Sevginar Sali

Kazanmanın formülü...

Demet Akalın'ın mutluluğu formüle ettiği “Bir sen, bir ben bir de bebek” kadar basit aslında Silivri'nin beklentisi… Alt geçit, otopark ve Boğluca Deresi… Bu üç konuda çözümle gelen oy yarışına epey önde başlar… Şapkadan tavşan çıkartmaya gerek yok, gökten yıldızları indirmekle ilgili bir beklenti de söz konusu değil… Farkındaysanız dönüp dolaşıp bu üç mevzu etrafında kitleniyoruz…
Hadi ağırlıktaki konular İBB ve Hükümet bağlantılı, CHP'li Başkan'ın boyunu aşıyor; elinden geleni yapıyor tek başına sonuç alması zor… AK Parti'nin 15 yıllık iktidarında muhalefet niye bu konulara ciddiyetle yaklaşmıyor?
Siyasilerimiz, kendi iktidarlarını düşündükleri kadar Silivri'yi düşünseler, ya da sözde ifade ettikleri gibi öncelikleri politik çıkarlar değil Silivri'nin faydası olsa biz bu konuları bugün katiyen konuşmaz başka şeyler tartışırdık…
“Sorun seçtiklerimizde” diyerek seçenler olarak mevzudan masum olarak sıyrılabilir miyiz? Hayır, tabi ki… Siyasiler, toplumun aynasıdır… Biz olduğumuz anlayıştaki kişileri yetkilendiririz…
Uzun lafın kısası; bazı sorunlar sizi bitirmeden sizin onları bitirmeniz farz!

HAYIRLI OLSUN RUMELİ
Bir şey itiraf etmeliyim; Prof.Dr.Salih Aynural konusunda… Bir eksiklik hissinden kurtulamıyordum benden kaynaklandığını söylemekten çok mutluyum. Dün İstanbul Rumeli Üniversitesi'nin ikinci yılında yeni eğitim-öğretim dönemi açılış törenine katıldık. Rektör beyin burada yaptığı konuşmayı dinledikten sonra niye o görevde bulunduğunu anladığımı söyleyebilirim, üniversite ve Silivri'nin şansı adına mutluluğum ve bugüne kadar taşıdığım kaygıdan kurtulmuş olmanın sevincini gönül rahatlığıyla paylaşabilirim…
Kaliteli ve nitelikli eğitim vurgusunu, öğrencinin gayreti ile tamamlayan, ana dilde eğitim ve pratik yabancı dil öğretme hassasiyetini ortaya koyan yaklaşımıyla hakkındaki görüşlerim değişmeye başladı.
Silivri açılımı sonrasında Türkiye'yi hedef belirlemeleri, yerel dinamitlere verdikleri önemi takdir ettim. Evet, Rumeli Silivri'nin ilk üniversitesi değil ama Silivri ile bütünleşen ilk üniversitesi olma yolunda bir yılda müthiş mesafe kaydettikleri doğru.
Türkiye'nin güç potansiyeline dikkat çeken Aynural, ne zaman ülke olarak atağa kalksak ciddi engellemeler ile karşılaştığımızı belirtti. Enerjimizi boşa ve birbirimizi kırdırmaya yönelten kötü niyetli odaklara işaret ettiği konuşmasında farklı düşüncelerimizin bizi birbirimizden ayrıştırmaması gerektiğini, düşmanlaştırmamasına vurgu yaptı. Farklılıklarımızı kalkınmak yönünde değerlendirmemiz gerektiğini, birlik ve beraberlik içinde bir Türkiye'nin bileğini kimsenin bükemeyeceğini ifade etti.
Aynural, hakkındaki kuşkularımın tamamen yersiz olduğunu kesinleştiren ise işte şu tespiti oldu: “Yeni bir hastalık türedi. Emek harcamadan, gayret göstermeden, alın teri dökmeden bir şeyler elde edebileceğini ve bir yerlere gelebileceğini düşünen gençlik.” Gençlere seslenen Aynural, “Bunları sarf etmeden geleceğiniz makam ve mevkiler veya elde edecekleriniz düşündüğünüzün aksine sizi asla mutlu etmez. Aksine mutsuz, güvensiz ve her daim eksik hissetmenize neden olur. Üniversite yılları ve sıralarını iyi değerlendirin. Eğitim çok önemli. Bizler size her türlü desteği vermeye hazırız ama sizin de çok çalışıp, emek sarf etmeniz gerekiyor…”
***
Bizim zamanımızda da böyle güzel yönlendirmeler yapanlar var mıydı? Hatırlamıyorum doğrusu… Ne anne, babamız ne de eğitim aldığımız kişiler ile bu denli derinlikli gelecek istişareleri yaptığımızı anımsamıyorum. Onlar anlattıysa da o yaşta bizim bir kulağımızdan girip diğerinden çıktıysa, ya da idrak edemediysek de haklarını helal etsinler…
Kolay iş, kolay para kazanmak diye bir şey yok… Başarı da çok kolay, durmadan telaffuz edilen bir kelime olup çıktı… Derinliği ve ağırlığının farkına varan, karşılığını emek ve çalışmakla ödeyenin ona sahip olabileceğini bilin de geri kalan her şeyi unutabilirsiniz : )
Yeni eğitim öğretim yılında İstanbul Rumeli Üniversitesi'ne ve tüm eğitim kurumlarımıza başarılar diliyorum…

YORUM YAP