Ferhan Tezcan

Arda mı, 'Kaf’ dağı mı?

2000'li yılların sonlarıydı. Galatasaray UEFA kupasını kazanmış ve dünyanın en çok tanınan takımlarından biri olmuştu. Ali Sami Yen Stadı'nda oynanan maçlarda alt yapının oyuncuları sahaya çıkar, top toplayıcılık yapar ve o muhteşem havayı adeta  ‘içlerine' çekerlerdi. İşte Ali Sami Yen Stadındaki seyirci çılgınlığı içinde biri vardı ki, onun havayı ‘ciğerlerinde hissetmesi kimseye benzemezdi.

 

Adı Arda idi. Bayrampaşa'da yetişmişti. Sol ayağı, sağ ayağı yani her şeye sahipti. Şöhret merdivenlerini de koşar adımlarla çıkmaya başlamıştı. Arda önce Galatasaray formasını sırtına geçirmiş, sonrada tabii ki Milli takım gelmişti.

 

2008 yılında Milli takımın Avrupa Şampiyonasında gösterdiği büyük başarıda Arda'nın büyük rolü olmuştu. Milli takım teknik direktörü Fatih Terim ona bir ‘baba' bir ‘ağabey' olarak sahip çıkmış, bu da Arda'nın belli bir yere gelmesinde önemli rol oynamıştı. Arda daha sonra Galatasaray'a ‘iyi' bir para kazandırarak Madrid'in yolunu tutacak ve burada İnter'de bir dönem Okan ile Emre'nin takım arkadaşı olan Arjantinli Diego Simeone'nin eline düşecekti.

 

Simeone, Arda'nın hayatında yol çizgisini çok iyi çizen biri olarak tarih sayfalarına geçecekti Arda'nın yükselişi Barcelona'ya kadar uzandı. Yani dünyada milyonlarca insanın formasını giymeyi ve rüyalarını süslediği Barcelona'nın.

 

Barcelona'da Luıs Enrique ile başlayan işler sonra iyi gitmemeye ve Arda sakatlıklarla ve formsuzluklarla boğuşmaya başlayacaktı. Her Arda'yı görmek isteyen soluğu Barcelona'da alıyor ve evi curcunaya dönüyordu. Sonunda Arda sahanın içinde ‘ayakkabısını' fırlatacak kadar ‘çılgınlaşacaktı'.

 

Milli takımla çıkan sorunlar Arda'nın sonunu hazırladı ve Arda, Türkiye'ye dönmek zorunda kaldı. Hayatın o karmaşık düzeni içinde battıkça battı ve yalnız bir ‘karanlığın, umutsuzluğun' girdabına takıldı.

 

Arda şimdi Galatasaray'a gelebilecek mi, gelemeyecek mi bilinmezliği içinde dönüp duruyor. Fatih Terim onu çok istiyor. Başkan Mustafa Cengiz karşı çıkıyor. Bu git-geller içinde Arda Galatasaray kapıdan içeri girebilecek mi? Yani ‘Kaf' Dağı'nın eteklerinden bakalım ne zaman inecek. Hep beraber görelim…

 

SERGEN'İN SABRI TAŞAR MI?

Sergen bir futbol ‘fenomeni'. Abdullah Avcı'dan aldığı Beşiktaş'ı tepelere kadar çıkardı. Demek ki takımı daha önce eline alsa Beşiktaş takımı zirveyi zorlayabilecekti. Hatta şampiyonluğa bile ortak olabilecekti. 26 Haziran'da ‘FOTOSPOR'da yazdığım yazıda Sergen'in yönetimi ile aynı ‘kareleri' paylaşmadığını ifade etmiştim.

 

Uçurum gittikçe büyümeye başladı. Sergen çıkan habere göre kaleci istiyor yönetim ‘elindeki ile idare et' diyor.

Sergen, Alanyasporlu N'sakala'yı almak için çaba bir lig şampiyonluğuna harcıyor, yönetim Caner ile masaya oturmaya hazırlanıyor. Sergen, Ljajıç'in tutarsızlıklarından bıkıp orta sahaya yeni bir oyun kurucu almak için dört bir tarafı eşeliyor. Sergen, Vida'nın yerine yeni bir stoper istiyor, yönetimden ‘ses' çıkmıyor. İşte bu ‘hengame' daha ne kadar sürecek belli değil.

Bu Sergen'in canını hayli sıkan konu nereye varacak bilmiyoruz ama bildiğimiz ‘tek şey' sonunun pek bir yere varamayacağı.

 

BAŞAKŞEHİR'E TEBRİKLER, VİSCA'YA ALKIŞLAR

10 yıldır Başakşehir forması giyen Bosna Hersekli Edin Vısca bu dönemde sadece 3 maç kaçırdı. İşte bir futbolcuyu ‘efsane' yapan olaydır. Turuncu -Lacivertli formayla küme düşme üzüntüsü bile yaşayan Edin Visca azmin ve çalışkanlığın sembolü oldu.

 

30 yaşındaki futbolcu her yıl attığı goller ve asistleriyle bir döneme imzasını koydu. 10 yıl önce Bosna -Hersek'te Zeljezniçar ile kazandığı lig şampiyonluğundan sonra bir lig şampiyonluğu daha yakaladı Bravo Vısca'ya.

 

Ya Fransız bek Clincy'ye ne demeli? 14 yıl Premier ligde başta Arsenal olmak üzere Manchester City ile yaşadığı onca başarılardan sonra Başakşehir ile de şampiyonluğa ulaşırken toplam 3 sezonda 111 maça çıktı.

 

Defansta adeta muhteşem bir görüntü verirken sezon başına 37 maçta forma giymiş oldu.

Başta Okan Buruk olmak üzere bütün takıma tebrikler.

YORUM YAP