Hüseyin Kuru

Yapısal sorunlarımız devam ediyor

Piyasalarda genel anlamda bir durgunluktan bahsedilse de yaşanan gelişmeler, yenilikler ve trendler her geçen gün farklı ve hızlı bir şekilde sürüyor. Özellikle inşaat sektöründe ki yeni konseptler, mimariler ve teknolojik uygulamalar alıcı kitlelere iyi bir yaşam adına sunuluyor.
İşin güzel tarafı %0 faiz, 60 ay vade imkanları ve farklı ödeme planları ile de hedef kitlelere çok güzel fırsatlar sunuluyor.
Dikkat edilirse bu tür 5 yıl vadeli-%0 faizli kampanyalar her zaman uygulanan bir ödeme modeli değil. Bugüne kadar istisnai projelerde uygulandı ve satıldı.
Hesap kitap yapıldığında bu tablolarla konut sahibi olmak mümkün.
***
Geçen hafta da yazdım sadece ülkenin 4 emlak portalında, internet ortamında sadece 2.el piyasalarda yaklaşık 3 milyon mülk var, ciddi bir sayı ve satışını bekliyor.
Bu mülklerin büyük çoğunluğu konut ve villa olarak bakıldığında genelde eski, atıl ve yapı denetime tabi olmamış yapı gruplarını oluşturuyor.
Satışta ki mülklerin arz sayısı artınca farklı ödeme planları da devreye giriyor.
***
Ülkemizde 200 bini aşan inşaat sektöründe faaliyet gösteren ve bu işi yapan kişi, kurum ve kuruluş var.. İşin ehli olan, olmayan herkes inşaatçı!
Bu işin bir yasası, standartı, kalitesi, normu, kıstası, anayasası vs. yok mu?
Yok... Arsası olan herkes inşaat şirketi kurabilir, inşa edebilir veya satabilir!
“Nasıl oluyor bu?” derseniz, burası Türkiye!
İyi de toplumu ve kamuyu ilgilendiren bir konu değil midir inşaat?
Emlak sektörü de böyle... Silivri'de kayıtlı emlak işi yapan kişi veya kurum sayısı 400-500 ise, illegal bu işle uğraşan insan sayısı belki 50 binden fazladır!
Bakınız AB'de inşaat şirketi sayısı toplamda 5 bindir!
Siz bugün kafanıza göre toplumu veya kamuyu ilgilendiren bir işi yapmaya kalksanız mutlaka sektörel bilgi, donanım ve işin ehli olup olmadığınıza bakmazlar mı?
Peki inşaat sektörü toplumsal ve kamusal bir güvenlik ve sağlık alanı değil midir?
Milyonlarca insanın güvenliği ve sağlığı ikamet ettikleri yapılardan başlamıyor mu?
Yapı denetime tabi olmasına rağmen yıkılan binalar var... Deprem yaşandığında yürekler ağızlara geliyor.
Neden? Çünkü yapılara güven yok.
Toplumsal bilinç zaten yok, ucuz olsun benim olsun!
Bir afet yaşanıyor, sonrada toplum olarak sorgulamaya geçiyoruz, bir zavallı müteahhit kurban seçiliyor ve işin çözüldüğünü zannediyoruz!
Yazık, kendimizi kandırıyoruz!
***
Batılı ülkelerde bu işlerin çok ciddi şekilde yasal çerçevelerde değerlendirildiği, ticari etik değerler ve kıstaslarla izin verildiği ve işin ehli insanlar ve kurumlara onay verildiği, deprem bölgelerinde imarların 2 katla sınırlandığı, yapısal sistemlerin yönetmeliklere uygun şekilde verildiği, betonarme sistemlerin de tamamen yasaklandığı bölgeler ve ülkeler var.
Hakeza, bu durum deprem riski taşımayan ülkeler için de geçerli... İyi mi!
Peki bizde niye böyle?
17 Ağustos 1999 Adapazarı depreminde, Beylikdüzü'nde yüksek katlı binalarda ciddi hasarlar tesbit edildi ancak ders çıkarılmadı.
Bugün gene Beylikdüzü'ne baktığınızda inadına yüksek katlı yapılara izin veriliyor!
Kader tedbir ister, kime meydan okuyoruz, anlamak mümkün değil!
***
Ahşap, betonarme ve diğer başka malzemeden yapılmış yapıların deprem davranışlarına ön yargısız ve bilimsel bir yaklaşım gerekir.
Yönetmelik ve standartlara uyulmadan Türkiye'de yapılmış betonarme yapıların depremlerde büyük hasar görüp yıkılacağı kesindir.
Ancak yönetmelik ve standartlara uyarak yapılmış çok sayıda betonarme yapının depremlerden çok az etkilendiği de geçmiş 50 yılda olan pek çok depremde görülmüştür.
Depreme ‘dayanıklı betonarme yapı yapılamaz' diye bir görüşle yola çıkılırsa depreme dayanmış pek çok betonarme yapı nereye konulacaktır?
O zaman ortaya 3 tesbit çıkıyor;
1-Ahşap yapıların tasarım, yapım ve deprem davranışları gibi konular ülkemiz için söylemek gerekirse inşaat mühendisliği eğitiminde çok az ya da hiçbir yer almamıştır; bu bizim ülke olarak en büyük eksikliğimizdir.
2-Yapısal sistem olarak betonarmeye mahkum olmamızdır.
3-İşi ehline veriniz, hadis-i şerifi zaten konuyu özetliyor.
***
Silivri deprem risk alanında olan bir bölge daha doğrusu tüm şehir bu riski taşıyor.
Bölgemizde bulunan yapıların büyük çoğunluğu eski ve yapı denetimden geçmemiş yapı gruplarından oluşuyor. Büyük risk altında olan bu binalar maalesef 4-5-6-7 katlı yapılar.
Zemin sorunu olan, rakım olarak 0 seviyesinde olan bölge ve alanlarda yüksek katlı betonarme binalara izin ve cevaz vermek büyük hatadır.
Bu durum kim ne derse desin mahşeri vicdanda dahi sorgu sebebidir, vesselam. İyi haftalar...

YORUM YAP