Fena bir haldeyim!

Rüya mı görüyorum yoksa her akşam uyuduğum divanda mıyım anlamaya çalışıyorum.. Hiç bir şey açık değil, çok garip!

Sanki bulunduğum yerin bilincinden rüya yapmışım kendime; ne gerek varsa. Zaten şu anda buradayım ve yaşamdan kopuk uykudayım. Adam tutar başını koyduğu yastığımı görür rüyasında.

Yoksa uyur uyanık bir halde miyim ben; hani böyle çok hızlı geçişlerle her şeyi birbirine mi karıştırmaktayım.

Dağlara taşlara, ulu ağaçlara.. nedir bu garabet erenler.

Ahhh! kalk hadi elini yüzünü yuğ da bahçeye çeki düzen ver diyor iç sesim.

Pazar sabahı saat 07:00. Herkes uykuda, ben usulca kalktım. Dışarda sabahın serinliği, bende nakıs bir evliya derinliği, süzüldüm cevizin yanına. Uykusuz ve gerginim. Uzandım upuzun altına. Uyur muyum tekrar; yok canım düşünüyorum. Galiba öfkemi ondan çıkaracağım:

Ceviz, kabuğu kırıldığında görülür ki aynı insan beyni gibidir. Sadece o kadar mı? Yetiştiren ve yakınında olanlar bilir ki, huyu da bihakkın çok benzer insana. Koyu ve serindir gölgesi ama gövdesinin altında kolay kolay ot bile bitmez. İnsan gibi; bildiğin patolojik narsisizm hadisesi. Zehrini zahiren değil çaktırmadan zerk eder. Hakimiyet alanında öyle kolay yaşatmaz her bir şeyi!

Deseniz ki altında paşa gibi uyursun daha ne. Evet, bu doğru. Derin, serin ve güzeldir uykusu fakat uzun olursa kalmalığınız hasta olacağınız kesindir. İnsanda öyle; erdemsiz, çekincesiz, acımasız oldu git gide; önce uzun uzun uyutuyor, sonra söğüşleyip zehirliyor en yakınındakini!

Eskiler cevizin gölgesi koyudur altında uyunmaz der. Aslında bilimsel temeli sülfür gazı salgılayıp sersemletmesine dayanır. Sülfür havadan ağır olduğu için direk dibe çöker ve canınıza okur yani.

Tabiatı bencildir ve yalnızlığı sever. Öyle uzun olmaz arkadaşlığı, tahammülsüzdür. Mekanını kimseyle paylaşmaya yanaşmaz. Filvaki;

Üşütür, zehirler, hasta eder yakınında duranı. İnsan gibi.. insan gibi!

Heybetine bakıp imrensek de, enine boyuna işgali öyle büyük olur ki, bütün komşuları büzüşür kalır doyumsuzluğunun karşısında! Koca tarlanın tek ve ebedi sahibi bilir kendini!

Babam rahmetli, sakın ha eve yakın ekmeyin kökleri temeli bozar derdi. Betonu patlatır alimallah. Ne yerin üstünde, ne altında ihtirası son bulur yani.

İnsan mı?

Cevizi yazdım ya!

Ha insan, ha ceviz..

Kafatasının içiyle, cevizin içi ne kadar benziyor öyle değil mi?

Ne yani.. gövdesine dayandığınız hiç bir insan zehirlemedi mi sizi şimdiye kadar!

Amma.. şu huysuzluğum geçtiğinde, Cem Karaca'nın dediği üzere yine bir ceviz ağacı olacağım Gülhane parkında, bilirim. Yine kekremsi kokusuna, koyu gür dokusuna tutulacağım. Ne garip bir hal değil mi!

Doğada son insan ve son ağaç bitmeden, umut da bitmeyecek.

YORUM YAP