Ferhan Tezcan

Abdullah Avcı bilmecesi

1963 yılıydı. Kasımpaşa'nın o köhne ve ahşap yapılarından birinde doğmuştu. Abdullah Mucip Avcı.
Babası Muhsin Avcı ticaretle uğraşıyordu. Küçük Abdullah Liseye kadar okumuştu. Sanat lisesiydi. Ama onun kalbi başka bir sanatta, yani futboldaydı. Evleri Camialtı semtine yakın olduğu için bu takımın maçlarına giderdi. O zamanlar takımda oynayan bir futbolcu vardı. Fiziği yapılı ve uzundu. Fenerbahçe'nin transfer listesine girmişti. Bu futbolcunun ismi Recep Tayyip Erdoğan'dı. Abdullah Avcı bu futbolcuyu izleyerek büyüdü. Babası onu Vefa kulübüne götürdü. İki yıl sonra Fatih Karagümrük'e transfer oldu. 1987 yılında artık Rizespor oyuncusuydu. Bir sonraki sezon Bakırköy'de idi. Abdullah Avcı her sene takım değiştiriyor, Avcı'yı takip etmek bile zorlaşıyordu. 1989 'da mahallesine döndü. Yani Kasımpaşa'ya. Orada da fazla kaldı zannetmeyin. Bir yıl sonra Rizespor'a gitti. Sonra Kasımpaşa'ya döndü. Ardından da İstanbulspor'da buldu kendini. Abdullah Avcı o aralar evlendi. Ailesine düşkündü. Babası Muhsin beyden çok etkilenmişti. Tam bir aile babası olmuştu. Derken futbolu bıraktı. Futbol Federasyonundan lisansını da almıştı. İstanbulspor'da antrenörlüğe başlamıştı. 2003 senesinde İstanbulspor U21 takımının hocalığına getirildi. 2004 yılında birden Galatasaray alt yapısının başına geçirildi. Ama aniden gelen bir teklif yine Abdullah Mucip Avcı'nın dünyasını değiştirdi. Futbol Federasyonu U17 takımının hocalığını Abdullah Mucip Avcı'nın ellerine bıraktı. Orada başarılı oldu. 2011 'de 48 yaşında Milli takımın hocası tacıyla onurlandırıldı. Sistemi 4-2-3-1'di. Santrforsuz da oynatabiliyordu. İki sene Milli takımın başında kaldı. 8 mağlubiyet alınca Millî takımdan da ayrılmak zorunluluğu doğdu. Sonra önüne Göksel Gümüşdağ çıktı. Ona beş yıla yakın sürecek bir maceranın önünü açtı.

BAŞAKŞEHİR'İ MUTLU EDEMEDİ
İBB olarak başlayan hocalık serüveni daha sonra Başakşehir olarak devam edecekti. Kamu fonlarından yeterli derecede aktarma yapılıyor, Abdullah Mucip Avcı'nın istediği oyuncuyu alması sağlanıyordu. Takım zirve yolunda ciddi biçimde ilerliyor ve artık giderek şampiyonluk beklentileri fazlalaşıyordu. Başakşehir liderlik pozisyonuna çıkıyor, sonra bir başka kulübe teslim ediyordu. Kulübün en büyük dezavantajı seyircisiydi. Yani seyirci yoktu ya da gelmiyordu. Başakşehir gibi büyük bloklardan oluşan, yani tamamen oturan insanların bulunduğu şehirden ortalama 1500 'e yakın seyirci çıkıyordu. Belki de seyirci getirilemiyordu. Çünkü dünyanın en önemli kulüplerinden gelen Clincy, Adebayor, Robinho, Elia, Napeleoni, Attamah, Arda Turan, Visca ve Serdar Taşcı gibi oyuncuları bulunduran Başakşehir, tribünleri dolduracak çareyi bulamıyordu. Nitekim geçen sezonda Başakşehir şampiyonluk yolunda önce Fenerbahçe'ye sonrada Galatasaray'a geçilmişti. Bu sene de 8 puan öne geçmesine rağmen son beş haftada bayrağı Galatasaray'a teslim etmişti. Abdullah Avcı mutlak yetenekli bir hocaydı ama büyük kulüp formasını da giymediği için büyük başarıların ağırlığını taşıyamıyordu.

ÖFKE KONTROLU YOK
Abdullah Mucip Avcı Başakşehir'in bir maçında rakip takımın oyuncusunun gırtlağına sarılmıştı. Bu herkesi tedirgin eden bir durumdu. Galatasaray maçına da sahaya etrafı ''tahrik'' etmek amacıyla çıkılmıştı. Emre Belözoğlu'nun amacı sadece maç izlemek olan seyircilerin suratına çok sert şut çekmesi de nasıl anlatılabilirdi. Başakşehir takımı maç kazanmayı bırakıp rakibini sırf detone etmek için uğraşıyordu. Sonra kulübeleri devreye girdi. Fatih Terim de de öfke kontrolü bazen kopuyordu. O da eski bir Galatasaraylı olan Orhan Ak'ın tahriklerine kapıldı. Maç bitti. Abdullah Mucip Avcı'nın, Fatih Terim ile sözleri çok ilginçti. ''Fatih Terim çete kurmuş. Bu çete bizi yedek kulübesinde bastı'' Oysa şunu demeliydi. ''Benim B planım yok. Aldığım maçı verdim.''
Abdullah Mucip Avcı şimdi Beşiktaş'la anlaştı. Sergen diye inleyen tribünler yarın ne der bilemiyoruz. Fikret Orman onu ne kadar koruyabilir onu da bilemiyoruz. Sadece şunu dememiz lazım. '' Avcı sana hayırlı olsun ama ağzından çıkanı kulağın duysun. Öfkede frene bas. Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birinde olduğu unutma. Beşiktaş'ta Göksel Bey yok. Fikret Bey var. Fikret Bey tecrübe de herkesi aşmış birisidir. Dikkat et. Transfer de Beşiktaş'a fazla para harcatma. Çünkü burada kamudan gelen gelir yok. Teşekkürler''

YORUM YAP