Sevginar Sali

Kime niyet, kime kısmet?

Mevcut yapıdan umudunu kaybedenler, özellikle AK Parti anlayışını benimseyenler açısından Ahmet Davutoğlu ve de daha da yüksek bir ilgi ile Ali Babacan'ı yakın markaja çoktan aldılar bile.
Bir iki ay içinde onların ne yapacağı da netleşir, yerele yansımaları da kendini açıkça belli eder. AK Parti'nin izleyeceği politikaya hala umut bağlayıp silkinme bekleyenlerin hayal kırıklığı bu sıralar giderek büyüyor. Partinin içi tepeden aşağı kadar fokur fokur kaynarken; buharlaşıp miktarı azalıyor! Kaynamanın ateşi kısılarak suyun kayıp miktarı azaltılabilir ancak AK Parti için ‘sonun başlangıcı' görüşü giderek daha ağır basıyor.
Dereye girmeden paçaları sıvayın demiyorum ama Eylül gibi farklı siyasi aktörler ve kimliklerini konuşmaya başlayacağımızı not etmiş olalım.
Bu gibi beklenti ve durumlarda ‘eski isimler' mi, ‘yeni yüzler' mi tartışması çok olur; “gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse” sözünü hatırlatalım ve siyasetin liderler kadar, iyi ekiplere hayati düzeyde ihtiyaç duyduğunu ifade edelim. İyi bir ekip lideri güçlendirir, eksik bir ekip onu yok eder! Ekibin liderin arkasını toplaması, eksikliklerini tamamlanması gerekirken, lider ekibi ile alakalı bu hususlara koşturursa; başarılı da uzun ömürlü de olamaz...
Bilgi kadar tecrübe de başarı çok önemli kıstas.
***
Günümüze dönecek olursak…
Silivri olarak epey uzun bir süredir ‘hayal satın alma' limitimiz doldu sanıyorum, bu husustaki arzı dengelemek gerekiyor! ‘Gerçekler' kısmındaki talep ciddi şekilde değerlendirilmeli. İnsanlara hayal kurdurmanın tek kötü tarafı bunların gerçekleşmeyecek olmasıyla yüzleşmek zorunda kalmak olur! Bu yüzleşmeler yerine ufaktan da olsa hayal ettiklerimizi yaşamak umutların tazelenmesi, güvenin güçlenmesi için çok iyileştirici olabilir.

***
Dün bir arkadaşımla görüştük, arkadaşım derken; Silivri siyasetinde kendini nadasa almış isimlerden biri… “Silivri'de siyaset nasıl gidiyor?” mealinde bir şeyler konuştuk da telefonu kapattıktan sonra düşündüm kaldım. İlçemizde üç ay arayla iki yerel seçime giren siyasilerin şu an havlu attığını açıkça söylemek gerek. Tek başına çırpınıyor görüntüsü, ciddi yara aldığı izlenimi veren, İBB başarısıyla yerel hezimeti telafi etmeye çalışan CHP İlçe Başkanı Suna Göçengil bir yanda…
Volkan Yılmaz'ın arkasına sığınan AK Parti ve MHP İlçe Başkanları diğer tarafta…
Göçengil'in işi çok zor. Uzun zamandır bu şekilde ilerliyor zaten, karşı karşıya kaldığı durumu bugüne kadar yaptığı şeyleri yapmaya devam ederek atlatması imkansız gibi duruyor. Ya ciddi bir silkinme, yenilenme, yaklaşım farklılığına girecek ya da müsaade isteyecek! Bunlara yönelik karar verme ile ilgili kendi içinde ciddi bir savaş verdiğini tahmin ediyorum. Bu konumunu sürdürerek, insanın tek kazanamayacağı savaş kendisiyle verdiğidir çünkü, yol alamaz!
Yağmur, çamur, kavga, gürültü, sıkıntı, stres, sinir, bir sürü seçim, kayıplar, kazançlar derken, ifade edildiğinin çok ötesinde bir mücadele ile zor duruş sergiledi Göçengil. Bazen yapmak istediklerimiz ile yapmamız gerekenler o kadar farklılaşır ki; insanın kalbini, aklını mengene gibi sıkar yaşadıkları gerçekler.
Yıllarca gözler üzerinizde, hedef tahtasında yaşamak ve çalışmak, mücadele etmenin ne olduğunu yaşamayana anlatmak zor.
Ve Göçengil için bundan sonra da herhangi bir kolaylık görünmüyor, üstte saydığım şartlara bir insanın dayanmasının ise CHP İlçe Başkanı tarafından fersah fersah aşılan bir limiti söz konusu.
Cumhur İttifakı ortakları açısından Volkan Yılmaz'ın seçim başarısı ancak MHP İlçe Başkanının konumunu korumasına etki edebilir. 23 Haziran neticesi AK Parti İlçe Başkanlığı bakımındsan sona ışınlanmadır, hızlı yaklaşmak falan değil. 31 Mart da AK Parti açısından bir kazanım değildi, 23 Haziran bunun tasdiki oldu. 31 Mart seçimleri ile ilgili şunu net bir şekilde iddia ediyorum; Cumhur İttifakının adayı Volkan Yılmaz olmasaydı, Özcan Işıklar bugün üçüncü dönemi, üçüncü ayının keyfini koltuğunda rahat rahat çıkartırdı!
Volkan Yılmaz'a sorsalar üç ilçe başkanından da memnun olduğunu söyler… Neden olmasın ki?! Herkes gözünün içine, eline bakıyor, arkasına sığınıyor… Sadece Silivri'yi yönetmiyor, siyaseti de tek başına belirliyor! Siyasette kimse rakip istemiyor. En sadık şekilde bağlı oldukları kural ‘Yılanın başı küçükken ezilir' mantığı… Kendi açılarından haklılar, e biz de medya veya kamuoyu olarak daha alengirli performanslar bekliyoruz. Bence Volkan Bey biraz daha tadını çıkartsın bu sükûnetin, ondan sonra hepimizi çok hareketli zamanlar bekliyor.

YORUM YAP