Böylesine hayırsever bir babayla röportaj yapmaya engel nedir anlamadım. Hürhaber imtiyaz sahibinin has ve beyaz korkuları engel oluyorsa, bu görev yine Hüseyin Kuru'ya düşüyor!!!?” göndermesi üzerine Hasan Kurt'un baba yadigarı müşterisi, dostu Rıza Hılkın'ı bizlerle tanıştırma teklifi ilaç gibi geldi…
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek büyük bir eksiklik olurmuş…
Geldi Rıza Hılkın, bizleri kırmadı ve yokluğunu bu günlerde Silivrililerin dehşet bir şekilde hissettiği, varken belki de adını bilmediği veya bilip de anlamının farkında olmadığı o köprünün hikayesini bizlerle paylaştı…
Sevginar Sali: Rıza Bey, nasıl oldu Silivri ile tanışmanız?
Rıza Hılkın: Hasan Özvarnalı'nın beni işe almasıyla Silivri'ye geldim… Sanat okulunu bitiremedim. Teknik resmim çok güzeldi; bakayım parçaya onun dört halini çizerim. Hasan Bey bana derdi ki “Lazoğlu askerden gel, ben seni Silivri'ye götüreceğim”… Askerden geldim, bir gün Taşhan'ın kahvesinde yemek yiyordum aldı beni patronların gittiği lokantaya götürdü… “Sana 600 TL maaş” dedi… O zaman 90 TL haftalık alıyorum (100 TL'le çıkması için patronumdan zam isteyeceğim)… Et yiyordum boğazıma geldi tıkandı… Ben daha bir şey söylemeden “800 TL” dedi… Kabul ettim… 800 TL maaşla Silivri'yi geldiğimde bir Reşat altın 55 TL'ydi… Ve makine yaptık Hasan Bey'e… Bütün atölyesini kurduk… Onda presler vardı çok yavaş çalışıyordu benim yaptığım makine 7 ton ağırlığındaydı… Böyle geldik ve kaldık Silivri'de…

“ANACIĞIMIN NASİHATİNİ DİNLEDİM”
Sevginar SALİ: Hızır Hılkın Köprüsünün yapılış hikayesi nedir?
Rıza Hılkın: Sait Girgin Belediye Başkanı… Ben de meclis üyesiyim… Hızır Hılkın Köprüsünün hikayesinden evvel annemin bana söylediği, benim de ömrümce riayet etmeye gayret gösterdiğim bazı sözlerini sizinle paylaşmak istiyorum… Rahmetli anneciğim bana derdi ki; “Uşağum; iki tane büyük günah var. Birisi dedikodu. İkincisi haram…” İkisinden de elimden geldiğince kaçındım. Bir de derdi ki rahmetli anacağım; “Bir su gördün mü oraya bir taş koy ki senden sonra geçen “Allah razı olsun” desin…”
Köprü mevzusuna dönecek olursak; Meclisteyiz bir gün Süleyman Özer dedi ki “15 bin TL'ye deniz kenarına köprü yapılacak”… Bi hesap ettim köprü 2 bin TL'ye yapılır. Salim Sorucu “Ben yaparım” dedi… Ben de ‘Ben de yaparım' dedim… Ama anneciğimin bana her zaman söylediği lafı aklıma geldi; “Suya taş koy senden sonra geçen ‘Allah razı olsun” desin… Dedim ki ‘Ben bedava yaparım'… Tacettin bey vardı meclis hidayetinde duruyordu… “Bedava olmaz bir para koy” dedi… “Koyun 100 lira” dedim… Olmazmış 200 lira koydular, ondan da bir kuruş almadım… İmzalar atıldı Süleyman Özer hep üstüme varır; “Aptal Laz”… Şuna bak ki Süleyman Özer'in torunu benim çocuğa kaçtı! Oğlum daha sonra trafik kazasında hayatını kaybetti. Gelin de torunu aldı gitti. 33 sene oldu ben torunumu tanımıyorum…
Eşim Sevdiye Taşkin'ı da erken kaybettim, çok iyi bir insandı kanserden vefat etti. Ben 80 kilo o 73 kilo geliyordu… O insan 45 kiloya düştü…
Sait Girgin'e ‘Yapacağım köprüyü ama benim adım konsun' dedim ve anlaşmıştık ama o esnada oğlumu trafik kazasında kaybedince onun adını; Hızır Hılkın Köprüsü ismini verdik.

“İSTERSEM YIKILAN KÖPRÜNÜN YENİSİNİ YAPTIRIRIM”
Sevginar SALİ: Üzülerek söylüyorum ki Silivri'ye nasıl bir güzellik yaptığınız yokluğunda daha iyi anlaşıldı. Köprü yıkıldı iki haftadır vatandaş eziyet çekiyor…
Rıza Hılkın: Kızım sana bir şey söyleyeyim… Bir oğlum kaldı… İşleri çok güzel istersem yıkılan köprünün yenisini yaptırırım. Bilmiyorum buranın mı, İstanbul belediyesi mi karışır buna… Hızır Hılkın isminin köprüye yeniden verilmesi şartıyla yeniden yaptırtırım…
Bu dünya yalan dünya, bugün varız yarın yokuz. Benim doğum yerim İstanbul ama Karadeniz, Rizeliyim… 1938'de Atatürk öldü bütün bir millet ağladı ben ilk okula gitmiyordum daha. İstanbul'un çocukları güzel giyinirdi. Biz yalın ayak, başı kabak… Onlar “Babamız öldü” diyerek ağladıkça biz diyorduk ki ‘Ne çok çocuğu varmış bu Atatürk'ün'… 1939'da ben ilk okula başladım Atatürk'ün kim olduğunu öğrendim. Böyle bir adam olmaz; isteseydi Türkiye'nin yarısını alırdı… Ama kendine ayırdığı bir dikili ağacı yok.

“HAYAT BOŞ, ASIL MESELE...”
Sevginar Sali: Köprünün yıkılmasına üzüldünüz mü?
Rıza Hılkın: E tabi… Hayat boş… Önemli olan ne bilir misin? Kim öldü diye sorulduğunda misal “Ali” diye söylendiğinde “İyi adamdı” denmesi… Ardınız sıra bunu dedirtebilmek asıl mesele… Ama bunu dedirtmek için de şuran (Kalbini gösteriyor) iyi olması lazım.

YORUM YAP