Sevginar Sali

Büyük tehlike...

Bölge Trafik ile Hasan Özvarnalı İlkokulu ve Çağrıbey Ortaokullarının hemen yanında, daha doğrusu aralarında bulunan yeşil alanda dün bir intihar vakası yaşandı. Bu olay ile birlikte çevreden çok ürkütücü şikâyetler yükseldi. “Bu güzergâhı her gün yüzlerce çocuk ve insan kullanıyor. Köprünün çıkışında kalan yeşil alanı uyuşturucu bağımlıları mesken edinmiş vaziyette. Oradan geçerken çocuklar da korkuyor, büyük insanlar da çok tedirgin oluyor. Koltuk ve kanepeler getirilmiş alan bağımlılar tarafından yoğun olarak kullanılıyor. Buna güvenlik güçleri müdahale etsin” deniyor.
Uyuşturucu bağımlılığı günümüzün en ciddi tehditti. Uyuşturucu bağımlılarını müdavimi olduğu yeri dağıtmak onların başka bir yerde toplanmasını zorunlu kılacak muhakkak ki… Çare onları topluma kazandırmak ama bunu yapmak söylendiği kadar kolay değil ne yazık ki, hatta çok zor.
Emniyetin bir FİDAN Projesi vardı… O da yeşeremedi, sokakta daha nice genç fidanımız solup, kuruyup, çürüyüp, en nihayetinde yok oluyor…
Uyuşturucu bir de öyle bir bela ki sadece kullananı değil etrafında ne ve kim varsa herkesi perişan ediyor…
Bağımlılık hele ki uyuşturucu uyuyunca geçecek, iki ağrı kesici ile sonu gelecek, ameliyatla alınacak diye geçiştirilecek türden bir rahatsızlık değil… Hastalık evet… Belli kişilerdeki bu hastalığı tedavi edemezsek, gelecekte toplumumuz bu belanın pençesinde ölüm, kalım savaşı verecek. İnsanlığı trafik kazaları, savaşların verdiği zararı unutturan bir bela uyuşturucu. Tek eksik çok az konuşuluyor, yazılıp çiziliyor yeni alışanlar veya merak edenler ürkmesin diye her halde! Trafik kazasında bir kişi ölse bile haber ama her gün bir çok karanlık köşede uyuşturucunun aldığı canları çok az yerde okursunuz, Allah korusun yakınınız veya başınıza gelmeden idrak etme şansınız çok az olur!
Ben de dahil olmak üzere sokakta gördüğümüz bir bağımlıdan içgüdüsel olarak olabildiğince uzak geçmeye ve bir an önce uzaklaşmaya çalışırız. Bu gençler toplumsal çarpıklıklarımızın patlama noktası… Görmeye görmeye, işitmeye işitmeye, çöplerimizi halı altına sürüpe süpüre varabileceğimiz noktanın parlaklığı hususunda fikrimi kendime saklıyorum; siz de zaten anladınız…

SEÇİM HAVALARI
Özcan Işıklar, “Yeniden aday değilim” diyen biri için biraz hızlı mı başladı bu seçim işlerine… Rakipleri durumdan şaşkınlıklarından olsa gerek izlemekle yetiniyor : )
Sosyal medya etkin bir mecra da dozunu iyi ve doğru kullanmak lazım yoksa işin suyu çıkmaya çok müsait.
Daha çok işin başında da yeni PR çalışmasında Işıklar, AK Partinin son “Tek başına iş başına” seçim stratejisinden fazla mı etkilenmiş ne? Ekibinden, meclis üyelerinden kimseyi etrafında öyle kolay kolay görmek mümkün değil… 2009'da “kişilere iktidar olma borcu”nun başına kakılmasından içine fenalıklar geldiğinden, 2014'te “kendi ekibi” vurgusunda bulundu. Her seçime farklı strateji; kişisel ve ekipsel yükler fora 2017 ile ilgili “Gelirim bir başıma attırırım ortalığın tozu” demeye çalışmasının faturası ağır olmasa bari…
Rıfat Kutlu'nun ufak tefek ışık saçmaları “Bana ne ya aday olan kassın” havasını ziyadesiyle yansıtıyor zaten. Haklı, koca partinin yükünü bir de seçimde çek çek nereye kadar : ) Aday adayları da işin ucundan bir zahmet tutsun, elini taşın altına soksun artık...

YORUM YAP