Hüseyin Kuru

Yatırımcılar seçime odaklandı..!

Malumunuz üzere 14 Mayıs'ta yapılan cumhurbaşkanlık ve genel seçimlerin 1.turu sonuçlandı ve başkanlık seçiminde hiçbir aday %50'yi aşamadığı için seçim 2.tura kaldı. Bu sebeple zaten seçime odaklanmış olan piyasalarda beklentiler de ötelenmiş oldu.
2. turun takvimi olan 28 Mayıs'ta yapılacak olan seçime de az bir zaman kaldı.
Bu seçim dünya ve bölge ülkeleri açısından büyük önem arz ettiği için özellikle Küreselci akım piyasalara müdahil olmak istiyor. Lakin geçen hafta içinde dışardan borsaya yapılmak istenen manipülasyonlarda işe yaramadı.
Piyasalarda hareket olmadığını şikayet eden piyasa aktörleri 29 Mayıs'ta kim seçilirse seçilsin aslında piyasalar bir ralliye hazırlanıyor.
Şu noktayı da atlamamak lazım, ekonomistler tarafından dillendirilen ABD'de Haziran ayından sonra bir resesyon beklentisi nedeniyle piyasalarda altın ve döviz fiyatlarının artması yönünde bir beklenti de var.
Bu gibi kaotik durumlarda ülke olarak etkilenmemiz kaçınılmaz. Her halükarda piyasalar farklı tepki verecektir. İhtimal dahilinde çıkacak sonuçlar üzerine de herkes kendine göre önlem veya yatırım kararı alıyor.
Mesele şudur; seçimlerin akıbetinin ne olacağı?
Toplumda ki düşünce; mevcut düzen ve istikrar devam mı edecek, yoksa ülke bir belirsizliğin içine mi düşecek. Cevap arayan soru budur.
Velhasıl kelam toplum olarak bakış açımızda da bir sıkıntı var... “Ülke varsa ben de varım” diye düşünülmediğinde ve “siyasete bireysel bakıldığında” sıkıntı daha da büyüyor.
Burada millet olarak rasyonel düşünmek zorundayız. Futbol takımı taraftarlığı başka bir şeydir.. Yensen de yenilsen de taraftarsındır.
Ancak burada ülkenin geleceğini oya sunuyoruz. Bakın Ukrayna komedyen bir adamı başkan seçti, akıbet meydanda..!
Siyaset fikri omurga isteyen, gayesi ve hedefleri olan, duruşu ile milletini ve devletini temsil edebilecek insanların işidir.
Siyaset devamlı yalan söyleme, algı yönetme ve milleti kandırma sanatı değildir. Tabi ki sandık en büyük hakemdir. Akıbet ise vatanın ve milletin hayrına olur İnşallah.
***
Konumuza dönelim… Bu tür kaotik ortamlarda yatırımcılar emlak ve borsadan kaçıyor, döviz ve altın yatırımına yönlendiriliyor.
Yani döviz ve altındaki artış beklentisi ev sahiplerini de satışa yönlendiriyor. Lakin banka konut kredilerinin yüksek faiz oranları da alıcı kitleyi korkutuyor.
Son iki senedir pek çok yatırım kanalının kapanmasının ardından, paranın en fazla yöneldiği alan şeklinde ön plana çıkan gayrimenkul sektörünün satıcı yönlü bir piyasaya dönmeye başladığına dikkat çekiliyor.
Riskli bölgelerden ayrılma isteğinin yanı sıra Kur Korumalı Mevduatta (KKM) faiz sınırın kaldırılması, döviz ve altının yükseleceği beklentisi de konut sahiplerini satışa itiyor. Satış yönlü hareket yoğunlaşırken, yüksek fiyatlar, uzayan geri dönüş süreleri ve fiyatların daha fazla yükselmeyeceği öngörüsü de satılık konut sayısının artmasına sebep oldu.
***
Ekonomi Gazetesi'nden Leyla İlhan'ın haberine göre; Endeksa verilerine göre sadece İstanbul'da Mart'ta satılık konut bir önceki aya göre yüzde 41 arttı ve 48.247 oldu. Gayrimenkul pazarındaki son gelişmeler ile ilgili açıklamalarda bulunan tapucom CEO'su Emre Erşahin, yatırımcıların özellikle negatif faiz ortamında paranın gidebileceği bir yer olmadığı için gayrimenkulü tercih ettiğine vurgu yaptı. Fakat KKM'de faiz limitinin kaldırılması ve bankaların mevduat faizlerini artırmaya başlamasının yatırımcıya alternatifler sağladığını dile getiren Emre Erşahin, Türkiye'de de döviz ve altında artışların beklendiğini aktararak, "Bundan sonraki süreçte konuttaki hareketliğin satıcı yönlü olacağını düşünüyorum. Çünkü 2 yıldır gayrimenkule park eden para, artık alternatif yatırım araçlarına yönelecek" açıklamasında bulundu. Seçimin ardından doların 23-24 liralara ulaşması halinde döviz satıp gayrimenkule geçenler olabileceğine fakat bunun kalıcı olmayabileceğine de dikkat çeken Erşahin, "Hükümet kurulup Merkez Bankası'nda kuru kontrol altına alacak irade oluşuncaya kadar geçen 1 aylık süre kadar olur" diyerek, seçimin ikinci tura kalması halinde dövizdeki artışın da daha yüksek olabileceğini belirtti. Erşahin, satıcılı piyasanın devreye girmesiyle konutta fiyat yükselişinin senenin ikinci yarısı itibarıyla enflasyonun gerisinde kalacağını dile getirdi.
***
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan, şu anda satılık ilanlarının kiralıktan daha yüksek olduğuna dikkat çekerek, "Burada büyük bir çoğunluk konutunu satıp, başka bir araca tedbir amaçlı olarak yatırmak istiyor" açıklamasında bulundu. Özellikle birden fazla emlak sahibi yatırımcı arasında “Artık ciddi prim yaptık, bundan sonra eskisi kadar primlenmeyecek. Satıp kârımı cebime koyayım” şeklinde bir kesimin olduğunun altını çizen Hakan Akdoğan, 1 sene önce 1 milyona alınan evin şimdi 6 milyon olduğunu belirtti.
Akdoğan, açıklamasında "Fakat 8 milyon olma ihtimali olsa da aynı zamanda 6 milyonda kalma ya da geri gelme ihtimali de var. Bunu riske etmek istemeyen insanlar da gayrimenkul piyasasında" ifadelerini kullandı ve fiyatlarda düşüş olup olmayacağına ilişkin de konuştu.
Hakan Akdoğan, deprem konusundaki farkındalığın seçim sonrasında da sürmesi durumunda özellikle birinci derece deprem bölgesi olan Tuzla'dan Büyükçekmece'ye uzanan hat boyunca fiyatların yerinde sayacağına, hatta özellikle deprem öncesi yapılmış tüm yapılarda geriye gidebileceğine vurgu yaparak, açıklamasını "Şu anda da bölgedeki bu yapılarda fiyatlar artmıyor" değerlendirmesiyle tamamladı.
İstanbul Emlak Brokerleri Kooperatifi Başkanı ve Bosforce Yönetici Ortağı Ulvi Özcan ise eski evi olanlara uyarılar yaptı ve "Bu konutlara ilişkin neredeyse hiç telefon çalmıyor. Mülk sahipleri zemin etüdü ve deprem testi yaptırmadan satışa sunmamalı" diyerek, eski yapılarda kiralık sayısının da arttığını dile getirerek "Kiralık sayısı arttıkça rekabet artacak" diyen Özcan, bu şekilde devam etmesi durumunda, performans raporu almayan yapılarda 3-4 ay içinde kiraların yüzde 20-30 gerileyeceğini düşündüğünü vurguladı.
***
Piyasa uzmanlarının görüşleri böyle, yorumu sizlere bırakıyorum.
Neredeyse 30 yılı aşkın zamandır inşaat sektöründe çalışıyorum.
Bu ülkede her 7 yılda bir kriz olmuştur. 1973, 1980, 1987, 1994, 2001, 2009, 2016 yıllarında yaşanan siyasi veya ekonomik krizleri yaşadık.
Dikkat ederseniz her kriz döneminden sonra gayrimenkul fiyatları hem döviz bazında, hem de TL bazında hep artış göstermiştir. Tabi ki süreçleri de siyasi istikrar ortamı belirlemiştir.
Yatırım kararınızı kısa vadeli tutmamanızı tavsiye ediyorum.
İyi haftalar…

YORUM YAP